Ankara Tabip Odası (ATO) “Yoksulluk Bir Halk Sağlığı Sorunudur!” başlıklı açıklamasında Türkiye’de gıda enflasyonunun son 16 yılda 9 kat arttığına dikkat çekildi.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Halk Sağlığı Komisyonu, yoksulluğun halk sağlığına etkilerine vurgu yapan bir açıklama yaptı.

Ankara Tabip Odası’nda yapılan toplantıya ATO Yönetim Kurulu adına Genel Sekreter Dr. Muharrem Baytemür ve Halk Sağlığı Komisyonu adına Dr. Ebru Basa katıldı.

Dr. Muharrem Baytemür, halkın sağlık hakkının sadece sağlık hizmetleriyle değil temel haklar olan beslenme, barınma, ısınma ve sosyal refah ortamında yaşama gibi haklarla bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ifade etti.

ATO açıklamasını okuyan Dr. Ebru Basa ise Dünya Sağlık Örgütü’nün tam iyilik hali tanımına vurgu yaparak, toplumsal ve sosyoekonomik boyutuna dikkat çekti.

yoksulluk

Sağlıklı gıdaya erişim

‘Asgari ücret karın doyurmaya dahi yetmiyor’

Ülkedeki artan gelir dağılımı adaletsizliğinin toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirdiğine işaret eden Dr. Basa “Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 15 bin 139 TL olurken, açlık sınırı 4 bin 552 TL ile 2022 yılı asgari ücretinin üzerine çıktı. Asgari ücret karın doyurmaya dahi yetmiyor!” ifadelerini kullandı.

Uzun ucuz ekmek kuyruklarını anımsatan Dr. Ebru Basa, Türkiye’de gıda enflasyonunun son 16 yılda 9 kat arttığını ve sağlıklı, besleyici gıdalara erişimi güçleştiğini belirtti. Sağlıklı gıdalara erişimin pahalı olduğuna değinen Dr. Basa, her 3 kişiden 1'inin obez olduğunu söyledi.

Türkiye’de 7,4 milyona yakın çocuğun yoksulluğun pençesinde olduğuna dikkat çeken Dr. Basa, “Sağlıklı bir toplumun temeli çocuklarımızın sağlıklı gelişiminden başlar. Dört kişilik bir ailede iki çocuğun sağlıklı gelişimi için günde yaklaşık 25 lira süt ve süt ürünlerine pay ayırması gerekmektedir” diye belirtti.

Sağlıksız koşullarda barınma yurttaşları ruhen olumsuz etkiliyor

Giderek artan konut fiyatları ve kiraların toplumda kaygı yarattığına dikkat çeken Dr. Basa “Yüksek kiralar ve barınma sorunu, üniversiteyi kazandığı halde kaydını donduran öğrencileri, kazandığı ücretin yarısını kiraya ayırmak zorunda kalan çalışanları, penceresi olmayan rutubetli evlerde ucuz diye oturmak zorunda kalan yurttaşları ruhen ve fiziksel açılardan olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

Elektrik kesintisi Yunus Emre bebeğin yaşamını yitirmesine yol açtı

Son süreçte fahiş oranda atan enerji giderlerine ilişkin olarak da Dr. Basa, şöyle konuştu: “Kalitesiz ve pahalı bir hizmet aldığımız elektrik alanında üretimin yüzde 80’i özel sektörün elindedir. Yakın zamanda Isparta’da yaşanan ve günler süren elektrik kesintisinin giderilememesinde veya Diyarbakır’da elektriği kesildiği için oksijen tüpünü kullanamayan Yunus Emre bebeğin yaşamını yitirmesinde özelleştirme politikalarının payı yadsınamaz.”

Dr. Ebru Basa, son olarak ise toplumsal ihtiyaçlarının kamusal, eşit ve ücretsiz olarak karşılanacağı bir toplumsal düzene vurgu yaptı.

SUR AJANS

Editör: Haber Merkezi