SUR AJANS/ Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görev yapan sağlıkçılar için fakültenin önüne giden SES Amed Şubesi Eşbaşkanları ile üyeleri becayiş hakkının (aynı kurumun farklı yerlerinde bulunan, aynı unvan ve branştaki memurların karşılıklı olarak yer değiştirmesi) engellenmesi, görev tanımına aykırı şekilde çalıştırılması ve sözel şiddete maruz kalması gibi yaşanılan ihlalleri protesto etmek için fakülte binasının önünde açıklama yaptı.
Yargıya taşınacak
Açıklamada konuşan SES Amed Şube Eşbaşkanlarından Şiyar Güldiken, “Beğenmiyorsanız istifa edin” gibi sözel şiddet ve mobing uygulamalarını yargıya taşıyacaklarını söyledi ve fakülte yönetiminin aynı tutumunu sürdürmesi halinde grev dahil eylemsellik kararını alacaklarını açıkladı.
Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği önünde yapılan basın açıklamasını okuyan SES Amed Şubesi Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, hastanenin aynı zamanda bölge illerine hizmet verdiğini hatırlatarak, Covid-19 pandemisi sonrası artan yoğunluğa dikkat çekti ve , “Bu durum çalışanların iş yükünü daha da arttırmış, kurum idarecilerinin baskı ve mobbingine de zemin hazırlamıştır” dedi.
“Mesleğin kendine ait bir görev tanımı olmasına rağmen ek form imzalatılıyor”
“Hastahanede işe başladıkları ilk zamanlardan itibaren, başhemşire ve dekanın eş zamanlı olarak mobing ve sözel şiddetine maruz bırakılıp Hemşireliğin diğer meslek gruplarından ayrı ve bağımsız bir meslek grubu olduğu göz ardı edilerek, kendine ait bir görev tanımı olmasına rağmen Diş Hastanesinin kendi iş tanımı formu adı altında bizlere zorla imzalattığı form ile hemşireliğe ait olmayan görev tanımları dikte edilmektedir. Bu uydurma tanımlarla birlikte hemşirelik görevini üstleneceğimiz ve mesleki alanda kendimizi geliştireceğimiz bir alan da özellikle oluşturulmamaktadır” diyen Orak şöyle devam etti:
“Çalışanlara istifa edin baskısı”
“Hastanede diş hekimi asistanlığı eğitimi alan ADS teknikeri olmasına rağmen aynı işler hemşirelere yaptırılmaktadır. Bu şikâyetler dile getirildiğinde ise “siz nerede olduğunuzun farkında değilsiniz, insanlar bu işe sahip olmak için torpil yaptırıyorlar “ gibi emeğimizin görmezden gelindiği basit ifadelerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca mesleğimizi özveri ile tamamlamak için yıllarca aldığımız eğitim görmezden gelinerek olumsuz koşullar dile getirildiğinde, karşılaştıkları her çalışana; “işinize gelmiyorsa istifa edin “ gibi söylemlerle en temel hakkımız olan becayiş hakkı, kişi veya kişilerin kişisel çıkar ve katı tutumları ile engellenmektedir.
‘Onunla mı uğraşacağım’ diyen kişi dekanlık yapıyor
Yeni mezun olmuş birçok hemşirenin, topluma daha çok katkı sağlayabilmek amacıyla işinde daha yararlı olabilmek için gerekli şartların oluşturulmasının ve hak temelli yaklaşımların göz ardı edilmemesi gerektiği belirtildiğinde ise bunun bir etken olmadığı ifade edilmiştir. Bunun kanıtı olarak dekan ile görüşme talebinde bulunan çalışana; “onunla mı uğraşacağım” tarzında ifadelerle görüşmenin gerçekleşmesi sağlanmamış olup gurur zedeleyici bu ifadelerin varlığı bizlerin kişilik ve mesleki anlamda onuruna saldırıdır.
“Baskılar pervasızlaştı: Siz daha mobing görmediniz”
Dicle Üniversitesi Diş Hastanesi’ndeki idareciler tarafından çalışanlara yönelik baskılar o kadar pervasızlaşmış durumda ki; görevlendirme yazısı dahi olmadan bir telefon mesajı ile “bugün buradasın yarın diğer klinikte” şeklinde iki klinikte çalışma görevi verilmektedir.
Anestezi Teknikerleri ve Hemşire Arkadaşlarımıza yapılmakta olan sözel şiddete maruz kalınan söylemler ise şunlardır;
Bir insana söylenmeyecek olan “üzerime salmayın, yediğiniz tasa tükürüyorsunuz, ihanet ediyorsunuz, siz daha mobing görmediniz” gibi tehdit ve onur kırıcı birçok hakarete maruz kalınmaktadır.
Kurumda psikolojik ve fiziksel olarak yapılan bu baskıların yanında ekonomik anlamda ise döner sermayedeki eğitim ve lisans derecesi dikkate alınmaksızın adaletsiz dağıtım söz konusudur. “dediğimi yapmazsanız teşviğinizden keserim” söylemi ise bunun kanıtı niteliğindedir.
Tüm bunlara maruz bırakılan hemşireler olarak yedi ay boyunca sorunlarımıza çözüm noktasında maalesef hiçbir muhattap bulamamaktayız.
Görevlendirmeden sorumlu olan kurum amirleri ile iletişim kurmayı istediğimizde her fırsatta azarlama, kişiliği zedeleyici yaklaşım, tehdit dilini yansıtma ile karşı karşıya kalmaya devam etmekteyiz.
Bu sorunlarımıza karşılık bulmak amacıyla mesleğimizin gerekliliğine uygun ve en önemlisi de insan onuruna yakışır şekilde aldığımız eğitimin hakkı ve hukuku dâhilinde kurum içinde var olma talebimizi yükselteceğiz.
Meslek ile alakasız şekilde farklı görev tanımları ile değil kendi mesleğimizin gerekliliklerini yerine getirmek istediğimizi belirtmek isteriz. Adil ve haklı mücadelemizi bu doğrultuda sonuç alıncaya kadar yürüteceğiz”