Açlık, açgözlülük, savaşlar ve hayat! (2)

Günümüzün sorunu, doğayı insanlık adına kullanmak değil; tekellerin resmen doğaya savaş açması, doğayı yok etmeye karar vermesidir. Egemenlerin rant hırsı, dizginsiz ve kuralsızdır. Dünyanın ekolojik dengesi, alt üst olmuş durumda. Bu gidişle bir daha yenilenemeyecek vehamette!

Coğrafyalar, ülkeler arası uçurum nasıl oluşmuşsa; toplumlarda sınıflar arası makas da öyle açılmış durumda. İnsan ilişkileri hiyerarşiyle nasıl zehirlenmişse, doğanın yapısı da öyle bozulmuş durumda. Tekeller şahlanmış. Bilim adamlarının da uyardığı gibi, artık geriye dönüş de çok zor. Şimdi son olup bitenlerden anlaşılıyor ki egemen güçler savaşlarla, salgınlarla nüfus planlaması peşindedir.

Dünya denilen gezegenimiz, hızla yaşanır olmaktan çıkıyor. Anladığım kadarıyla egemenler, önümüzdeki yüzyılda başka dünyalarda koloni kurmayı düşünüyorlar. Canlılığın yok olacağı dünya, tüketilmiş halde terk edilecek. İnsanlığın gücü, aşağılık tekellere yetmedi. Bütün devletler de bu egemen güçlerin emrinde!

Esmer yüreklerin şarkısı

Ölümün kuşatması altında

Soğuyacak dünya!

Ah, bir akasya olurdu

Biz ölmezsek bir papatya belki

Yediveren güller olurdu süslediğimiz hayat

Düşlerimizde Hevsel Bahçeleri

Ah, soğuyacak artık kalbimizde

Soğuyacak dostluklar bir de

Gül yüzlü sevgililer

Sıcak anlar

Soğuyacak!

Ey, dünya!

Ey, zehrini bedenimize akıtan dünya

Soğuyorsun içimizde heyhat!

Soğuyacak damarlarımızda hayat!

Duyulmayacak bir daha belki de

Esmer yüreklerin şarkısı

Ah, duyulmayacak!

AYDIN ALP

Yüreğinizin kapılarını kıracağım j j yayınları 2019

İnsanlığın gücü; insanlığa yaraşır bir düzen kurabilmeye yetseydi, bolluk ve refah içinde bir dünyada yaşıyor olurduk!

Dikey bir hayatın altında, milyarlarca insan debeleniyor!

Gezegenimize rengini vuran, sömürü düzeninin katmerli onursuzluğudur! Bu onursuzluğun yaratıcıları, tabii ki egemen sınıf ve onun doyumsuz kazanma hırsına dayalı aşağılık düzenidir! İster Çin’deki gibi devlet kapitalizmi olsun ister bizdeki gibi vahşi kapitalizm olsun bu dünyanın düzeni, sistemi; ölüme koşullanmış!

Yoksulluk, en büyük zulümdür!

Yoksulluk ve yoksunluk, aptallaştırır kitleleri!

Vasıfsız, örgütsüz ve paramparça eder kitleleri. Egemenler, bu durumu, savaşlarla pekiştirir!

Dünya denilen gezegenimizde milyarlarca insanın ayakaltında ezilmesine yol açan çok etken var. Bu son yüzyılda, birçok etkenin yanı sıra, sosyalizmin çöküşünün insanda oluşturduğu düş kırıklığı ve derin boşluk da olmak üzere binlerce neden sıralayabiliriz. Önceki yüzyıllardan süregelen kıyımların, katliamların önüne geçilemedi! Faşizan zihniyet daha da yükselmede! Hiçbir neden, sonuçta, biz ezilenleri tümden temize çekmez! Biz emekçiler de sütten çıkmış ak kaşıklar değiliz! Bir avuç haramzadeye boyun eğmiş bizlere de yuh olsun!

Tekellerin avuçlarında limon gibi sıkılıyor gezegenimiz!

Dünya, bir sonraki yüzyıla mavi rengini ulaştıramayacak!

Gamalı haç yüzlü para babaları; silah, gıda, ilaç, petrol tekelleri; uyuşturucu kartelleri, insan tacirleri; insanlığın sonunu getirecek!

Sermayedarlar, sanal bir oyunu yönetir gibi yönetiyorlar hayatlarımızı…' Ah ulan!

Dünyamızda, coğrafyalar arasındaki ekonomik dengesizlik zaten kötüydü. Şimdi daha da katmerlendi.

Birçok bölgede ve ülkede açlık sorunu vardı. Şimdi pandemi sonrası açlık ve yoksulluk daha da yaygınlaştı ve derinleşti. Egemenler için çözüm, savaş çıkarmak…

Dünyanın hiç de küçünmeyecek kesimi, resmen açlığın pençesinde. Şimdi biz de o sarmala girdik.

İnsanlığın belki de son şansı bu sıkışma! Ya insanlıktan yana bir çıkış bulunacak ya da….

İnsanlıktan, özgür ve eşit bir gelecekten yana çarpan yüreklere selam olsun!

İnsanın içini havalandıran, bahar kokulu bir yazıda buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar…