Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, cezaevinde tutulan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen ikinci ihlal kararını da tanımadı. Yargıtay, ihlal kararının "hukuki değeri olmadığına" ve AYM kararına uyulmamasına karar verdi.
Diyarbakır Barosu, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkında Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararını 2’inki kez yok saymasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
‘Yasama dokunulmazlığı kapsamında tahliye kararı verilmeli’
“Herkes için her koşulda hukuk ve demokrasi” başlıklı baro açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin milletvekili Av.Can Atalay'a ilişkin 21.12.2023 tarihli ikinci ihlal kararının; "juristokratik bir karar olduğunu, Anayasa'nın 153/6. maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın olmadığını ve hukuki değerinin bulunmadığını" belirtilerek uyulmamasına karar vermiştir.
Demokratik hukuk devletlerinde, her kurumun yetki ve sorumlulukları evrensel standartlarla belirlenmiştir. Bu standartlar, demokrasi ve özgürlüklerin teminatıdır. İnsan haklarının hukuk yoluyla korunması için, hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleşmesi elzemdir. Türkiye'deki yargı, hukukun üstünlüğü ilkesini gerçekleştirmekten uzak bir konumda olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere, Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma ve bu kararları değiştirmeksizin yerine getirme hususunda yargı dâhil hiçbir kuruma herhangi bir takdir yetkisi tanınmamış veya bu konuda bir istisnaya da yer verilmemiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı sonrasında yargı merciilerince Anayasa ve kanunlara aykırı olarak ihlalin giderilmesine aykırı karar verildiği ve temel hak ve hürriyetleri ihlal edici uygulamaya devam edildiği görülmektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesince ihlal kararının gereğinin anayasal zorunluluğa karşın yerine getirilmemesi, hukuk devleti ilkesine telafisi imkansız bir zarar vermiştir.
Hukuk devleti; yasama, yürütme ve yargı organlarının Anayasa ile bağlı olduğu devlettir. Bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının tanınmadığı, hukuka saygının olmadığı bir ülkede hukuk devleti ve demokrasiden söz edilemez.
Hukuki güvenlik hakkının geri dönülmez biçimde zedelenmemesi adına, Can ATALAY hakkında derhal yeniden yargılama, yasama dokunulmazlığı kapsamında durma ve tahliye kararı verilmelidir.”
Ne olmuştu?
AYM, Gezi davasında hakkında 18 yıl hapis cezası verilen tutuklu milletvekili Can Atalay'ın bireysel başvurusunu 25 Ekim'de değerlendirdirmişti. AYM, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ve "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmeden AYM, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar vermişti.
AYM, ihlal kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti.
Yargıtay 3’üncü Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir "müzekkere" olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istemişti.
Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtaya gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yollamıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım'da AYM'nin kararına "uymama" ve Can Atalay'ın serbest bırakılması yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde bir karar almıştı.
Karar, hukukçular, Türkiye Barolar Birliği ve siyasi partiler tarafından "Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü" ve "Hukuk devletine yapılmış bir darbe" olarak değerlendirilerek tepkiyle karşılanmıştı.
Avukatlar, Atalay için AYM'ye ikinci kez bireysel başvuru yapmıştı. AYM, ikinci başvuru da Genel Kuruluna sev etmişti. Genel Kurul, 21 Aralık'ta bir kez daha ihlal kararı vermişti.