Kürt siyasetçi Ahmet Türk, muhalefet partilerinin programsızlığına, somut projeler ortaya koyamamasına eleştiride bulunurken, bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu dile getirerek, “Siyaset Kürtlerin halk olduğuna, dili ve kültürü olduğuna inanacak, bunu içselleştirecek ve güvence altına alacağını açıklayacak. Kürtlerin başka türlü muhalefete inanması çok zor” dedi.
Kürt siyasetçi Ahmet Türk, seçim sürecine, Kürtlerin seçimden beklentilerine ve 6’lı muhalefet masasında ortaya konan yaklaşımların seçmenler üzerindeki etkilerine ilişkin Gazete Duvar’dan Vecdi Erbay’a konuştu.

Kürt siyasetçi Ahmet Türk
Seçim 2023 baharında…
Kriz koşullarında erken seçim beklemediğini ve seçimin Haziran ayına da kalmayacağını ifade eden Türk, şunları kaydetti: “Erdoğan ve AKP, ekonomik kriz koşullarında kaybedeceği bir seçime girmek istemez. Bu nedenle bir erken seçim beklemiyorum. Ancak Haziran’da da seçim olmayacaktır çünkü bu sefer Erdoğan’ın seçime girip girmeyeceği tartışma konusu olacaktır. Bu yüzden Erdoğan’ın bahar aylarında seçime hazırlandığını düşünüyorum.”
Ayçiçeği tayfası yüzünü iktidara çeviriyor
Her dönem iktidara yüzünü dönen siyasi tüccarlara ilişkin güvensizliğini ifade eden Türk, şunları söyledi: “Ayçiçeği gibi bir kesim var, iktidar neredeyse ya da iktidar olma ihtimali olan tarafa yüzlerini çeviriyorlar. İktidara gelmesi muhtemel partilere yöneliyorlar. Ancak gerçekten özgürlüğü ve demokrasiyi savunan, Kürtlerin demokratik hakları için mücadele eden insanlar, CHP ya da başka bir partinin siyasetine çok yakın olmayacaklardır.”
‘CHP sözcüsünün yaptığı açıklama halk arasında güvensizliğe neden oldu’
Muhalefet partilerinin politikasızlığına ilişkin olarak da Türk şöyle konuştu: “Biz tabii ki istiyoruz muhalefet demokratik bir Türkiye yaratsın, bütün halkları ortak demokratik değerlerde buluştursun. Ama zaman zaman yapılan açıklamalar bizi de endişeye sürüklüyor. Mesela milletvekilimiz Saliha Aydeniz polis tarafından tartaklandı. Parlamentonun bir mensubudur ve polis üzerine geliyor, hakaret ediyor, tartaklıyor kendisini. Sonuçta o da refleks olarak bir hareket yapıyor. Onun uğradığı linç hakkında kimse bir kelime kullanmadı ama "polisimize tokat attı" diye açıklama yaptılar. Gelecekle ilgili umutlar besliyoruz ancak bazı açıklamalar halkta bir güvensizliğe neden oluyor. CHP sözcüsünün yaptığı açıklama halk arasında çok tartışıldı ve bir güvensizliğe neden oldu.”
‘Siyaset Kürtlerin halk olduğuna, dili ve kültürü olduğuna inanacak’
Muhalefetin somut öneriler ortaya koymadığına yönelik eleştiride bulunan Türk, “Türkiye’de değişimin, dönüşümün sağlanması için somut önerilerin ortaya konması lazım. Muhalefet parlamenter demokratik sistemi getireceğiz diyor. Ben 40 yıl parlamentonun içinde kaldım. Zihniyet değişmediği sürece, Kürtlerin hakları içselleştirilmediği sürece bir şey değişmeyecektir. Siyaset Kürtlerin halk olduğuna, dili ve kültürü olduğuna inanacak, bunu içselleştirecek ve güvence altına alacağını açıklayacak. Kürtlerin başka türlü muhalefete inanması çok zor” dedi.
‘Kürtler niye güvensin onlara?’
Gücü eline geçirenin Kürtlere karşı yaklaşımının değişmeyeceğine dönük halkın ciddi kaygıları olduğuna vurgu yapan Türk, şöyle konuştu: “Geçen gün beni ziyaret eden bir yurttaş, "Yıllardır Erdoğan elindeki sopayla bizi dövdü, sopayı Erdoğan’dan alıp muhalefetin eline verirsek ne olacak? Bir de onlardan mı dayak yiyeceğiz" dedi. Bu yurttaşın endişesi küçümsenmemeli. Bu şekilde genel bir tedirginlik var. Evet, Erdoğan gitmeli ama yerine gelecek kişinin radikal demokrasi mücadelesi vermesi gerekiyor. Türkiye’nin sorunları, özellikle Kürt halkının talepleri konusunda somut bazı çalışmalar, açıklamalar yapması lazım. Bugün on binlerce Kürt siyasetçi hukuksuz bir şekilde zindanda. Bir kısmı FETÖ’nün yargıçları ve savcıları tarafından, diğerleri de AKP-MHP yargıç ve savcıları tarafından zindana konuldu. Şimdi on binlerce Kürt hapisteyken ve bu konuda muhalefet partileri tarafından ciddi bir şey yapılmazken Kürtler niye güvensin onlara? Bu güvensizliği ortadan kaldıracak somut adımların atılması lazım. Beklentimiz budur. Umut ediyoruz ki Kürt halkının talepleri konusunda somut adımlar atılır ve gerçekten demokratik bir sistem oluşturulur. Biz başından beri halkların ortak demokratik zeminde buluşmasını talep ediyoruz. Sadece Kürtlerin değil, Türkiye’de yaşayan herkesin özgür, adil ve eşit geleceğe kavuşmasını talep ediyoruz. Bizim mücadelemiz budur ve bu mücadelemiz doğru algılanmazsa, gerçekten bütün Türkiye için mücadele ettiğimizi görmezlerse, siyasetteki körlük devam eder.”
‘HDP’yle aralarındaki mesafeyi koruyorlar, peki kimden korkuyorlar?’
Muhalefet partilerinin oluşturduğu 6’lı masanın halkın önüne ciddi bir alternatif program ile çıkamamasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Türk, sözlerine şöyle devam etti: “6 parti bir masanın etrafında toplanmış ve iktidarı değiştirmeye çalışıyorlar. Ancak iktidara geldiklerinde Türkiye’nin sorunlarını nasıl çözeceklerine dair projelerini bilmek istiyoruz. İktidar olduklarında Kürt sorununun çözümü konusunda CHP ile İYİ Parti ya da Demokrat Parti aynı mı düşünecek? Yüzde 13 oyu olan bir parti neden altılı masanın içinde yer almıyor? Resmiyetin dışında bazı şeyler konuşuluyordur ancak resmiyetin dışında kalınca bazı şeyleri değiştirmek zordur. HDP’yle aralarındaki mesafeyi koruyorlar, peki kimden korkuyorlar? Mesele budur. Şimdiden korkuyorsanız yarın bütün bu meseleleri nasıl çözeceksiniz? Bunu ben de soruyorum, insanlar da soruyor. Bizim bu kadar tahribat yapan bir iktidarın yanında olmak gibi bir şansımız yok. Ama sonuçta, sopanın el değiştirmesinin de bizim için bir anlamı yok.”
‘Kayyımlara neden dokunulmuyor? Çünkü kayyımların sahibi var’
“Demokrasiye inanan ve demokratik gelecek için projeler üretebilen bir ekibi oluşturacak bir Cumhurbaşkanı adayına ihtiyaç var” diyen Türk, Kürtlerin sessizliğini sandıkta bozacağını belirtirken, Mardin’deki kayyum yönetimine ilişkin olarak da şunları söyledi: “Mardin’de yaşanan rezalet emin olun hiçbir yerde yaşanmadı. Mardin resmen talan edildi. Tek tek ihalelere bakın, hepsinde usulsüzlük, yolsuzluk vardır. Bunu sadece biz söylemiyoruz, gözaltına alınan ya da yolsuzluklara itiraz eden daire başkanları bunları mahkeme salonlarında açık açık anlattılar. Kayyım zihniyeti halkın iradesini gasp etmek, yok etmektir. Ayrıca buradaki kaynakları başka yerlere aktararak yarın öbür gün seçilecek belediye başkanını çalışamaz duruma getirmektir. Belediyeyi borçlandırın diye talimat vermişler, aldığım bilgiye göre. Neden? Çünkü geride bir enkaz bırakmak istiyorlar, seçilecek belediye başkanı başarısız olsun istiyorlar. Böyle bir mantık var. Öte yandan yolsuzluklardan elde edilen paraların nereye aktarıldığına dair birçok söylenti var ancak ben elimde belge olmadan konuşmak istemiyorum bu konuda. Kayyımlara neden dokunulmuyor? Çünkü kayyımların sahibi var, bu yüzden onlara dokunulmuyor.”
‘Gerçekleri yazan gazetecilerden rahatsızlar’
16 gazetecinin tutuklanmasını “Kürtlere yönelik sürdürülen operasyonların bir parçası” olarak değerlendiren Türk, “Gerçekleri yazan, haksızlıkları, hukuksuzlukları dile getiren gazetecilerden rahatsızlar. Doğru yazdıkları için, Kürt oldukları için rahatsızlar. Bu Kürt gazetecilerin susturulması, sindirilmesi için alınan bir karar. Bu 16 kişinin tutuklanması hukuki bir mesele değil, Kürtlere yönelik saldırı projesinin parçasıdır” ifadelerini kullandı. (Kaynak: Gazete Duvar)