Diyarbakır Barosu, 5 Nisan Avukatları Günü nedeniyle adliye önünde açıklama yaptı. Avukatların yaşadığı sorunlara dikkat çekilen açıklamada, “Avukatın her türlü baskı ve endişeden bağımsız olarak mesleğini özgürce icra edemediği bir atmosferde adil yargılama hakkından söz edilemez” denildi.

Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamada konuşana Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, “Maalesef bu yıl da Avukatlar Gününü, Baro Başkanımız Tahir ELÇİ suikastının aydınlatılmamış ve faillerinin cezalandırılmamış olmasının burukluğu ve öfkesiyle karşılıyoruz” dedi.

Düzenlenen basın açıklamasında konuşan Eren şunları söyledi:

“Bu yıl da Avukatlar Gününe, hak arama özgürlüğü ve savunma hakkının teminatı olan Avukatlara yönelik baskı ve soruşturma tehditlerinin devam ettiği, avukatlık mesleği ile yargının sorunlarının bütün ağırlığıyla yerinde durduğu; toplumsal, siyasal ve ekonomik krizlerin yaşandığı bir ortamda giriyoruz.

Maalesef bu yıl da Avukatlar Gününü, Baro Başkanımız Tahir ELÇİ suikastının aydınlatılmamış ve faillerinin cezalandırılmamış olmasının burukluğu ve öfkesiyle karşılıyoruz. Her ne kadar hukuki açıdan sorunlu ve yetersiz bir iddianame ile kamu davası açılarak yargılamaya başlanmış ise de faillerin tespitine yönelik soruşturma aşamasındaki isteksizliğin kovuşturma aşamasında da devam ettiğini görmekteyiz. Mahkeme Heyeti,yargılamanın başladığı ilk celseden itibaren uygulama ve kararlarıyla bu siyasi suikastı alelade bir cinayet gibi görmek ve göstermek istemiştir.

Özellikle de soruşturma aşamasında bizzat yargı eliyle yaşanan ve alenileşen hukuksuzluklar mahkemece görmezden gelinmiş, suikastın bütün yönleri ile aydınlatılmasını sağlayacak ara kararları kurmaktan da ısrarla kaçınılmıştır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Diyarbakır Barosu her bir üyesiyle, ilk günden itibaren bu suikastın bütün yönleriyle aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması için verdiği mücadeleye büyük bir kararlılıkla devam edecektir. Bu vesileyle suikast sonucu yitirdiğimiz Ebedi Başkanımız Tahir Elçi’yi ve vakitsiz bir şekilde aramızdan ayrılan meslektaşlarımızı bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz.   

Bir meslek örgütü olarak 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle bugün sadece savunma makamını temsil eden avukatların yanı sıra yargı sisteminin yaşadığı sorunları ve bu sorunların çözümüne ilişkin önerilerimizi sizlerle paylaşmak isterdik. Ancak son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmeler sadece hukuk alanında değil toplumsal yaşamın tamamında yeni ve ciddi sorun alanları yaratmıştır.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanamaması, gerek ulusal gerekse uluslararası yargı makamlarının vermiş olduğu kararların icra edilmemesiyle hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerine ciddi zararlar verilmiştir. Toplumsal muhalefetin, hak temelli sivil toplum ve meslek örgütlerinin ses ve faaliyetlerinin en alt seviyeye düşürüldüğü; ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile kişi güvenliği hakkının hiçe sayıldığı; toplumsal ayrışma ve kutuplaşmanın derinleştiği bu atmosferde avukatlık faaliyetlerinin yürütülmesinin de ne denli zorlaştığının farkındayız.

Diyarbakır Barosu olarak her fırsatta dile getirdiğimiz üzere; demokrasi ve sivil siyasete yönelik her türlü müdahale veya müdahale girişimine karşı durmakla birlikte benzer girişimlerin bir daha yaşanmaması için demokratik sistemin güçlendirilmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktayız. Ancak yaşanan bu gelişmelere rağmen demokratik sistemin güçlendirilmesi bir tarafa demokratik sistemlerde kabulü mümkün olmayan kayyım atamaları, milletvekili tutuklamaları siyasi partilere yönelik kapatma davaları gibi uygulamalarda ısrar edilmektedir. Bir kez daha belirtmek isteriz ki geçmişte denenmiş bu ve benzeri uygulamaların, sorunların çözümden ziyade toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmekten ve demokrasiye zarar vermekten başka bir etkisi bulunmamaktadır.

2015 yılında yeniden başlayan çatışmalı süreç ile birlikte Kürt Meselesi yeniden şiddet sarmalına itilmiş, meseleye yeniden güvenlikçi politikalarla yaklaşılmaya başlanmıştır. Diyarbakır Barosu olarak belirtmek isteriz ki; siyaset kanallarının kapatılmasının ve salt güvenlik eksenli politikaların son 40 yılı çatışmalarla geçmiş, on binlerce insanımızın ölümüne sebebiyet vermiş Kürt Meselesinin çözümüne bir katkısı olmayacaktır. Bu temelde tüm sorunların çözümü için demokratik ve toplumun tüm kesimlerinin iradesini barındıran bir toplumsal sözleşme olarak; yeni, demokratik, çoğulcu ve herkesi farklılıkları ile kabul eden bir anayasaya ihtiyaç olduğu da gün gibi ortadır.

Avukatlar; tarih boyunca hukukun gelişimine paralel olarak daima barışın, özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin savunucuları olmuşlardır. Bu sebeple avukatlar hak arama özgürlüğünün,  savunma hakkının, hukuk devletinin ve demokrasinin de en temel güvencesidir.

Bireylerin yargı organları önünde kendilerini savunma ve haklarının teminat altına alınması için rahatlıkla avukata ulaşamadığı, avukatın her türlü baskı ve endişeden bağımsız olarak mesleğini özgürce icra edemediği bir atmosferde adil yargılama hakkından söz edilemez.

Her zaman ifade ettiğimiz üzere, hak arama özgürlüğünün önünde engel oluşturan mesleki sorunlarımız da bütün ağırlığıyla sürmektedir. Adli ve idari makamların avukatlara yönelik olumsuz tutum ve davranışların önüne geçilmesi, avukatlara yönelik artan fiziki saldırıların engellenmesi ve özelliklede mesleğe yeni başlayan avukatların yaşadığı ekonomik sorunların giderimi için acil çözümler geliştirilmelidir. “

Editör: Haber Merkezi