CHP Diyarbakır İl Başkanlığı, CHP’li bazı üyelerin 10 Eylül’deki olağanüstü il kongresine yönelik ilçe seçim kuruluna itirazda bulunmasına dair yazılı açıklama yaptı. İtiraz dilekçesinde yer alan noktaların aydınlatılmasına dair yapılan açıklamada muğlaklık ve kafa karıştırıcı ifadeler yer aldı.
Kayyum süreci ile başlayan ve yaklaşık 2 ay süren Diyarbakır CHP’deki kriz süreci devam ediyor. Mahkeme tarafından kongresi yapılması için yetkilendirilen kayyum heyeti tarafından iki kez tarihi değiştirilen kongre süreci 10 Eylül’de yapıldı. Kongre öncesi adaylıklarını açıklayan 5 adaydan 4’ü Genel Merkez’in baskısıyla adaylıklarını geri çekti. Kongreye 3 gün kala yalnızca resmi olarak adaylığını açıklayan Avukat Sertaç Eke aday olarak görünüyordu. Abdullah Atik ise kongreye 3 gün kala yani 7 Eylül’de adaylığını açıkladı ve 10 Eylül’deki kongrede 49 oy alarak CHP Diyarbakır İl Başkanlığı seçildi. Ancak tartışmaları da beraberinde getiren kongre süreci Bağlar İlçe Seçim Kuruluna taşındı. Kongrenin iptali için ilçe seçim kuruluna başvuruda bulunan CHP’li üyeler, 4 başlık altında itirazlarını dilekçeye yansıttı.
CHP Diyarbakır İl Yönetim Kurulu ise CHP’li üyelerin ilçe seçim kuruluna yaptıkları başvuruyu , “CHP, dedikodu kazanlarında yıpratılamaz!” başlıklı açıklamasıyla yanıt verdi. Kongrenin iptalini isteyen CHP’li üyeler, itiraz dilekçesinde ise aykırılıkları CHP tüzüğünün ilgili maddelerine atıfta bulunarak yapmıştı.
CHP’li üyelerin itiraz noktalarına ilişkin oluşan kafa karışıklığına net yanıt veremeyen CHP Diyarbakır İl Yönetim Kurulu, şu açıklamayı yaptı:
“10 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi Diyarbakır İl Olağanüstü Kongresi, partinin 100 yıllık geleneğine, son dönemlerin helalleşme çağrılarının ruhuna da uygun olarak, son derece barışçıl bir ortamda geçmiş, kongre nihayete ermiştir. Kongre sonucunda delegelerin 49 oyunu alan Abdullah Atik ve 24 kişilik Yönetim Kurulu listesi, partinin kent yönetimine layık görülmüştür. Nitekim kongre sonrasında hem kazanan hem de kaybeden adaylar, gerçekleştirilen seçimle partinin güçlendiği mesajını vermiş, bundan sonra iktidar yürüyüşünde birlikte hareket etme iradesini ortaya koymuştur.
Durum bu kadar açık ve net iken, bazı çevrelerin kongre süreci ve adaylar üzerinden Abdullah Atik ve çalışma ekibini yıpratma çabalarına tanık olmaktayız. Yapılan dezenformasyonlarda, partide oy kaybı yaşandığı, üye olmayanların parti yönetimine seçildikleri, kadın kotasına uyulmadığı, bir başka ilde kayıtlı iken kent yönetimine dahil olanların bulunduğu dile getirilmektedir.
Bu durum karşısında partililerimizi ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek gerektiğinden hareketle; Parti yönetiminde olanların üye olmadıkları konusu tamamen gerçek dışıdır. Zira listeler belirlenirken, ilk olarak bakılması gereken koşul da parti üyeliklerinin bulunmasıdır. Zaten Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Siyasi Parti üye listelerine bakıldığında da yönetimde yer alan herkesin, CHP üyesi oldukları açıkça görülecektir.
Bu arkadaşlarımız, usulüne uygun olarak üyelik kabul süreçlerinden geçmişlerdir. Bu iddia sadece parti içerisinde tartışmalı bir görüntü yaratmak isteyen karıştırıcılar tarafından ortaya atılmaktadır. Ayrıca, bu iddia ile ilgili olarak kongre sonrasında, kayyım heyetinde de yer alan isimlerden biri de bazı isimlerin üye olmadıklarından bahisle, İlçe Seçim Kuruluna başvurmuştur. Bu şahsın başvurusu seçim kurulu tarafından reddedilince, tüm isnatlarının gerçeklikten uzak ve tamamen iftira olduğunu anlamasıyla, red kararını almak yerine, itirazını geri çekmiştir. Ancak aynı yalan tezgahı CHP'nin yükselişinden rahatsız olan kişi ve gruplar tarafından kara propaganda aracı olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Kaldı ki zaten üye olmadığı belirlenen bir kişinin yönetimdeki görevi, partinin ilgili kurullarınca yapılacak inceleme sonucunda resen düşürülür. Yerine yedek üyelerden seçilir. Aynı şekilde kota ve il dışından yönetime aday verilmesi konusu da parti kurullarında değerlendirilir ve gereği yapılır.
Şu iyi bilinmelidir ki, CHP "naylon üye" partisi değildir. Her üye partili olmanın bilinci ile hareket eder. Yine de partiye sahibinin sesi olmak için giren, sızan kimileri elbette vardır. Bu şahısların, kimi basın yayın organlarının da desteği ile CHP'nin yükselişini durdurma gayretleri boşunadır.
Partiden ayrılıkların olduğu iddiası da tamamen asılsızdır. 43 kişinin partiden istifa ettikleri dile getirilmektedir. Bu tamamen kendi tercihleridir. Bu iradeye saygı duymak her partilinin birinci sorumluluğudur. Ancak ayrılan 43 kişiyi gören karıştırıcı zihniyetin, sadece yönetim kurulu listelerine giren onlarca yeni üyeyi neden görmediği dikkat çeken bir noktadır. Sonuç olarak, rozet takma töreninden sonra CHP'ye binden fazla yeni üye kaydı yapıldığı gerçeği ortadadır.”