Gündem

'Bireysel silahlanma kadına yönelik şiddeti artırıyor'

Gazeteci Melda Onur, bireysel silahlanmadaki artışın kadına yönelik suçları artırdığına dikkat çekerek, “İktidar, gerektiğinde kendisini koruyan, destekleyen bir oluşumun olabilmesi için bireysel silahlanmaya izin veriyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki kadın cinayetleri her geçen gün artarak devam ediyor. İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilerde, 2022’nin ilk 7 ayında 151 kadının katledildi; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre ise 2022’nin ilk 7 ayında 188 kadın katledildi. Yine KCDP’nin Ağustos 2022 raporuna göre kadın cinayetlerinin yüzde 64’ü, Eylül 2022 raporuna da göre yüzde 50’si ateşli silahlarla işlendi.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini belirten Onur, “Kadın cinayetleri her dönem vardı. Eskiden 3’üncü sayfa haberlerinde, şimdi birinci sayfa haberlerinde görebiliyoruz. Ancak eskiden cinayetler daha yüksek bir sesle lanetlenirdi. Ama şimdi iktidar, kendi ‘kadınlarını’ seçiyor. Katledilen kadın kendilerine yakına tepki veriyorlar. Ama eğer kadın eğlence mekanında ya da başka bir yerde öldürülmüşse, çok da ilgilenmiyorlar. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir açıklama yapmıyor, kadını kimse tanımıyor. Bir politikasızlaştırmanın yanı sıra, kadının yaşam tarzı üzerindeki bu siyaset, onu daha çok ezen ve baskı altına alan bir hale geldi” diye belirtti. 

Onur, kadına yönelik şiddette artış yaşandıkça bir kanıksamanın da başladığını belirterek, “Nedeni ise eskiden bir kadın öldürülürken, şimdi günde üç kadın öldürülüyor. Üstelik bu yaralananlara ve daha sonra yaşamını yitirenler istatistiklere bile geçmiyor. Yani kadınlar ‘kumayı’ kabul etmediği için, açık giyindiği, ya da eğlendi diye öldürülüyor. Bu yüzden kadın cinayetleriyle ilgili verilen rakamlar minimum, bu sayıların çok daha fazla olduğunu düşünüyorum” ifadelerinde bulundu.

Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarında bireysel silahlanmanın etkili olduğunu vurgulayan Onur, “Bireysel silahlanma şiddetin artmasını etkiliyor. Her silahsızlanma dediğimizde ‘Türk’ün silahı olur, at, avrat, silah’ savunmasıyla karşımıza geliyorlar. Özellikle bireysel silahlanmanın kontrolden çıkması bu meseleyi çok fazla etkiliyor. Yani şiddetin bu kadar çok arttığı bu gibi ülkelerde bireysel silahlanmaya denetim getirilmesi lazım. Sadece hukukla, sadece kadının korunması ile halledilecek bir şey değil. Mesela idam tartışmasını gündeme getiriyorlar fakat İran’da idam var ama her gün kadın cinayeti işleniyor. Amerika’da da işleniyor gerçekçi çözümler gerekli” dedi.

İçişleri Bakanlığı’nın kadın cinayetleri verilerine değinen Onur, “Bakanlık hayal aleminde yaşıyor” dedi. Onur, şöyle devam etti: “İnternetten gördüğümüz silahlı erkekler malum kişilerle pozlar veriyor. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için önleyici tedbirlerin olması lazım. Ancak önlenmesi için hiçbir girişim yok. Çünkü iktidar, gerektiğinde kendisini koruyan, destekleyen bir oluşumun olabilmesi için bireysel silahlanmaya izin veriyor. Şu anda Türkiye’de pompalı silahtan, samuray kılıcına kadar toplu bir silahlanma var.”

Kadına yönelik şiddetin tek boyutlu bir mesele olmaktan çıktığını vurgulayan Onur, “Sebep ve sonuçlarıyla ciddi bir travma haline geldi. Salt İstanbul Sözleşmesi de yetmez. Tabi sözleşme şart ama İstanbul Sözleşmesi’yle başlayacak bunu donatacak pek çok yasaya ihtiyaç var.  Bunların başında ise bireysel silahların kısıtlanması geliyor” diye belirtti.

Son süreçte yargı mekanizmalarında yer alan erkeklerin kadına yönelik suçlarda fail olmalarına değinen Onur, şunları söyledi: “Yargı içindeki bazı kesimlerin işledikleri kadın cinayetlerine baktığımızda, yargının içinde bulunduğu durumu ve adaletin olmadığını da görüyoruz. Yargı mekanizmasına seçilen insanlarda liyakat aranamaması eş, dost hatırına işe alınmaları kadın cinayetlerindeki davaları da etkiliyor.” (MA)