SUR AJANS- Irkçı hesapların sanal medya hesapları üzerinden başlattığı linç kampanyası üzerine, Kürtçe şarkılar eşliğinde halaya duran birçok kişi ya gözaltına alındı ya da tutuklandı. Hemen sonrasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki belediyelerin yaya geçitlerine yazdığı "Pêşî Peya (Önce Yaya)" ve "Hêdî (Yavaş)" uyarı yazıları silinmeye başlandı. İçişleri Bakanlığı talimatıyla Van, Diyarbakır, Mardin ve Batman’da birçok noktada uyarı yazılarının üzeri karalandı.

Diyarbakır’da binler konserde buluştu Diyarbakır’da binler konserde buluştu

'Doğru bulmuyorum'

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, yaşanan gözaltı ve tutuklamalar ile Kürtçe uyarı yazılarının silinmesini değerlendirdi. Halay çekenlerin tutuklanması ve Kürtçe yazıların silinmesini doğru bulmadığını ifade eden Ekmen, halay çekenlerin gözaltına alınması ve tutuklanmasının bazı sanal medya hesaplarının yaptığı paylaşımlar üzerine başladığını anımsattı.

Ekmen, "Kıyıda ve köşede kalmış halay videolarının özel hesaplar üzerinden paylaşılması ve büyük bir görünürlük kazanmasının ardından halay çekenler gözaltına alınarak tutuklandı. Mesele sıkıntılı konular olunca kimsenin risk almadığını, hukuki ve adli bir değerlendirme yapmadığını görüyoruz. Emniyet ve yargının ‘mademki sosyal medya hesaplarında büyük bir tepki var, o kadar insan da bu videoları paylaştı ve eleştirdi, o zaman biz de gözaltı ve tutuklama yapalım’ aciziyetiyle karşılaştık. Yapılan gözaltılarda bir takım kötü muamele örneklerine dair de avukatlardan bize ulaşan bilgi ve belgeler var. Sosyal medyadaki linç girişimine karşı duramayan hatta bunun bir parçası olan bürokratik bir anlayış var” dedi

‘Fiiller suç fiili değil'

Tutuklama gerekçesi yapılan bütün halay videolarının aynı olmadığına dikkat çeken Ekmen, “Bazı halay videolarında insanlar kendini müziğin ritmine kaptırmış ve müzikten bağımsız oynuyorlar. Bir kısmında da slogan atan insanlar var. Kişisel hesaplardan yayınlanmış bu videolarda ‘terörü övmek’ suçlamasıyla bir soruşturma yapılsa dahi, bu fiiller bir sabah namazında evlerin basılarak bu insanların insan haklarına aykırı bir şekilde darp ve cebir kullanılarak gözaltına alınması ve devamında tutuklanmasını gerektirecek bir suç fiili değil. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ve Yargıtay’ın kararları var. Yine AKP hükümetinin de geçmişte övünerek anlattığı mevzuat değişikliği var. Halay çekme fiili de, o esnada slogan atma fiili de, fonda çalınan müzik de bu tanıma göre suç olarak tanımlanamaz” ifadelerini kullandı.

Kürtçe yazıların silinmesi

Kürtlere yönelik bazı sanal medya hesapları üzerinden bir saldırı dalgası geliştiğini söyleyen Ekmen, şunları söyledi: "Bu dalgaya karşı maalesef akli melekelerini çalıştıran bir siyaset ve bürokratik bir anlayış yok. Bu ayrıştırıcı güruh sayıca az olsa bile bürokrasi ve siyaseti etki altına alabiliyor. Bu vahim bir tablodur. Bu halay tutuklamalarının ardından en son bölgede DEM Partili belediyelerde çok basit ve en yalın haliyle, insan hayatını ilgilendiren yaya güvenliği noktasında Kürtçe bilgilendirme yazıları silindi. Bu yazıların silinmesi ilkin Van’da gerçekleşti ve sanki bireysel bir tutummuş gibi gözüktü. Ancak daha sonra valilik, polis teşkilatının kontrolünde ve gözetiminde yapılan müdahaleler olduğunu gördük. Son olarak 26 Temmuz’da bir bakanlık genelgesi olduğu ortaya çıktı. Her durumda Kürtçeye karşı bu refleks acı ve üzüntü vericidir.”

‘Devlet aklı lince karşı savunmasız kalıyor’

"Devletin ‘Ne oluyor kardeşim, iki kişi twitt attı diye biz bunu mu yapacağız' diyememesi ve reaksiyoner bir tavır sergileyerek Kürtçe yazıları silmesi doğru değil" diyen Ekmen, yaşananlara sanal medya hesabından da tepki gösterdiğine işaret etti. Ekmen, "Kürtçe bölmez ama bu kafa yapısı ülkeyi böler. Yerlere yazılan yazıların evveliyatı Diyarbakır’da 2015 yılına kadar gidiyor. Hiçbir kayyım da bunları silmeyi düşünmemiş. Bu durum bile siyaset ve bürokraside MHP etkisinin göstergesidir. Bu yaşananlar, Cumhur İttifakı olarak adlandırılan, ama AKP’yi kurucu bütün iddialarından uzaklaştırıp güvenlikçi ve yer yer ırkçı bir bürokratik reflekse mahkum eden bir sürecin çıktılarıdır. AKP’li siyasetçilerin de birkaç cılız ses dışında buna güçlü bir şekilde itiraz edememeleri de bu hazin tablonun bir eseridir. Yaşananları üzülerek ama hayret ve şaşkınlıkla izliyoruz” ifadelerini kullandı.

'Kürtlerde büyük kırılmaya neden oldu’

Söz konusu gelişmelerin Kürt halkında duygusal bir kırılmaya neden olduğunu söyleyen Ekmen, "Yani birçok kişiden şunları duyuyorum; '90’larda düğünlerde saz çalıp türkü söyleyenler gözaltına alınıyordu, şimdi halay çekenler gözaltına alınıp tutuklanıyor.' Bunlar aslında Kürt sorununda 40 yıl sonra gelinen noktayı özetliyor. Varsa bir suç, hukuk devletinin kanunun icabı olan usuller ile yapılması lazım. Ama maalesef böyle bir yaklaşım göremiyoruz” dedi.

Kürtçeye dönük tahammülsüzlüğe tepki gösterilmeden durumun daha da vahim bir boyuta ulaşabileceği uyarısında bulunan Ekmen, "Siyasetçiden sivil toplum kuruluşuna ve medya kuruluşlarına düşen görev, bunları olağanlaştırmadan ve normalleştirmeden tepkisini ortaya koymaktır” dedi.

Kaynak: MA