Gündem

“AFAD raporunda uyarı var ancak önlem alınmadı”

Batman’daki Grêsavaro Deresi’nin üzerine beton dökülmesinin ihmal olduğunu kaydeden TMMOB İKK Sekreteri Vahdettin Tüzün, 2021’deki AFAD raporunda, sel riskinden bahsedildiğini ama bununla ilgili hiçbir önlemin alınmadığını söyledi.

Batman’daki Grêsavaro Deresi’nin üzerine beton dökülmesinin ihmal olduğunu kaydeden TMMOB İKK Sekreteri Vahdettin Tüzün, 2021’deki AFAD raporunda, sel riskinden bahsedildiğini ama bununla ilgili hiçbir önlemin alınmadığını söyledi.

Batman’da 19 Kasım günü Seyitler Mahallesi’nde üstü betonla kapatılan su kanalında yaşanan taşkında 54 yaşındaki Lalihan Güner ile torunları Asenat (1), İsrafil (5) ve Birgül Güner (9) hayatını kaybetti. AFAD tarafından 2021 tarihinde hazırlanan “Batman İl Afet Risk Azaltma Planı”nda, 2006 yılında 29-30 Ekim ve 1-2 Kasım tarihlerinde bölge genelinde etkili olan yağışlar sonucu kentte 10 kişinin yaşamını yitirdiği, binlerce konut ve işyerinin hasar görmesine/yıkılmasına, binlerce büyük ve küçükbaş hayvanın telef olmasına sebep olduğuna dikkat çekildi.

Raporda, sel ve taşkın tehlikesinden dolayı yapılan etütler sonucu hazırlanan jeolojik etüt raporu ile Kısmet, 19 Mayıs, Çarşı, Akyürek, Huzur, Yeşiltepe, Çay, İluh, Hürriyet, Karşıyaka ve Petrolkent mahalleleri yerleşim birimindeki alanların Bakanlar Kurulu Kararı ile Afete Maruz Bölge (AMB) ilan edilerek yapı ve ikamete yasaklandığı vurgulandı.

Merkezde yaşanan taşkınların sebepleri de raporda şöyle sıralandı: “Dereler üzerinde bulunan sanat yapılarının membadan gelen rüsubat ya da atıklar yüzünden tıkanması ve tam kapasite çalışamıyor olması, bazı mevcut sanat yapılarının kesitinin yetersiz olması, plansız kentleşme nedeniyle dere yataklarına yerleşim yapılması, dere yataklarından malzeme alınarak dere akış rejiminin ve dere yatağı morfolojisinin bozulması, dere yataklarına malzeme boşaltılarak derenin kapasitesinin azaltılması, meydana gelen ani yağışlar ve Mansap şartının sağlanmamasıdır.”

Yaşanacak tahribat yer aldı

Yine raporda taşkın ve yaşanacak tahribatlara da dair de şu ifadeler yer aldı: “Batman il merkezindeki düzensiz yapılaşma ve altyapı eksikliklerinden dolayı en küçük yağışlarda bile şehrin bir çok yerinde hayatı durma noktasına getirmektedir. Olası taşkınlarda Petrolkent ve Karşıyaka mahallelerinde Batı Raman eteklerinden İluh Deresine doğru akışa geçen yan derelerin taşıdığı sular düzensiz yapılaşma ve altyapı eksikliklerinden dolayı İluh Deresi’ne varmadan önceki kesimlerde tahribata neden olacaktır. İluh Deresi’nin beslenme havzası dışında Batman ilinin kuzeydoğusunda akışa geçen sularda Petrol Mahallesi’ndeki topoğrafik olarak düşük seviyede olan noktalarda birikecektir. (2006 yılında şehir merkezinde meydana gelen taşkında olduğu gibi).”

 Şakuli Deresi’ne dair ıslah çalışmalarının yapıldığı ancak Savaro ve Aşağıkonak derelerinde yapılaşma nedeniyle güzergâh açılmadığından ıslah çalışması yapılamadığı vurgulanan raporda, “Savara (Grêsavaro) ve Aşağıkonak derelerinin İluh Deresi ile bağlantısının kesik olmasından, Batı Raman eteklerinden İluh Deresi’ne doğru akışa geçen suların İluh Deresi’ne varmaması nedeniyle, Petrolkent ve Karşıyaka mahallelerinde taşkına neden olacaktır. Bu nedenle dere yataklarının hemen açılması gerekir” uyarıları da yer aldı.

Çözüm önerileri

Raporda, çözüm önerileri de şöyle sıralandı: “Batman şehir merkezini kuşaklama kanal gibi çevreleyen batman sol sahil sulaması ana kanalının kış sezonunda taşkın sularını da alacak şekilde projelendirilip Batman Çayı’na drenajı sağlanması hâlinde batman il merkezi taşkın sorunu en aza indirilmiş olacaktır. Batman şehir merkezinden geçen yan derelerin ve özellikle İluh Deresi’nin membasında üst havza iyileştirme çalışmaları kapsamında çeşitli tersip bentleri, enerji kırıcılar, depolamalar yapılarak şehir merkezi olası taşkınlardan en az hasarla kurtulması sağlanacaktır. İluh Deresi’ni besleyen yan derelerden gelen suların dereye akışını sağlamak amacı ile İluh Deresi kenarındaki ve yan derelerin akışını engelleyen konutların yıktırılması. İluh Deresi’nin herhangi bir nedenle (köprü yıkılması, duvar yıkılması vs.) engellenmesi halinde İluh Deresi taşarak kanala sıfır yerleşim bölgelerinde hasara neden olacağından emniyet kanalın sağında ve solunda bir emniyet şeridi oluşturmak gerekmektedir. Bu nedenle İluh Deresi’nin sağında ve solunda 50 metre mesafede kurulu olan yerleşim yerlerinin boşaltılıp düzeltilmesi sağlanmalıdır. Dere yatağı üzerinde kurumumuz görüşü alınmadan yapılan yol geçişleri dere yatağı debisine göre projelendirilmedikleri için tehlike arz etmektedirler.  Geniş bir yağış havzasına sahip olan Avşo Deresi ivedilikle ıslah edilmesi gerekmektedir. Çay Dersi ile İluh Deresi’nin bağlantısının yapılması gerekmektedir. Savaro ve Aşağıkonak derelerin İluh Deresi ile bağlantısının sağlanarak, Batı Raman eteklerinden İluh Deresi’ne doğru akışa geçen suların İluh Deresi’ne bağlantısının sağlanması gerekmektedir.”

Her ne kadar iki yıl önce hazırlanan raporda sel ve taşkına dair uyarılar ve çözüm önerileri yer alsa da kayyım yönetimindeki belediye ve kentin diğer kurumları oluşabilecek risklere dair önlem almadığı son yaşanan sel baskınlarında bir kez daha ortaya çıktı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Batman İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Vahdettin Tüzün, ihmaller zincirinin ölümlere yol açtığını söyledi.

‘Kayyım politikası çözüm üretmiyor’

Kentin daha öncede sel felaketi yaşadığını kaydeden Tüzün, “Geçmişte yaşanan sel felaketlerinden ders çıkartmamız gerekiyordu. Ne yazık ki çıkartmadık. Bu kentte 2006 yılında çok ciddi bir sel felaketi yaşandı. O sel felaketinden sonra yüzlerce rapor yazıldı. Bu raporların hiçbiri göz önüne getirilmedi, göz ardı edildi. Bilimsel gerçekliğin dışında rant amaçlı politikalar kenti ne yazık ki bu hale getirdi. Aslında biz kayyım politikası diyoruz. Kayyım politikasının bu kentte politika üretmediğini, çözüm üretmediğini bir kez daha göstermiş oldu. Can kayıplarının yaşanmasına, yüzlerce evin ciddi hasar görmesine neden oldu. Yoksullukla uğraşan bu halk bir kez daha yoksulluğu tattı. Şimdi çaresiz bir şekilde evlerinde bekleyip,  çare bulmaya çalışıyorlar” diye konuştu. 

AFAD raporu hayata geçirilmedi

AFAD’ın 2021 tarihli raporunda Grêsavoro deresinde sel baskını oluşabileceği belirtilmesine rağmen hiçbir şekilde önlemin alınmadığını dile getiren Tüzün, “AFAD kendi raporlarını bile göz ardı etti. Herhangi bir taşkın risk analizi yapılmadığı ve kamuoyuna paylaşılmadığını biliyoruz. 2006’da bu sel felaketi çok ciddi şekilde yaşanmasına rağmen alınması gereken önlemler alınmadı, bu durum devam ediyor. Şehircilik, belediye hizmet anlayışı sadece ağaç, çiçek ekmek değil maalesef. Hizmet etmek kentin altyapısı, üstyapısı ile bir bütündür. Bunun böyle olmadığını ne yazık ki küçük çocukların cansız bedenini görerek, gördük. O çocuklar bugün kendi bahçelerinde oynayacaktı, bu önlemler alınmış olsaydı. Grêsavaro Deresi üzerinde sel riskine birkaç yıl önce değinilmiş ve sel riskinden bahsedilmiş ama bununla ilgili hiçbir çalışma maalesef yapılmamış. 2018 yılında menfez çalışması var.  İhmal var ortada” dedi.

‘Uyarılara rağmen önlem alınmadı’

Meteoroloji tarafından aşırı yağış olacağı yönünde uyarı yapıldığını da anımsatan Tüzün, kayyım yönetimindeki belediyenin hiçbir yerde önlem çalışması yaptığını belirtti. Kent merkezinin birçok yerinde su taşkınları olduğunu da sözlerine ekleyen Tüzün, “Meteoroloji uyarılarına göre altyapının kontrol edilmesi ve tıkanıklıkların önüne geçilmesi gerekirdi. Kentin gelişmiş dediğimiz Gültepe, Çamlıtepe mahallelerinde, kent merkezinin genelinde ev ve işyerlerinin bodrumları, zemin katları hepsi taşkınlardan etkilendi. Şu anda kentte çok ciddi bir tahribat yaşanıyor. Alt yapı çok ciddi şekilde yetmediğini bir kez daha gösterdi. Kentin alt yapısı kenti kurtarmadı. Bu çok net ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

‘Bilimsel veriler olmadan imar çalışmasının sonuçları’

Kenttin geleceğini ilgilendiren kararlarda işin uzmanı yerine rant amaçlı düşünen kişilerin karar verdiğini dile getiren Tüzün, “Bu kentte liyakatli insanların iş başında olması lazımdı. Liyakat sahibi olmayan insanlar iş başına geldiği zaman sonuç bu oluyor. Belediyeye kayyım atandığı zaman halk kayyıma ulaşamıyor. Hem vali hem kayyım bu kenti tek başına yönetemiyor. Yaşanan selden sonra bile ilk akıllarına gelen; ‘Hemen burada bir imar çalışması yapalım.’  Bu sadece rantçı politikalardır. İmar çalışmaları bilimsel verilerden uzak mühendislik ilkelerinden bihaber yapıldığı zaman maalesef sonuç bu oluyor. İnsanlarımızın ölmesini, evlerinin yaşam alanlarının zarar görmesini istemiyoruz. Sel felaketi ile ilgili raporlar ortaya çıkmadan bilimsel veriler oluşturulmadan imar çalışmaları yapılamaz” diye belirtti.

‘Kent merkezinin tamamı riskli’

“Rant amacı gütmeyen mühendislik ve planlama ilkeleri ışığında bilimsel verilerle planlar hazırlanmalı” diyen Tüzün, “Sadece burada değil. Türkiye’nin her yerinde sel felaketleri yaşanıyor. Dere yataklarına, çay yataklarına, ıslah edilmesi gereken alanlara imar yapılmaması gerekiyor. Batman kent genelinde çok ciddi bir risk alanı var. Bilimsel raporlarda kent merkezinin neredeyse tamamı taşkın yüksek risk alanında yer almaktadır. Meteoroloji mesela son 50 yıllık yağış istatistiklerini kendi internet sayfasında paylaşıyor. Bu veriler ışığında aslında kentin alt yapısının dizayn edilmesi, tamamlanası gerekirken, ne yazık ki bunlar bile göz önünde bulundurulmuyor” dedi.

Rapor hazırlayacaklar

Yaşananları rapor haline getirip kamuoyu ile paylaşacaklarını kaydeden Tüzün, “Bununla ilgili yerinde gözlem yaptık, tespitlerimiz var. Detaylı rapor hazırlayacağız, kurumlara, kamuoyuna sunacağız. Kentin uzun yıllardır süren sorunları var. Sadece buralara değil, bambaşka yerler var. Bir felaketten sonra felaketi konuşmanın bu kente yararı yok ama felaketten ders çıkarmak gerekiyor. Bu felaketin açtığı yaralar, kapanmayacak yaralar. Ders çıkararak, telafi etmemiz lazım. Yaşanabilir bir kent ortaya çıkarmamız lazım. İnsanlarımızın sağlıklı, güvenli bir ortamda yaşamasının yolunu açacak politikalar üretmemiz gerekiyor. Bu kente karşı gerçekten çok ciddi borcumuz var. Özellikle bulunduğumuz mahallede 90’lı yıllarda köylerden kentlere hızlı bir şekilde göç etmek zorunda kalan insanların barındığı evler genelde. Yani halk yoksul bir şekilde derme çatma, zor bela idare edebileceği konutlarda yaşıyor. Çok ferah ortamlarda yaşamıyorlar. Bu insanlarımıza bu koşulları sağlamamız gerekiyor” diye konuştu. (Kaynak: MA)