Yıl içerisinde ithal edilen hayvanlarda tespit edilen SAT-2 serotipi şap hastalığının en etkili olduğu kentlerin başında Ardahan geliyor. İlkbahar aylarıyla birlikte başlayan şap hastalığı nedeniyle Erzurum, Kars, Ağrı, Iğdır gibi kentlerde binlerce hayvan öldü. Virüsün yayılmasıyla yıl boyunca Ardahan’da bulunan hayvan pazarı kapalı kalırken, aşılamanın geç başlaması, devletin bu konuda önceden önlem almaması ve aşının pahalı olması hem hayvan ölümlerine hem büyük bir zarara yol açtı.
Bu hastalık nedeniyle sadece Ardahan’da 15 binin üzerinde büyükbaş hayvanın öldüğü belirtildi. Bunun maddi zararı ise 2 milyar TL’yi bulduğu ifade edildi. Veteriner Hekim Onur Yılmaz, hastalığın yıl boyunca çiftçilere maddi ve manevi olarak büyük kayıplar yaşattığını söyledi.
Maddi ve manevi kayıp yaşandı
Hastalığın Türkiye’de Mart ayı itibariyle başladığını aktaran Yılmaz, “Bu hastalık, insanları maddi ve manevi olarak çok etkiledi. Hayvan ölümlerinin yanında bir de ilaçların giderleri vardı. Artan zamlarla birlikte ilaçlar, halkın sırtına önemli bir ekonomik yük getirdi. Aşılama programları çok önemli ama şap hastalığında tedavi protokolleri sınırlı olduğu için büyük bir ekonomik kayba sebep oluyor. Tedavi giderleriyle beraber vatandaşın ciddi bir zararı oldu. Her kalemde olduğu gibi hayvan ilaçlarının fiyatları da birkaç kat arttı. Bazı kalemlerde 4-5 kat bir artırım söz konusu. İlaçların çoğu ithal olduğu için kur üzerinden hesaplanıyor. Bu nedenle maliyetler çok fazla oluyor. Son yıllarda 4-5 kat fazla ödemek zorunda kalınıyor. Bu nedenle insanların bu hastalıkla mücadelesi maalesef tam anlamıyla olmuyor” diye konuştu.
‘İnsanların eğitim almaları gerekiyor’
İnsanların hayvancılıkla ilgili bilgilerinin de geleneksel kaldığını ifade eden Yılmaz, “Yurttaşların hayvancılıkla ilgili bilgisi çok yok. Kentimizde profesyonel işletme olmadığı için geleneksel yöntemlerle bazı işler yürüyor. Kentteki işletmelerin yüzde 99’u aile işletmesi olduğu için mera hayvancılığı yapılıyor. Bu konuda da eğitimler alınmıyor. Süt işletmeleri veya daha detaylı besi işletmeleri olursa, o zaman vatandaşın daha ciddi eğitimlere ihtiyacı var. Hayvancılık ve hayvanların beslenmesi yönünde insanların bir eğitim alması gerekiyor. İl Tarım Müdürlüğü ve üniversitenin bu konuda etkin bir rol oynaması lazım. Bölgedeki hayvan hastalıklarının çözümü konusunun başat durumu eğitimlerdir. Sorunlara o minvalde yaklaşılması önemlidir. Özel sektör bunu yapabilir ama devletin bu işi üslenmesi gerekiyor. Bu bölgede hastalıklarla ilgili bir enstitü kurulursa, yurttaşlar için çok önemli olacaktır. Bu kurumları devletin kurması gerekiyor. Özel işletmeler kurarsa, bunun karşılığını da elbette alacaklar. Hastalıkların teşhisi yapılamadığı için bu durum bizi zora sokuyor” dedi.
‘Hastalık kontrol altına alınabilir’
Şap hastalığına karşı yeterli önemlerin alınmadığını söyleyen Yılmaz, “Şap hastalığı çok bulaşan bir hastalık ve önlem alınmadığı zaman bu çok büyük bir etkisi oluyor. Tarım İl Müdürlüğü bu çalışmayı hızlı ve aktif yürütemedikleri için aşılamalar etkisini göstermeden yaygın bir hal aldı. Bu anlamda yapılan aşı etkinliğinin yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz. Aşıları hızlı ve doğru bir biçimde yapmış olsalardı, bu hastalık bu kadar büyük ve yaygın bir tahribata yol açmayacaktı. İl Tarım Müdürlüklerinin eksikliklerini de ortaya koydu. Bu hastalık yeni bulunmuş bir durum değil ve sürekli bu ülkede, özellikle bölgede ortaya çıkan bir durum. Bir aşılama programı dahilinde bu hastalık kontrol altına alınabilir. Hastalığı ülkede yok etmek mümkün değil. Giriş çıkışlarının kontrol altına alınmadığı ve dışardan getirilen hayvanların sevkindeki kontrolsüzlük bu hastalığın devam etmesini de sağlıyor. Fiziki ve birçok neden bu hastalıkla mücadeleyi sekteye uğratıyor. Bu konuda en büyük iş devlete düşüyor” dedi. (Kaynak: MA)