Ekonomi

Adıyamanlı tütün üreticileri: Ne ölüyüz ne diri

Mart ayında fideleri toprağa verilen tütünün hasat dönemi başladı. Her yıl girdi fiyatlarının artmasıyla boğuşan Adıyamanlı tütün üreticilerinin sorunları, depremle birlikte katlandı. On binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve ardında büyük yıkımlar bırakan depremleri yaşayan Adıyamanlı tütün üreticileri, geçimlerini sağlamak ve yaşamlarını idame ettirmek için üretimlerini sürdürüyor. Dağlık alanlarda parça parça olan tütün tarlalarından depremin etkisiyle bir kısmını kaybeden üreticiler, yer yer su basmasıyla da fideleri toprağa veremedi. Girdi maliyetlerine dair herhangi bir destek alamayan üreticiler, yasal düzenlemelerle önlerine çıkan yasaklarla mücadele etmek zorunda kalıyor.

Tarlalarda belirsizlik ekiliyor!

Kendi tanımlamalarıyla “bir belirsizlik” eken Adıyamanlı tütün üreticilerinden Çelikhan ilçesinin Bulam (Pınarbaşı) beldesine bağlı Mestan köyünde yaşayan Zeynal Demir, depremin ardından tarlasında oluşan yükselme nedeniyle zarara uğradığını ifade ederek, şikayet için gittiği Tarım İl Müdürlüğü’nün kendisine, “Millet can derdinde, sen mal derdindesin” yanıtı verdiğini söyledi. Tütünün Adıyaman’da yaşayan hemen hemen herkesin tek geçim kaynağı olduğuna dikkat çeken Demir, “Nereden baksan 250 kilo tütün zararımız var. Tarla 8 bin 100 metre kare. 7 dönüm anca çıkar. Bu sene kazancımız olur mu muamma” dedi.

‘Kazanç yevmiyelere yetmiyor’

Aynı mahallede bu yıl 10 dönümlük tütün eken Aziz Tutdere, Mart’tan bu yana 100 bin TL gider ödediklerini kaydetti. Tutdere, “Satış gittikçe düşüyor. Daha fiyatlar da belirlenmedi. Ancak geçen senenin fiyatına satılırsa, biz zarar ederiz. Geçen sene işçilerin yevmiyesi 230 idi, şimdi 700 TL oldu. Mazot geçen sene 17 TL’ydi, bugün 40 TL. Gelir gideri karşılamıyor ama tütüne mecburuz. Burada 20 işçi çalıştırmak zorundayız. Kazanacağımız parayla sadece onların yevmiyesini ödeyebiliyoruz. Satışların önünü kapattılar. Adıyaman tütünü yasak diyorlar. Bana 2 kere ceza yazsalar, bu işi bırakmak zorunda kalıyorum” şeklinde konuştu.

16 saat mesai harcıyorlar

Sabah saat 07.00’de mesailerinin başladığını dile getiren İmam Bekmezci, akşam 23.00’e kadar evde mesailerinin sürdüğünü ifade etti. Sabah erken saatlerde Adıyaman merkezden mevsimlik işçileri aldıklarını söyleyen Bekmezci, “Gece gelip suluyoruz. Şu tarlayı damlama sistemiyle suluyoruz. 4 ay böyle tarla ile ev arası yoğun mesaimiz sürüyor. Giderini kurtarmayan bir karşılık alıyoruz. Yevmiye fiyatları, mazot, gübre fiyatları arttı, her şey iki katına çıktı ama tütün fiyatları yerinde sayıyor” diye konuştu. “Tütün üreticilerini üretici de çiftçi de saymıyorlar” diyen Bekmezci, kiralayarak 7 dönüm ektiği tütünün tarladan toplanma sürecine kadar 200 bin TL’ye kadar mal olacağını, ancak tütünün satış fiyatları sebebiyle masraflarını karşılayamayacaklarını belirtti. Depremin tütün üreticilerini ayrı etkilediğini söyleyen Bekmezci, “Çalışan insanların birçoğu bu yıl yok. Eleman sıkıntısı çekiyoruz. Dün 6-7 kişi ile çalışıyorduk, bugün 4 kişi gelebildi. Arazilerin birçoğu yükseldi, bazıları battı, su çekimi oldu tarlalarda” diye anlattı.

Destekten yararlanamıyorlar

Tütün üreticiliğinin 4-5 aylık bir süreci olduğunu kaydeden Hüseyin Cinbar ise, “Tütünleri astıktan sonra nemlenme süreci var. Ardından seçmek için kürsüye koyuyoruz. Sonra doğraması ve satması var. Yani kışın da çalışıyoruz” dedi. Tütün fiyatlarının belirsizlik içerdiğini ifade eden Cinbar, “Tütün için alıcı geliyor fiyat belirliyor, biz de belirlediği fiyatı kabul edersek satıyoruz. Belirli bir fiyat yok. Her hangi bir kurum tarafından da belirlenmiyor. Satışlarımız güven ilişkisi üzerine. Parayı vermezse, benim yapabileceğim bir şey yok, bunu da yaşadık. Tüm rızkımız olan tütünü bizden alıp tek kuruş vermeyen insanlar oldu. Kayıtlı belgeli bir şey de olmadığı için buna dair şikayette de bulunamıyoruz” diye belirtti.

Tütün ürettikleri için çiftçiye verilen desteklerin hiçbirinden yararlanamadıklarını ifade eden Cinbar, şunları söyledi: “Kredi çekmek için bile tütün üreticisine bir destek yok. Bir de üstüne yasaklama planlıyorlar. Bizi bize bıraksalar, iyi kötü geçiniyoruz. Bizden sonraki nesillerin tütün işçiliği yapması için bir geleceğinin olması gerekiyor, ancak bunu da yapamıyoruz. Birkaç sene önce kooperatif kurmaktan bahsettiler, ancak insanlar güvenemedi. Çünkü geçmişte kurmuşlardı, ancak yürümedi. Kooperatif de durdu, eski sistem devam ediyor. Yani şimdi ne ölüyüz, ne de diri.”  (Kaynak: MA)