Bak dışarıda delikanlı bir bahar ,geldi; gelecek ve ben seni yine seveceğim...Hem de çıldırasıya öyle bir seveceğim ki seni Ahmet Arif kıskanacak bizi....
Hem seviyorsam ve senden başkasına da gayrı varamıyorsam. Ayvasına, Narına, elim varamıyorsa ve dilim lal ise Mehmet Uzun'una. Leyla'nın eksik kaldığı yüreğimde, şimdi neyleyeyim üşüyorsam. Bırak ki kapansın gözlerin ve üşüyeyim sensizliğe...Yokluğun da cehennemin öteki adı olsun ve mührün vurulsun kalbime...İşte cehennem burasıdır diye.....
Sen olacaksın
Her gece
Bıyıkları yeni terlemiş, hafif süvari Nazif Dayımlı sol yanımda
Canımda, kanımda, nokta.
Ben gülüşlerinin kavgasınDayım, ekmek davasınDayım; yoksa bilirsin ekmek de , davası da devası da hepsi bahane...
Hem güzel insanın dediği gibi sen yoksan düşlerimdeki Kafka'nın Dava"sı da boş ve loş....
Beş milyar km ışık hızı gibi bilmediğim bütün dillerden derin sevdim, seni de baştan aşağı full şiir yüreğini de....
Kocaman bir yürek ve yüreğin içinde memleket sevgisi teşhis ettiler. İlaç olarak da günde beş kez ŞİİRSİLİN niyetine Ahmet Arif şiirleri almalı diyor ,doktorlar. Hem de otuz üç kurşuna dizilirken "Anadolu'dan Notlar" tutmalısın diyorlar utanmadan, sıkılmadan ay tutulmalarında...
Üstüne de Orhan Veli okumalı ve en güzel şiiri İstanbul sözleşmesini dinliyorum, gözlerim kapalı okumalısın; milyon kere hüzünle ıslanan ama asla uslanmayan yüreğine...
Pudra şekerleri almalı, pudra şekerleri dağıtmalısın bir Boğaziçi önü kör kayıkhanelerde Serezli ve Demirciler Çarşısı Cinayeti misali....
Bol aşklı, sarımsaklı ve bol boş beyinli bir sevişmek, üstüne de huzur dolu bir tereyağı beni sanırım, galiba büyük ihtimalle, kesinlikle iyileştirir...
Bana haber uçurursun ıslanan gecelerin uslanmayan düşlerinde bir de karanfil kokan cigaralar sararız; zira görüşmecim soğan getirmiş ve bütün akşamlar erken iniyor mapushaneye.. Dışarda delikanlı bir bahar, bense seni ekmek arası çiğköfte ve tatlı niyetine seviyorum... seni bir zindan sessizliğinde çıldırasıya.....
Dostoyevski'nin sihirli annem kokan Kumarbazı ve Heidi'nin alkolik dedesi var artık masal niyetine kanlı, kınalı ellerimde. Başka ne olsun ki.... Çay ,sigara, inek ,süt, alabildiğine dağlar ve limon Heidi! Haydiiiiii ordan hem bajo hem de yürüüüüü.....
Bütün cigaralar karanfil kokar bu Hain karanlık gecelerde... Kaçıncı sigarayı içirttiniz bu gece sayamadım. Artık ve ikinci el kaç sevda içtim? Kaç gündüz, kaç gece doğurdum? Ve zemheri karanlıktı gece. Orhan veliler Cahit Zarifoğlular doğuracak kıvamda bu gece bütün şiirler... Bu gecelerin günahı da vebali bir veba geceleri yüzünden bir de sizin şiir gürültüleriniz yüzünden.....
Merhabalar bugün Ahmet Arif'in doğduğu Cemal'inden sual olunmayan, zalimlere diz çöktüren ve terketmeyen sevdan yaşındayım ve prangalar eskitiyorum...
33 bu topraklarda bir ölüm imgesi. Tıpkı bir şiir gibi ölümler, hep 33'e tekabül eder bu coğrafyanın kederinde/kaderinde..
Seni düşünemiyorum aklımı başımdan öyle bir aldın ki bilirsin ben ne Ahmet Arif ne de Yılmaz Güney veya Ahmet Kaya değilim ki halkımın sevdasında yaşayayım... Ben 33 kurşunu gül bellerim anlamam toprağımızı bekleyen hayınların ve belleyenlerin dilinden....
Sana sarıldım ya bir kerecik bütün yollarımı şaşırım. Hep inandım, hep aldandım. Yine aldanırım aldatıp da aldandım diyenlerin zehri bal eyleyen dillerine. Ezbere bildiğim şiirleri unuturum...Çünkü yine inanırım.
İşte sırf bu yüzden sevgilim ister gürle, ister yağ; ama düşme gözlerimden. Terk etmesin sevdan beni, nolursun. Terketmezse sevdan beni. Ne zaman gözyaşı olsan yağsan Ahmet Arif umudum olur, emeğim olur. Hiçbir 33 kurşuna boyun eğmem, kurşunlara gelirim sokak kedisi arslan yüreklerde her geceye isyan ederim...
Yaram, Ahmet Arif şiirleri kadar birinci dereceden ağır ve derin... Ahhhhh zalim Leyl'a ahhh...Hem gecesin hem zalim hem de bitmek tükenmek bilmeyen bir aşk...
Tekrarlarını izlemekten bile vazgeçtim hayatın... Öyle bir sarhoş olsam ki bu gece şiirlerinizden gürültünüzden ve Zalim Leyl'a nın orta kulak gözlerinden....
Gözlerim akşamların erkek indiği bir hapishanede dört duvar arasına gömüldü. Mezar taşı olarak da başucuna demir parmaklıklar ve demir yürekli, gururlu Leyl' a dikildi...
Uykusuz, tütünsüz kalıyorum üstelik anneciğim sensiz tüm geceler de hayın, karanlık... Kurdun, kuşun halden anlamayan kahpe yalanın anlayacağı hal da değil...
Sigara sigara büyüyen bir yara onulmaz bir dert gibi...Senin yüzünden ne geldiyse başıma ki asla gitmez ağrıma....Vazgeçemem ne sigaradan ne yaradan ne de yardan. Sigara üstüne sigara yakarım böyle delice ve çılgınca...
Bunları ,bu ekmeğimize aşımıza göz koyanları da Roboskileri de tanımalı ve büyümelisin....
Cezayirli Cemile'dir Ahmet Arif in yürek işçisi misafiri ve dünya karanlık hem de olabildiğince zifiri..... Bir anlatabilsem seni biliyorum kaç leylim, bahar olacak; ama işte sen benim saklımsın, sırrımsın.. Anlatamam .Anlatamıyorum, hem anlatsam da ağladığımı kimseye duyamayacak mısralarımda nasılsa...
"Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim."
Bu şairler çok tehlikeli. Bu Anlatabilsem şiiri en tehlikeli olanı. İkisinin de üzerlerine dangerous ya da ateşle yaklaşmayınız yazılmalı.. Ya da en iyisi bırak şehirler de şiir konfetileri patlasın... Gökte havai şiirler patlasın; vur oynasın, çal oynasın... Herkes öyle bir sarhoş olsun ki şiir süzülen Kadehlerden. Ben eskiden şiir nedir bilmezdim şimdi bir ayyaş oldum her gece şarkıları okunsun pudra şekeri dudaklardan, şarkılardan .Yani Barış Diri'nin şarkıda dediği gibi Derinden, derinden....Yani pudra şekerinden, pudra şekerinden....
"Kuşlar içimden düşümden uçmuş
(Yani derinden derinden)
Dostlar kafamdan yaşamdan kaçmış
(Yani derinden derinden)............"
Ve bir de canım benim ,Ahmet Arif'in dizlerinin dibinde dizelerinden seni sevmek bir onurdur ya
"Canım Benim, Bilir misin, “canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana doğru koştuğunu duyarım hep. ...
Düşlerimdeki sensin, İçimin yangınına göz yaşım fayda etmiyor…..."
Sana gelsem....
Öyle bir şiir okusam ve okusak ki şair olsam, şehir olsam,şehir şehir gezsem ve sonra şarhoş olsam.Nurullah Genç gibi ""Yoruldu yolunu bekleyen bu şehir gelsen de bir gelmesen bir." desem. Ve dışarda delikanlı bir bahar geldi ,gelecek ben de sevsem seni ,her gün...Her gün, yeniden yeniden bahar gelse ve bir daha bir daha sevsem seni, çıldırasıya.........