SUR AJANS- Malatya’dan göç eden bir ailenin çocuğu olarak Almanya'nın Frankfurt kentinde doğan sosyolog Toprak Elesmer (28), Kürtçesini geliştirmek için Diyarbakır’a gelerek Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği’nin (MED-DER) kursuna kayıt yaptırdı. Elesmer, Almanya'da 1 yılı aşkın bir süre Kürtçe eğitim gördükten sonra bu kararı aldığını aktardı.

Almanya’dan öğrendi, Diyarbakır’da derinleştirmek istiyor

Ailesinin 1992'de Almanya’ya göç ettiğini söyleyen Elesmer, doğup büyüdüğü toplumda kendi anadilini konuşamamanın kendisini eksik hissettirdiğini söyledi. Elesmer, yaşadığı bu eksikliği annesinin sakladığı eski Kürtçe kasetleri arada teyplere takıp, Kürtçe parçalar dinlemesiyle gidermeye çalıştığını anlattı. Bu kasetleri dinlerken duygularını "Kürtçe türküleri anlamasam da hissediyordum" sözleriyle anlatan Elesmer, "Kürtçe bilmemenin eksikliğini 14 yaşlarıma geldikten sonra hissettim. Hatta bunun eksikliğini hissettiğim gibi Almanya'da bir Kürtçe kursuna gitmek istedim, ama kurs yoktu. Frankfurt Üniversitesi'nde Kürtçe ders verilmeye başlandı. Buna duyunca o kadar mutlu oldum ki ve orada 1,5 yıl Kürtçe eğitim gördüm ve bir temel oluşturdum. Lakin ben bir Kürt olarak bunu derinleştirmek istedim ve Amed'e geldim" ifadelerini kullandı.

'Postmodern asimilasyon'

Sosyolog olması nedeniyle meslek alına giren "asimilasyon" politikaların toplumsal sonuçları konusunda birikime sahip olan Elesmer, günümüzde eskisi gibi doğrudan, derinleşmiş bir şiddetle asimilasyon politikalarının sürmediğini ancak yeni tekniklerle bu politikanın sürdüğünü kaydetti. Asimilasyonun artık postmodern yöntemlerle sürdürüldüğünü tespitine yer veren Elesmer, "Amed sokaklarında yürürken Kürtçe konuşanları, Kürtçe müzik dinleyenleri görebiliyoruz, bunlar var ve olması da lazım. Burada aslında kolonyalizm bir de postkolonyalizm var. Yani aslında daha modern, postmodern metotlarla asimilasyon politikaları yürütülüyor.  Daha çok oto-asimilasyona doğru gitmiş. Kürtler kendilerini Avrupalılara benzetmeye çalışıyor. Kendi dilinden çok İngilizceyi, Almancayı yani yabancı dilleri öğrenmek istiyor. Tabi ki çok dil bilmek gerekiyor, ama en başta insan kendi anadilini bilmeli. Aslında bir asimilasyon politikasının olduğunu burada görüyoruz" diye konuştu.

'Her yerde Kürtçe konuşmalıyız'

Kürt çocuklarına anadil de eğitimin hala yasallaşmamasının da asimilasyonun bir parçası olduğunu vurgulayan Elesmer, "Bunlar bile Kürt dili üzerindeki tahammülsüzlüğü gösteriyor. Bu kadar zengin ve çok konuşulan bir coğrafyada ana dilde eğitimin olmaması çok büyük bir eksiklik. Aslında bu hak sağlanmadığı için Kürt dili hala tehlike altındadır. Son öğretmen atamasına bile bakacak olursak bunu doğruluyor. Yani 20 bin tane öğretmen atanıyor ve bu öğretmenler arasında sadece 10 tanesi Kürtçe öğretmeni. Yani bu veri bile bir asimilasyon politikasının gerçeğidir" şeklinde konuştu.

Deyrulzafaran’da  eksilen taş: Cercis Kaplan/ Bahe Binebil Deyrulzafaran’da  eksilen taş: Cercis Kaplan/ Bahe Binebil

'Kürtler, Kürtçe konuşmada ısrarcı olmalılar'

Asimilasyon politikalarına karşı Kürtlerin ısrarla her yerde Kürtçe konuşması gerektiğine dikkat çeken Elesmer, "Kürtler, Kürtçe konuşmada ısrarcı olmalılar, sadece ev, aile ile sınırlı kalmamalı. Sokakta, okulda, arabada akla gelebilecek her yerde Kürtçe konuşmalılar.  Sürekli anadilimizi konuşarak, baskıları yıkabiliriz" dedi.

Editör: Haber Merkezi