Çocuk pencereye tırmandı “Vallahi atacağım kendimi! Bırakın yav, yeter yav! Atayım kendimi de kurtulayım, bir yandan ailem bir yandan öğretmenler!”
“Yine ödevini yapmamışsın” diye kızdığım bir öğrenciydi. Lisede, pencereye tırmanmıştı. Üçüncü kattan atlayacağını söylüyordu. Benzim atmıştı.
“Kaç kez söyleyeceğim, ailemin zoruyla geliyorum. Kafam edebiyatı, matematiği almıyor. Tarih, felsefe ilgimi çekmiyor. Ben kahveci olmak istiyorum. Kahveciye aruz, denklem, felsefe ne gerek! İdare edin, diplomamı alayım, siz de kurtulun benden ben de sizden kurtulayım.!
Öğretmenlik hayatımda aile zoruyla gelen, başarısız olan, öğretmen ve öğrencilerle geçinemeyen, sorun yaratan çok öğrenci ile karşılaştım. Bu tür öğrenciler kimseyi memnun etmezler. Kişilikleri sürekli örselenir. Çoğunun psikolojisi bozulur. Aile zoruyla yıllarca okulda tutunmaya çalışır. Sonra, ailenin biraz imkanı varsa, dershaneler, etütler, özel dersler …
12 yıllık vasat bir öğrencilikten sonra 4-5 yıl dershanelere, etütlere giden öğrenciler biliyorum.
Bütün aileler çocuklarının üniversite okumasını isterler. İyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü. Bu mümkün olmasa, en anından bir üniversite diploması sahibi olmalarını isterler.
Devlet, ailelerin isteklerini gördü ve her yere üniversite açtı. Memlekette aynı bölüme kimi üniversitede 500 puanla girilirken kimisinde 200 puanla girilebilmektedir.
İşe yaramayan, geçerli bir meslek sahibi yaptırmayan bir üniversitenin diploması bir işe yaramıyor haliyle.
Bu süre içinde çocuk belki bin tane test kitabı çözmüştür. Binlerce yaprak test çözmüştür.
İstediği bölümü kazanamayan bir öğrencim, ”Önemli değil, çalışır, seneye girersin. Kitaplarını, testlerini toparla. Çözdüklerinle işe yaramayanları bir kenara ayır, atalım. Birkaç gün dinlen ondan sonra daha disiplinli bir şekilde çalışmaya başlarsın.” Diyen anlayışlı ailesinin isteği üzerine gün boyu test ve kitapları ayırmakla uğraşmış.
“Koca bir yığın oluştu hocam. Bir kamyoneti dolduracak kadar. Bir daha bu kadar şeyi çözemem, okuyamam!”
Çocuk puanı yeten bir okula kaydını yaptırmıştı.
Avrupalılar daha az emekle daha kaliteli öğrenciler yetiştiriyor. Daha az paraları, daha az vakitleri gidiyor. Gençleri fazla yıpranmadan geçerli bir meslek sahibi olabiliyor.