Bir yaz gecesiydi. Semtimizin marketinden alışveriş yaptık! Yaptığımız alışveriş karşılığında kapı önüne konulmuş masadan iki çekiliş hakkını kazanmıştık! İlk ben çektim ve bana tarak çıktı. Önce benim kahkahalarım yankılandı, sonra oradaki kalabalığın. Ki çoğu da beni tanıyordu. Kel başa şimşir tarak, dedim! Kahkaha molasından sonra eşim hakkını kullandı. Ona da merdane çıktı. Oradaki herkes, hepimiz; kahkahalardan koptuk! Ben bağıra bağıra, bir daha çekilişe katılırsam, dedim.
Bakın, sanki bir yüzyıl öncesini konuşuyoruz gibi. Halbuki topu topu 15, 20 yıl öncesiydi. Şimdi öyle sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz ki şakalaşmaya rastlanmıyor toplumumuzda. Üstelik şaka ve şakalaşma, hoş da karşılanmıyor artık! Mahkemelerin adalet dağıtmadığı toplum gerçeği işte, insanlar mahkeme suratlı oluyor! İroniye de yer yok; çünkü sözün sadece çıplak anlamı anlaşılıyor!
Cinayetlere, vahşi sömürüye, halk üzerindeki baskıya ve ilkel yasaklara, yoksulluk ve yoksunluklara ses çıkarılamıyor da öğrencilerin mezuniyet töreni giysilerine, dans partilerine ve kafelere saldırılar oluyorsa, hayatın normal akışından söz edilemez! Deprem, sel, heyelan, yangınlar, maden kazaları, işçi ve kadın ölümleri ayyuka çıkmışsa ve bunlar için önlem alınmıyorsa, çağın ruhuna karşı harami bir düzen var ve olanca pervasızlığıyla sürüyor demektir. Toplumda huzur, asla istenmiyor demektir. Zaten yoksulluk ve yoksunlukların katlanılmaz olduğu toplumlarda, ağız tadıyla yaşamak yok edilmiş ve bilim, felsefe, sanat ve kahkahalar yasak demektir!
BARBARİSTAN
Kafamı hangi taşlara vursam
Bütün cinlerim tepemde halay çekiyor
Her şey tepe takla
Ruhum üşüyor!
***
Karanlığı yarmaya gücümüz yetmedi
Eylüldü, gece örtüldü üstümüze
Bir yıldızlardan ışık geliyor şimdi
Başka hiç!
Bir elin nesi var, iki elin orkestrası
Gel gör ki
Eller ayrık ve tenha
Tek bir dümbelek bile yok ortalarda
Her kuş tabi uçar
Her balık yüzer, demeyin
Acayip bir kanara bu
Her bacak kendi koynunda asılı değil
Morun yeri bile karayla değiştirilebilir
Kim ne diyebilir?
Desin!
Mavinin de yeri değişebilir
Bakarsın pembeyle filan hani
Göğün yeri de karıştırılabilir
Kim ne diyecekse, hadi söylesin!
Eylül ve zorba ölüm
Mümkün müdür?
Burası Barbaristan!
***
Anlayana sivrisinek orkestra
Anlamayana davul zurna fısıltı
Sağım solum sobe
Elma dersem çık
Hani diyor muyum?
Anlattıklarımdan ben de bir şey anlıyorsam
Yanki olayım!
Aşklarım da zaten batan bir gemi
Kalbimin derin sularında
Yatar öyle
Boylu boyunca…
***
Kafamı surlara mı vursam?
Acı, kalbimde tilili çekiyor
Niyesini biliyorsam, siyonist olayım!
Aklım karışık
Bedenim sersem
Bütün cinlerin tepemde halay çekiyor
Her şey tepe takla
Ruhum üşüyor!
AYDIN ALP / YALNIZ DÜŞENLERE AĞIT – DİCLEM SAHAF YAYINEVİ 2007
RUHLAR MAHŞERİ ( TOPLU ŞİİRLER-1) J&J YAYINLARI – 2015
İnsanlarımız çil yavrusu gibi kaçıyorlar ülkeden. Gelecek kuşakların kahkaha sesleri eşliğinde büyüyecekleri bir ortamı, şimdiden oluşturmak gereklidir. İnsanların kendilerini özgürce geliştirebilecekleri, yeteneklerini biçimlendirebilecekleri ve gelecek kaygısının olmadığı günler diliyorum.