HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldun Meclis’te partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Buldan, “AKP-MHP ittifakı, siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumdadır. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir” ifadesini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Parlamento Kadın Grubu olarak, haftalık grup toplantısını gerçekleştirdi. Buldan’ın konuştuğu haftalık grup toplantısına TJA, KESK, Barış Anneleri Meclis üyeleri ile STK’ler katıldı.
Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Buldan, sınır ötesi
operasyon ve
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele günü üzerinde durarak şunları söyledi:
“Ne yazık ki savaş can almaya devam ediyor. Antep’in Karkamış ilçesi başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı diliyorum. Yaralılar için acil şifalar diliyorum. Tüm kayıpların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi savaş en büyük yıkımdır, en büyük felakettir ve acıların en talihsizi savaşlarda yaşanır. Savaş dönemlerinde, savaş süreçlerinde bütün mağduriyeti kadınlar, biz anneler yaşarız ve hissederiz. İktidarlarının bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı, siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumdadır.
Kuzey ve Doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle bir tesadüf değildir. Ortada elbette aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır. Bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki bu oyunlar tutmayacaktır. AKP-MHP iktidarının iddia ettiği gibi Kuzey ve Doğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli, Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike, AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır.
Buradan açık bir şekilde söylüyorum: Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir. Suriye halkları üzerinden elinizi çekin! Kuzey ve Doğu Suriye’den elinizi çekin.
Tüm demokratik kamuoyuna, tüm toplumsal kesimlere, vicdanlı insanlara, barışı isteyen herkese sesleniyorum; Hep birlikte bu savaş politikalarının karşısında olalım, demokratik çözümün yanında olalım. Bu iktidarın yarattığı çıkar savaşlarının bir tek insanın canına dahi mal olmasına asla izin vermeyelim. Demokratik ortak bir geleceğin inşası için gücümüzü ve irademizi mutlaka ama mutlaka birleştirelim. HDP, bu konu olmak üzere bütün savaşlar, çatışmalar karşısında üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır ve her zamanki gibi kararlıdır. O yüzden bu kürsüden bir kez daha ifade ediyorum: Savaşa hayır diyorum.
Erkek rejimlerin gücüne yaslanılarak katledilen Jina Eminî ve Nagehan Akarsel şahsında bütün kadınları saygıyla ve özlemle bir kez daha anıyorum. Dün kaybettiğimiz Plaza de Mayo annelerinden Bonafini’yi mücadelesine olan sonsuz saygı ve minnetimle anıyorum. Bizlerin kadınlar ve HDP olarak onlara mücadele sözümüz var, adalet ve eşitlik sözümüz var, kadın mücadelesini başarıya ulaştırma sözümüz var. Onların onurlu mücadelesini yaşatmaya ve yükseltmeye devam edeceğiz. Saçımızın teliyle. Kadınlar olarak bulunduğumuz her yerde jin, jiyan, azadî demeye devam edeceğiz.
Bugün Arjantin’de, Meksika’da, Afganistan’da, Tunus’ta, Rojava’da, Türkiye de ve İran’da kadınlar, kadın düşmanı bu yönetimlere karşı mücadele etmekte ve yeni yaşamın kapılarını aralamaktadır.
Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan hiçbir zulmü kabul etmedik, etmeyeceğiz. Hepimiz tanık olduk; en karanlık anda dahi kadınların aydınlattığı yol, halkın yakasına ve koltuklarına sıkı sıkıya sarılmış diktatörleri alaşağı etmektedir ve edecektir.
Dünyada hal böyle iken, Türkiye’de de kadınlar olarak bu kötümser tablonun en ağır halini bizler de yaşıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran da kadın kurumlarını kapatan da yargısıyla kadın katillerini serbest bırakan da bu kadın düşmanı iktidardır. Bu iktidar kadınların özgür iradesini rehin almak için peş peşe yeni cezaevleri açmıştır. Bu cezaevlerinde çıplak arama dâhil her türlü işkence ve insanlık suçu keyfi uygulamalar rutin haline gelmiştir, getirilmektedir. Bütün bu saldırıların amacı birdir. O da kadın mücadelesini etkisizleştirmektir.
Şebnem Korur Fincancı bilimin ışığında cesaretle yürüyen bir kadın olduğu için tutukludur ve cezaevindedir. Buradan Şebnem Hocanın onurlu duruşuna ve cesaretine milyonlarca kadın adına selamlarımızı gönderiyoruz. Yine insan hakları savunucusu Jiyan Tosun bu amaçla Taksim’deki karanlık patlamadan sonra bilinçli ve örgütlü bir şekilde hedef haline getirilmiştir. Jiyan bütün Cumartesi yakınları gibi bu ülkenin hakikat alacaklısıdır, adalet alacaklısıdır. Ben bu vesileyle çeyrek asırdan fazla zamandır Galatasaray Meydanı’nda bu karanlıktan, bu karanlık zihniyetten hesap soran tüm Cumartesi Annelerini ve yakınlarını en içten duygularımla selamlıyor ve saygılarımı gönderiyorum.
Jin jiyan azadî tüm kelepçeleri kırarak, bütün dünyada kadın mücadelesinin ortak sesi oldu. Jin jiyan azadî her yerde yankılandı. Bugün bu ses bütün dünyanın, dünyadaki bütün kadınların özgürlük sesidir. Özgürlük şiarıdır.
Engelsiz bir yaşamı hep birlikte ortak gücümüzle inşa edeceğiz. Kadınların emeği ile oluşan ülke bütçesindeki erkek soygununa, yağmasına, rüşvetine, kayyım talanına son vereceğiz. Kadınların alın terinin bir tek damlasını dahi talancı erkek ekonomi düzenine yedirmeyeceğiz. Bu da yetmez, bugüne kadar biz kadınların emeğinden, yaşamından çaldıkları bütün kazanımlarımızı misliyle bu erkek düzenden geri alacağız.
Kesin bir şekilde kadına yönelik her türlü suçun önüne geçeceğiz. Kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine son vereceğiz."