Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olan asgari ücret tutarının 17 bin 2 TL olacağını açıkladı. Aralık ayı açlık sınırını 14 bin 431 TL, yoksulluk sınırını 47 bin TL olarak açıklayan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Ergün Atalay ise 2024 yılı için geçerli olan asgari ücret taleplerinin 18 bin TL olduğunu açıkladı. Artan açlık ve yoksulluk sınırı asgari ücretin açıklanmasının ardından söz konusu ücretin kısa sürede eriyeceği tartışmalarını beraberinde getirirken, Başkent Üniversitesi’nden Ekonomist Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, söz konusu enflasyonist ortamda asgari ücretin belirlenme biçimlerine dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Asgari ücret siyasi iktidarın örtüsü’
Türkiye'de asgari ücret düzeyinin ekonomik değil sosyal ve siyasi gerekçelerle belirlendiğine dikkat çeken Şahinöz, 17 bin 2 TL'nin siyasi iktidarın belli bir kitleyi memnun etmek için önerdiği bir rakam olduğunu belirti. Şahinöz, “Türkiye’de asgari ücret kalıcı, ortalama bir ücret olarak devam ettiği ve büyük bir kitleyi ilgilendirdiği için bunun siyasi iktidarlar açısından bir seçim malzemesi olarak kullanılma ihtimali ortaya çıkıyor. Siyasi iktidar bu kadar geniş bir kitleyi göz ardı edemez. Asgari ücret belirlenmesi de bu nedenle her yıl bir tiyatro sahnesine dönüştürülerek ülkenin gündemini işgal ediyor. Hükümet de bu süreçte yapmayı istediği fakat kamuoyu tepkisinden çekindiği için yapmadığı icraatlar yapmakta, yasaları çıkarmakta, bunu da asgari ücret çalışmalarının arkasına gizlemektedir. Asgari ücret çalışmaları bu anlamda siyasi iktidar için bir örtü oluşturdu" dedi.
‘Ücreti veren AKP görüntüsü yaratıldı’
Hükümet yetkililerinin asgari ücret tespiti için ayda 3-5 defa görüştüğünü ancak bu görüşmelerin kıymeti harbiyesi olmadığına işaret eden Şahinöz, “Ücreti en son belirleyen Cumhurbaşkanı’dır. Her seferinde çıkıp ‘rakam konuşmadık’ diyorlar. Rakam konuşmadıysanız niye toplandınız? Rakam konuşmadılar ama ücreti verenin AKP olduğu görüntüsünü yaratmak için çıkıp AKP’nin merkezine gittiler. Cumhurbaşkanı komisyonu, AKP merkezinde ağırladı ve asgari ücreti onlara ilan etti. Onlar da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından kamuoyuna bildirdi” diye konuştu.
Asgari ücret kısır döngüsü
TÜRK-İŞ’in önerdiği 18 bin TL'lik ücretin 4 kişilik bir ailenin insanca yaşaması için yeterli bir ücret olmadığını ifade eden Şahinöz, insanca yaşam için asgari ücretin en az 20 bin TL olması gerektiğine dikkat çekerek, “Sendikacılığın ülkede gelişmemiş olması asgari ücretin de siyasi iktidarın denetimi altında şekillenmesine yol açıyor. İşçi sınıfının güvensizliğini yaratan demokrasinin gelişememiş olması, demokratik kitle örgütlerinin zayıf olması, işçi sınıfının da örgütlenememesinden kaynaklanıyor. Tüm bunlar iktidarın eline bir koz vermekte ve işçi sınıfını göz önünde bulundurmadan istediği ücreti belirlemektedir. Bunun yanında şirketler de asgari ücretin maliyetinin atından kalkamayız diye düşündüler. Düşük teknoloji, düşük verimlilik ve düşük asgari ücret kısır döngüsü oluşuyor" ifadelerini kullandı.
‘5 ay sonra zam sıfırlanır’
Sağlıklı asgari ücretin söz konusu enflasyon ortamında belirlenemeyeceğini aktaran Şahinöz, “Bugün yüksek enflasyon ortamında asgari ücreti ne kadar arttırırsanız arttırın 3-5 ay sonra eski düzeyine inmektedir. Çünkü yüksek enflasyon asgari ücreti, satın alma gücünü törpülemektedir. Dolayısıyla 3-5 ay sonra elde var 0 olacak. Bugün enflasyon yüzde 60 oranında. Sene sonu enflasyonunun yüzde 65 düzeyinde olması bekleniyor. Şimdi bu ortamda işçiye sağladığınız yüzde 49’luk zam en fazla 4, bilemediniz 5 ay dayanır. 4-5 ay sonra asgari ücrete yaptığınız zam sıfırlanır” diye konuştu.
‘İşçiler 2024’te altı ay açlık sınırının altında çalışacak’
Söz konusu enflasyonist ortamda asgari ücretin yılda 2 kez belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Şahinöz, şunları kaydetti: “Siz asgari ücreti artırmak için 12 ay beklerseniz, fiyat artışlarının ve enflasyon maliyetini -ki biz buna enflasyon vergisi diyoruz- işçi sınıfına ödetirsiniz. Enflasyon geçen sene yüzde 60 düzeyindeydi. 2023 yılının Mayıs döneminde yüzde 40’lara kadar indi. Ancak fiyatlar artmadığı için değil, baz etkisinden dolayı indi. Yani enflasyon, yüzde 80’lere çıktığı için Mayıs ayında yüzde 40’lara inmişti. Bu sene de enflasyon aynı dönemde yüzde 70’lere çıkacak. İktidar Mayıs’ta yüzde 70’lere çıkacağını bildiği için Haziran’dan sonra enflasyonun düşeceğini söylüyor. Merkez Bankasının bu yılki beklentisi yüzde 36 olsa da gerçek rakamlar yüzde 40-50 düzeyinde. Bu durumda işçinin satın alma gücü 2023 yılına göre yüzde 20-25 düzeyine inmiş olacak. Zaten asgari ücret, artışından 3-4 ay sonra açlık sınırının altında kalıyor. Demek ki işçiler 2024’te en azından altı ay açlık sınırının altında bir asgari ücretle çalışmış olacaklar.”