Başlarken bir notu sizlerle paylaşmak isterim. Sur Ajans'ta artık 'H Klavye' var. H Klavye, her hikaye bir gerçek gibi yüzümüze çarpacak.
Kürtçe meşhur bir atasözü vardır. Şöyle demiş atalarımız; "Jı tîne bûna mêra ji dikra gotine Avdırrıhman beg." Bu atasözü eril zihniyet ürünü değil mizahi bir gönderme. Yanlış anlaşılmasın diye belirtmekte fayda var. Yani Türkçesi; “Erkeklerin yokluğunda horoza Abdurrahman bey demişler” minvalinde.
Neyse konu bu değil. Konu durağanlaşan ve gittikçe kangrenleşen durumu izah eden hikâyenin unutulması. Nedir o hikaye?
Zamanın birinde Kürtlerin yoğun yaşadığı bir yerde her şeyin üstünde titreyen ve kendini o yerin efendisi gibi gören Baran adında girişimci bir iş insanı vardı. Kentin her kesimini etkisi altına almıştı, ancak bu etki sadece olumlu değildi.
Etkinin olumsuz yanını gören kişiler, artık Baran'a ses edecek cesareti kendilerinde göremiyorlardı. Cesur bireyler de sessiz kalmamaya karar vermişti. Öyle bir etki yani. Bu durum yıllar boyu sürdü.
Ancak Baran ve çevresi, kentin on yıllarca önceki kodlarını idrak eden cesaretten haberleri yoktu.
Herkes “Ne oldu bu topluma?” diye soru sormaya ve mevcut tartışmaya başlarken sohbetin sonu yine “E kimse görmüyor mu?” şeklindeki soruyla sonlanıyor.
“Kimse bir şey diyemez” denildiği anda, ‘on yıllarca önceki kodların’ cesaret ortaya çıkıverdi. Ne oldu?
İşte bu noktada sahneye Şîlan adında bir karakter çıktı. Şîlan, Baran'ın zorbalığına karşı duran cesur bir gazeteciydi.
Kalemiyle adaletsizlikleri deşifre etmekten çekinmiyordu. Baran'ın maddi çıkarları uğruna sessiz kalanların aksine, Şîlan toplumun sesi olmayı seçmişti.
Bir gün Şîlan, Baran'ın işletmelerindeki yolsuzlukları ve kentteki gençlerin sorunlarını masaya yatıran cesur bir haber yazdı. Bu yazı, kentin dikkatini çekti ve insanlar konuşmaya başladı. Baran ise önce öfkelendi, sonra Şîlan'ı sindirmeye çalıştı.
Ancak Şîlan'ın kararlılığı karşısında Baran'ın gücü zayıflamaya başladı. Kentteki gençler Şîlan'a destek olmaya başladılar, onun cesaretiyle yeniden umutlandılar.
Şîlan'ın yazıları gençleri işsizlik, uyuşturucu ve fuhuş bataklığından kurtulmaya teşvik etti. Gençler, hak ve özgürlük talepleriyle sokaklara çıktılar, seslerini duyurmak için eylemler düzenlediler.
Bu süreçte kentteki politik duruş tekrar canlandı. Baran'ın durağanlaştırmaya çalıştığı toplumsal hareketler, gençlerin ve Şîlan'ın cesaretiyle tekrar ivme kazandı. Kentteki diğer iş insanları ve sivil toplum örgütleri de pasif konumdan çıktı, Şîlan'ın öncülüğünde harekete geçerek Baran'a karşı birleştiler.
Sonunda, Şîlan'ın cesur mücadelesi ve gençlerin aktif katılımıyla Baran'ın tekelleşme çabaları durduruldu. Kentteki sorunlar çözülmese de, Şîlan'ın liderliğindeki hareket, kentin umudunu yeniden canlandırdı ve politik bir dönüşüm başlattı.
Baran’ın oyununu bozan Şîlan şimdilerde gençlerle birlikte proje hazırlıyor ve ekibiyle birlitke toplumda bozulan dengeyi yeniden inşa ediyor.
Peki Baran ve Şîlan kim? Hikâye ne zaman yazıldı? Hikâyenin hikayesi nedir? Bu soruların cevapları için ikinci bölümde anlatmaya başlarız.