Diyarbakır’daki siyasi parti il başkanları 21 Şubat Dünya Anadil Günü için yaptıkları değerlendirmelerde, “Anadil doğuştan gelen haktır ve herkes anadilinde eğitim görebilmeli” mesajını verdiler.

Diyarbakır’da İYİ Parti, HÜDA PAR, Azadi Hareketi ve Saadet Partisi il başkanları Sur Ajans’a 21 Şubat Dünya Anadil Günü için değerlendirmede bulundular. Değerlendirmelerde Kürtçe anadilde eğitim talebi öne çıktı.

anadil vejdin ensarioğlu

İYİ Parti Diyarbakır İl Başkanı Vejdin Ensarioğlu

‘Herkes anadilini özgürce Konuşabilmeli ve eğitimini görebilmeli’

İYİ Parti Diyarbakır İl Başkanı Vejdin Ensarioğlu, 21 Şubat Dünya Anadil Günü için yaptığı değerlendirmede, anadilin doğuştan gelen bir hak olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bir toplumun zenginliği onun kültürel çeşitliliğinin zenginliğiyle paraleldir. Ve bunu en başta anadilin çeşitliliği ile kendini gösterir. Onun için her anadil; eşit, özgür ve çoğulcu demokrasi gereğince toplumsal hayatın tüm alanlarında tanınmayı ve saygı duyulmayı hak eder. Anadil, doğuştan gelen bir haktır. Yasa işe konmamıştır ki yasa ile yasaklanabilsin. Herkes anadilini özgürce Konuşabilmeli ve eğitimini görebilmeli. Bunun yapılması için gerekli tüm adımların atılması gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle UNESCO tarafından kabul edilen Uluslararası 21 Şubat Anadil Günü kutlu olsun.”

faruk dinç

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç

‘Dillerin unutulması, kadim kültürlerin yok olmasıdır’

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, 21 Şubat vesilesiyle yaptığı değerlendirmede, “Ana dil hakkı ana sütü gibi helaldir” başlığı altında şunları ifade etti: “Renkler ve dillerin Allah’ın ayetlerinden olduğu hakikatine binaen, kaybolmaya yüz tutmuş dillerin korunması ve geliştirilmesi için günümüz dünyasında tüm kurumların kabulüyle bir konsensüs oluşmuştur. Bu minvalde 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü olarak ilan edilmiştir. Çok dillilik bir medeniyet tezahürüdür. Medeniyetlere beşiklik yapmış aziz şehrimiz Diyarbakır halen birçok lehçeyi ve dili kendi içinde kültürleriyle beraber muhafaza etmiş, bu uğurda bedeller ödemiş bir coğrafyadır. Toplumları kendi kültürlerine bağlayan unsurların en önemlisi dildir. Bu nedenle anadillerin desteklenerek yaşatılmaları; devletlerin kendi toplumlarına ve insanlığa karşı temel sorumluluklarındandır. Dillerin unutulması, aslında medeniyetlerin ve kadim kültürlerin yok olmasıdır. Şehrimizde faklı dillerin ve etnik grupların bir arada yaşaması büyük bir zenginliktir.”

‘Türkiye’de hâlâ bazı dillere yönelik olumsuz ve kaygılı bakış açısı var’

Partinin anadil hakkına yaklaşımını ise Dinç, şöyle özetledi: “Kurulduğu günden beri partimiz HÜDA PAR, coğrafyamızdaki tüm dilleri önemsiyor ve bu dillerin korunması-geliştirilmesi için azami gayret harcamaktadır. Günümüz Dünyasında dillerin korunması için farkındalık politikaları oluşturulurken Türkiye’de hâlâ bazı dillere yönelik olumsuz ve kaygılı bakış açısı bu milletin kültürüne uymamaktadır. Yine anadil üzerinden toplumu ayrıştırmaya, dönüştürmeye ve kutuplaştırmaya yönelik yapılan politikalara da prim verilmektedir. Bunun için biz HÜDA PAR olarak diyoruz ki ‘Anadil Ana Sütü Gibi Helaldir’.”

‘Anadilde eğitim olmadan eğitimde fırsat eşitliğinden bahsedilemez’

Türkiye’de anadil hakkının kullanımına ilişkin olarak da Dinç, şunları dile getirdi: “Türkiye, maalesef anadil karnesi zayıf ülkelerden biridir. Yıllarca uygulanan asimilasyon politikaları nedeniyle; Kurmancça, Zazaca, Çerkezce, Arapça ve Süryanice gibi diller zamanla unutulmaya yüz tutmuş, bu dilleri konuşan vatandaşlar anadillerini çocuklarına yeterince öğretememişlerdir. Anadilde eğitim olmadan eğitimde fırsat eşitliğinden bahsedilemez. Türkçe’nin korunması ve geliştirilmesine verilen önem, vatandaşların anadilleri olarak konuştukları diğer dillere de verilmeli ve anadilde eğitimin önü açılmalıdır. Tüm bunlarla beraber Milli Eğitim Bakanlığı başta Kürtçe olmak üzere diğer dillerle alakalı branşlarda öğretmen atamalarını ivedilikle artırmalıdır. 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü’nün kültürlerin kaynaşıp gelişmesine vesile olmasını temenni ediyoruz.”

metin pirani

Azadi Hareketi Genel Başkanı Metin Pirani

‘Bir dilin yaşatılması en çok o dili konuşanların sorumluluğundadır’

Azadi Hareketi Genel Başkanı Metin Pirani ise anadil günü mesajında şu ifadeleri kullandı: “Kürtler 100 yıldır dünyada eşi benzeri olmayan bur uygulamayla karşı karşıya. Bir halkın dilinin yasaklandığı konuşanlara ceza kesildiği ve hatta zindanlara atıldığı başka bir dünya ülkesi daha yoktur. İnsanlık dışı uygulamalarıyla geçtiğimiz yüzyıla damgasını vurmuş Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sı dahi dil yasaklanmasına gitmemiştir. Ancak 21. Yüzyılda Türkiye küçük  ve kısmı bir değişiklik yapmış olsa bile Kürt  Milletinin beklentilerini karşılamamaktadır. Bunun yanı sıra Kürd siyasiler Kürd Dili üzerine ciddi çalışamamış kitlelere dilin hayati önemi izah edememişler. Bu hayati mesele bir kaç yazar ve edebiyatının sırtında bırakılmıştır. Fakat son yıllarda başta halkımız olmak üzere Kürd Diline karşı ciddi bir hassasiyet gelişmiştir ve bu Siyasi Parti ve Toplum Temsilcilerini Kürd Dili üzerinde çalışmaya zorlamıştır. Özellikle bu yılki seçmeli Dersler için yürütülen kampanyada kendini daha çok hissettirmiştir. Bir dilin yaşatılması en çok o dili konuşanların sorumluluğundadır yani Kürd Milleti topyekun sorumludur. Bunun için bir seferberlik havasıyla Kürd Dili önündeki tüm kısıtlamalar bertaraf edilinceye dek demokratik zeminde mücadele edilmeli. Başta Anne ve Babalar olmak üzere siyasi parti, sivil toplum, STK ve esnaflara varana dek toplumun tüm kesimleri bu mücadelenin bir parçasıdır. Bu bağlamda her Kürdün bu sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir.”

abdurrahman ergin

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin

‘Anadil hakkı gasp edilemez’

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin de anadil günü mesajında; “Ana Dil, her insanın mensubu olduğu milletin varlık sebebidir. Hemen her platformda "Ana Dil, anne sütü kadar helaldir." denir, bu konuda sempozyumlar düzenlenir, kuruluşlarca etkinlikler yapılır. Mesele "Kürd Dili" olunca, iş ideolojik boyuta sürüklenir, üniversitelerde Yaşayan Diller'e, Millî Eğitim Okulları'nda Seçmeli Ders'e indirgenir, Yabancı Dil bile sayılmaz, on milyonlarca insanın "Ana Dili" kabul görmez, bölücülük sendromu devreye girer. Bir insan, acısını ve mutluluğunu ana diliyle ifade edemiyorsa, yeri geldiğinde "Aynı inanca sahip olma, kardeşiz, et ve tırnak misaliyiz" ifadeler pansuman tedbirlerdir, kanayan yarayı durduramaz. Ana dilde eğitim talebine "Bu dil değildir, Resmiyette böyle dil yoktur." denilir. Biz, "Saadet Partisi" olarak, kardeşlik hukuku, hak, adalet ve özgürlük ile yola çıkanlar olarak her milletin kendi ana dilinde kendisini tarif etmesi "Allah'ın insana verdiği ruhsattır, belgedir. Bu hak, gasp edilemez" diyoruz” ifadelerini kullandı.

SUR AJANS /ÖZEL

Editör: Haber Merkezi