Gündem

Acının tadını kaçırdık

Acıya tat verenlere selam olsun ..

Esat Korkmaz

Acıyı bereketli kılanlara, acıyı ödülüne doğru koşturanlara selam olsun: Dün, düşü çağırmak anlamında düşünmek, tadına doyum olmaz bir duygu yoğunluğu; davranmak, bir şey yapmanın, başarmanın ulaşılmaz zevkiydi; acı bir var olmaktı, geleceği onunla kuruyorduk, güzellikleri onunla yaratıyorduk.

Bugün öyle mi ya: İnsanların büyük bir bölümü öylesine amaçsız ve anlamsız yaşıyorlar ki insana yakışmayan, kısır, yeniyi-güzeli yaratmaktan aciz acılara tanık oluyoruz: Özcesi acının tadını kaçırdık; acıya tat verenlere selam olsun.


Kendimizi avutmaları, kendimizi kandırmaları mutluluk saydığımız için kınanması gereken varlıklar olup çıktık. Kendimizi kandırmadan başkalarını kandırmaya yöneliyoruz. Acıyı tüketip ödülüyle kucaklaşmak artık pek görülmüyor: Kısacası acının tadını kaçırdık; acıya tat verenlere selam olsun.


En büyük acı olan ölümü anlamakta zorlanıyoruz. Biliyorum çünkü yaşamı anlamıyoruz. Yaşam, başlangıcından bakıldığında sonsuza giden, sonundan bakıldığında önsüzde zar-zor seçilen kısacık bir çizgi gibi görünen süreçte akıp gidiyor; biz bu akışta sadece yaşar gibi yapıyoruz; gerçekte ise yaşamıyoruz, sürükleniyoruz: Neyse acının tadını kaçırdık; acıya tat verenlere selam olsun.


Aptallığımızı mutlu olma yollarımız dışa vuruyor; aptalca yaşadığımız için aptalca ölüyoruz: Onun için acının tadını kaçırdık; acıya tat verenlere selam olsun.
Yaşamımız gibi ölümümüzü de ölümsüz yapmak değil mi bizim görevimiz hem yaşamımızla hem de acımızla egemene direnebilmek, yani doğayı ve tarihi aşmak değil mi? Biz ne yapıyoruz? Acıyı, gerçekten kısır yapıyoruz: Bu nedenle biz acı çekmiyoruz, yok oluyoruz: Vesselam, acının tadını kaçırdık; acıya tat verenlere selam olsun.