Özel Haber: Ali Vuranel

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararından sonra AYM üyeleri hakkında yaptığı suç duyurusu ile tartışma gündemine giren hukuki yetki karmaşasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Diyarbakır Barosu'nda ‘Kadına şiddet’ masaya yatırıldı Diyarbakır Barosu'nda ‘Kadına şiddet’ masaya yatırıldı

‘Anayasa Mahkemesi, incelemeyi temel hak ve özgürlüklere ilişkin Anayasa'da öngörülen güvencelere göre yapmakta’

Yargıtay’ın AYM üyelerine dönük hamlesini “hukuk garabeti” olarak değerlendiren Özdemir, şunları söyledi:

“Anayasa’da “Yüksek mahkemeler” arasında ilk sırada yer alan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında verdikleri karar dolayısıyla adlî yargının en yüksek mercii olan Yargıtay tarafından suç duyurusunda bulunulması, ülkemizde daha önce benzeri görülmemiş bir garabettir.

Bu makalenin asıl konusunu oluşturan Anayasa Mahkemesi’nin Atalay hakkındaki kararının temelindeki hukukî durumu ve verilen kararı ana çizgileriyle şöyle özetleyebiliriz.

Yargıtay 3. Ceza dairesince alınan karar ile Anayasa Mahkemesinin yargı yetkisi ve hak temelli alınan kararlar göz ardı edilmiş, anayasanın 153/son maddesi gereğince uygulanmak yükümlü olunan ihlal kararının gereği yerine getirilmemiştir.

Anayasa'nın 148/3. Maddesi gereğince, herkes, Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Sözleşme ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmektedir. Anayasa Mahkemesi, bu incelemeyi temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa'da öngörülen güvencelere göre yapmaktadır. Bu kapsamda, anayasal güvence ve yargı yetkisi ile yerleşik AYM kararları göz ardı edilerek, yasama dokunulmazlığı ihlal edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulması seçilme hakkının işlevsiz hale getirildiğini göstermektedir.”

‘Hakimler tarafından temel hakların ihlal edildiğini göstermekte’

AYM kararlarının uygulanmasının anayasal bir zorunluluk olduğuna dikkati çeken Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ Anayasa mahkemesinin ihlal kararının yargı mercilerince uygulanması, anayasanın 153/son maddesi gereğince, anayasal bir zorunluluktur. Bu bağlamda, ihlal kararında belirtilen yeniden yargılama ile infazın durdurularak tahliye kararı verilmesi, yasama dokunulmazlığı kapsamında yargılamanın yasama dönemi içerisinde durdurulmasına dair yargısal işlemlerin halihazırda yapılmaması, ilgili hakimler tarafından temel hakların ihlal edildiğini göstermektedir.”

‘Yargıtay 3. Ceza dairesi yetkisinde olmayan bir hususta karar vermiş’

Özdemir, Yargıtay’ın sorumluluk alanına ilişkin olarak da şöyle konuştu:

“Yargıtay olağan kanun yolu yargı sürecinde, nihai mahkemedir. Anayasa mahkemesinin ihlal kararı gereğince yeniden yargılama kararı ve yargısal süreç, yerel mahkeme düzeyinde İstanbul 13. Ağır ceza mahkemesi yetkisi kapsamındadır. Ancak bu mahkeme tarafından yetkisi dahilinde olmasına karşın, hukuka aykırı bir şekilde karar verilmemiş, dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.

Anayasanın 138. Maddesi gereğince, hakimlerin anayasaya, kanunlara ve hukuka göre karar verecekleri belirtilmiştir. Yargıtay 3. Ceza dairesi öncelikle yetkisinde olmayan bir hususta karar vermiş, anayasal bir zorunluluk olmasına karşın hükmü uygulamamıştır.”

Ne olmuştu?

8 Mayıs-30 Ağustos 2013 tarihleri arasında, İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nda yapılan eylemler dolayısıyla açılan davada Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesinde yazılı “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçuna “yardım” ettiği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesine göre 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutuklanmasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 25.4.2022 tarihinde karar verilen, tahliye istemiyle birlikte yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi’nce 28.12.2022 tarihinde reddedilen Can Atalay, bu karar Yargıtay 3. Ceza Dairesinde temyiz incelemesinde iken, 14 Mayıs 2023 milletvekili genel seçimlerinde TİP adayı olarak Hatay milletvekili seçildi. Yasama dokunulmazlığı kazanması nedeniyle hakkındaki davada Anayasa’nın 83. maddesine göre durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi istemi, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 13.7.2023 tarihli kararıyla reddedildi.

Ardından Hatay Milletvekili Atalay, hak ihlâli nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nce ceza infaz kurumundan tahliye edilmesi yönünde 25.10.2023 tarihinde verilen karar, gereği için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine, oradan gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 8.11.2023 tarihinde verdiği kararla tanınmadı. Dahası, 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli kararıyla yetkisini aşarak Anayasa’yı ihlâl ettiği iddiasıyla hak ihlâli kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu.

 

Editör: Ali Abbas Yılmaz