Aydın Alp’in külliyatı ve sahici edebiyat

16 Aralık 2023’te açılacak olan Diyarbakır Kitap Fuar’ında, ilk kez bütün eserlerimle J&J standında olacağım. Bundan dolayı edebiyat dünyam, daha bir görünür olacak.

1978’de şiire başladım. Kültür gecelerinde şiir okumalarımdan sonra ilk şiirlerim, 1981’de edebiyat dergilerinde yayımlanmaya başlandı. Şiire başladığım yılı başlangıç alırsam, edebiyata verdiğim emeğin 45. yılı oluyor.

ESERLERİM:

Ruhlar Mahşeri (Toplu Şiirler-1) 350 sayfa

Ülkesini Yüreğinde Taşıyanlar (Toplu Şiirler-2) 410 sayfa

Şiir Gerillası (12. Şiir Kitabı) 180 sayfa

Bağlar Güneşi Çocukları-Pîjahmo (Roman) 4. Baskı 360 sayfa

Aşkı Olmayanın Şiiri Olmaz (Deneme) 270 sayfa

Memleketimiz Yas Evimiz (Deneme) 500 sayfa

Boğucu bir atmosferde ve özellikle de şiirin kurşuna dizildiği bir dönemdeyiz. Edebiyatta tekellerin istilası sürüyor. Büyük yayınevlerinin hegemonyası AVM’lerdeki kitapçılarla perçinlendi.

ZAROK VE ÇİN PRENSESİ

Zarok’um ben, namlı Kürt savaşçısı

Atımın terkisindedir, Çin Prensesi

Hey, belimde sarmaşık elleri!

Savaşçılarım bekliyor beni

Pusatları ve yağız atları

Ah, dünyalar güzeli sevgili!

Ya birlikte yaşayacağız aşkımızı!

Ya birlikte duyacağız ölümün şarkısını!

Kavurucu ovaları geçtik, karlı dağları aştık

Pusulara düştük, ölümün üstüne üstüne

Çatıştık ve yardık düşman çemberini

Yitirdik çifte yürekli birçok kardeşimizi

Kararlı

Yalın kılıç

Ve gözü kara

Ve çoğaldık bize katılanlarla

Cengaverlerimin eşliğinde aylar sonra

Sağ salim ulaştık Amed’imin surlarına!

Hey, ipek yollarını arşınlayanlar!

Kozalar için bir ömür harcayanlar!

Hey, paralı ve tantanalı tüccarlar!

Sevgilimin sımsıkı topuzlanmış saçlarında

Mücevherlerden bin değerli kozalar*

Kürdistan’ın dut ormanlarında…

Ben bugünün şairi, izini sürdüm

Çin Prensesi ve Kürt savaşçısı sevgilisi

Bu aşk hikâyesinden öğrendim ve anladım ki

O kilometrelerce uzayan yağmurlu ağaçları

Evliya Çelebi’nin söz ettiği

İçinde deve kervanlarının kaybolduğu

Amed’imin beyaz dut ormanları sırrını

Ve ipekçilik merkezinin hikmetini!

Ah, dut ormanlarının kalbiydi şehrim!

Yerinde yeller esiyor şimdi!

Bir rüzgâr bulsam

Savursam kozaları, baharatları

Çin’den ta Hindistan’a kadar Kaplar yolları

Ah, Amed’imin batan güneşi!

Yürüyorum, gözlerimde yüklü yıldızlar

Kimselerin görmediği

Mahşeri bir ışıltıyla parlar

*Çin'de ipek böceği kozasını dışarı çıkarmaya çalışmanın cezası ölümdü. Çin Prensesi; sevgilisi Kürt savaşçısı Zarok'a kaçtığı zaman kozaları, kendine bir nevi çeyiz olarak, sımsıkı topuzladığı saçlarının arasına gizlemiştir.

AYDIN ALP / ŞİİR GERİLLASI J&J YAYINLARI ARALIK 2023

Sanat ve edebiyatta da ‘simsarlık’ kurumlaştı. Reklam şirketleri, menajerlik, koçluk, sponsorluklar vb. Sen hayatını ortaya koyuyor ve insanlığın yüreğine kazınacak şiirler yazıyorsun. Üç beş duyarlı insana ulaşabiliyorsun. Reklam, pazarlamacılık, sponsorlukla binlere ulaşıyor ulaşan. Varsayalım: “Ensem kaşındı/ Çay içtim/ Kedi yanımdan geçti/ Kimseler yok!” diye sayıklıyor. Binler, övgü yarışına giriyor. Garip bir ülkede yaşıyoruz! Çok acayip!

Hani sadece safça kananlar söz konusu olsa, kapitalizm bu, olur diyeceğim. Topluma öncülük etmesi gerekenler de bu kervana katılı yorsa, “Ört ki ölem!” demekten başka ne yapılır? Bu durum, sürgit olmayacak! Şimdilik böyle ama!  Onurunla yaşıyor ve yazıyorsun. Yazdıkların yürek işi ve kalıcı! Sana karşı çıkması beklenen erkten önce, dost olması gerekenler seni engellemeye çalışıyor! Kimin eli, kimin cebinde belli değil! Garip bir ülkede yaşıyoruz! Çok acayip!

Şiir mecralarında, antolojilerde adımız yok! Sanatsal etkinliklere çağrılmıyoruz. Görmezlikten geliyoruz. Sakın, demek ki yazdıklarında nitelik yok saflığıyla yaklaşmayın! Ben ne yazdığımı ve nasıl yazdığımı biliyorum. Olup bitenler sadece benle ilgili değil. Bileşik kaplar örneği dibe çekiliyoruz. Değerlerimiz yok sayılıyor, yok ediliyor. Edebiyat da sahipsiz ve her alanda olduğu gibi irtifa kaybediyor.

Edebiyat şimdi resmi, yarı resmi kurumlar ve kişilerin inisiyatifin de resmigeçitte! Ama şimdilik diyorum. Ben kendi payıma söylüyorum. Halkların acısını ve umudunu taşıyan yazdıklarımla meydanı “bestsellere” bırakacak değilim! Yüreğimin vuruşları ürkütüyor resmi, yarı resmi çevreleri. Bununla övünmüyorum; ama yerinmiyorum da. Yüreğimde yanan meşale, ben öldükten sonra da ışığını yaymayı sürdürecek!

 “eski ege’de kulak vermediler diye sözlerine/ küs öldü, derler herakleitos kalabalıklara!” İlhan Berk.

Ben öldükten sonra ama samimiyetsiz kurumlar ve kişiler: Biz zaten Aydın Alp’in iyi bir şair, yazar olduğunu biliyorduk gibi laflarını duyarsam, yemin ederim, üç boyutlu olarak karşılarına dikelir, yakalarına yapışırım: YALANCININ derim. Bu, böyle biline! Sahici edebiyat okuyucularına ve dostlarıma hiçbir canlının incinmeyeceği bir hayat diliyorum. 

AYDIN ALP / YÜREĞİMİZ YAS EVİMİZ J&J YAYINLARI ARALIK 2023