DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek açılan Kobanê Davası kapsamında 2016 yılından bu yana tutuklu bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Ceza Mahkemesi Kanunu’nda (CMK) belirlenen 7 yıllık azami tutukluluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmiyor. Kışanak’ın devam eden tutukluluk haline karşı avukatlarının şuana kadar yaptıkları itiraz ve başvurular ise henüz bir karara bağlanmış değil.

Gültan Kışanak’ın avukatlarından Cihan Aydın, Kobanê Davası ile Kışanak’ın tutukluğu arasındaki ilişkiyi ve tutukluluk halinin devamına dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Kobanê davasının hedefi Kürt siyaseti’

Kobanê Davası'nın başından itibaren hukuksuz ve siyasi bir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Aydın, davadaki temel amacın Kürt siyasetini Türkiye siyasal denkleminin dışında tutmak olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle davayı “Kobane Kumpas Davası” olarak adlandırdıklarını ifade eden Aydın, “Kobanê eylemleri sırasında işlenen ve failleri bugüne kadar ortaya çıkarılmayan çok karanlık bir sürecin bütün günahı, vebali bizim müvekkillerimize yıkılmış durumda. Halbuki bu sürecin son derece karanlık olduğu, aydınlatılmadığı ve aydınlatılması için meclis araştırması konusundaki girişimlerin sürekli bir şekilde reddedildiğine tanık oluyoruz” dedi.

‘Davayla toplum dizayn edilmek isteniyor’

Diyarbakır Barosu'nda ‘Kadına şiddet’ masaya yatırıldı Diyarbakır Barosu'nda ‘Kadına şiddet’ masaya yatırıldı

Kobanê Davası'nı “toplumu dizayn etmek için kullanılan bir laboratuvar” olarak tarif eden Aydın, “Bu dava üzerinden müvekkillerimize verilen mesajlar, müvekkillerimize yönelik tehditler, kişilik hakkını rencide eden tavır ve davranışlar aslında hem muhalif kesimi hem de Türkiye yargısının dizaynının bir aracı olarak kullanılıyor. Müvekkillerimiz hedef alınarak, parmak sallanarak aslında topluma parmak sallıyorlar ama aynı zamanda Türkiye yargısına da, ‘ayağını denk al’ çağrısında bulunuyorlar. Dolayısıyla yargı iktidarın boynuma taktığı prangalardan kurtulmadığı sürece Türkiye’de demokratik bir hukuk devletinin yeniden inşası mümkün olmayacak” diye belirtti.

‘Mahkeme karara kılıf bulmakla görevli’

“Bu davada kimin tutuklanacağı, ne kadar tutuklu kalacağı, ne kadar ceza alacağı, bütün bu süreçlerin tamamı şu anki rejim tarafından karara bağlanacak” diyen Aydın, Kışanak’ın tutukluluk süresini tamamlamasına rağmen hala tahliye edilmemesinin de bu süreçle doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti.

Aydın, devamla şunları kaydetti: “İktidar Sayın Kışanak’ın eğer tahliye edilmemesi gerektiğini düşünüyorsa mahkemeler sadece ve sadece buna bir kılıf bulmakla görevli. Ve şu anda karşı karşıya olduğumuz tablo da bu. Hukuk arkadan dolandırılıyor, çarpıtılıyor. Çünkü siyasetçiler Sayın Kışanak’ın cezaevinde kalmasını istiyorlar. Mahkemeye düşen tek görev buna ilişkin keyfi, hukuki olup olmadığına bakmaksızın bir gerekçe bulmaktır. Bu gerekçe umarım bulunmaz ve kanuna karşı bu kadar açık ve toplumun gözüne sokula sokula hukuk ihlali yapılmaz.”

‘Talebimiz kabul edilmezse AİHM’e başvuracağız’

Kışanak’ın tahliye edilmemesi nedeniyle avukatları olarak şuana dek birçok hukuki girişimde bulunduklarını söyleyen Aydın, hukuki süreci şöyle aktardı: “Kışanak’ın 7 yıllık tutukluluk süresi dolduğu için öncellikli olarak mahkemeye tahliye talepli bir dilekçe sunduk. Bu dilekçemiz henüz karara bağlanmadı. Bunun sonucunu bekleyeceğiz. Eğer bu talebimizi 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilirse, 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edeceğiz. Bu da reddedilirse AYM’ye yapmış olduğumuz başvuruyu bir kez daha güncelleyeceğiz. AYM’ye mahkemelerin bu tutumuna ilişkin kararlarını sunarak, bildirimde bulunacağız ve AYM’nin bir an önce Sayın Kışanak’a ilişkin olarak bir karar vermesini talep edeceğiz. Eğer bu talebimizde AYM tarafından kabul görmezse, AİHM’ne başvuracağız.”

Ortak mücadele çağrısı

Kışanak’a karşı yürütülen “hukuksuzluğun” yalnızca Kışanak’la sınırlı olmadığını belirten Aydın, bu nedenle verilecek kararın ülkedeki tüm halkları ve demokrasiyi etkileyecek bir karar olacağına dikkat çekti. Tüm toplumsal muhalefetin sürece tarafsız yaklaşarak ortak bir tepki geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sadece Gültan Kışanak meselesi değil tüm Türkiye halklarını, demokrasisini ve muhalefeti hizaya getirme meselesidir. Bugün Sayın Kışanak’a yapılır, yarın başkasına yapılır. İnsanların politik, dünya görüşlerine, cinsiyetlerine, aidiyetlerine, hangi milletten olduğuna bakmaksızın bir haksızlık varsa, buna topyekun karşı durması, tepki göstermesi gerekiyor. Türkiye muhalefeti bunu başardığı zaman, Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir umut olabilir. Aksi halde bu hengamede yalnızca Kürtler ve Kürt muhalefeti değil Türkiye’nin bütün demokratik güçleri ve muhalefeti hep birlikte batacak." (Kaynak: MA)

  

Editör: Ali Abbas Yılmaz