SUR AJANS- DTSO İş Kadınları Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Damlar Kaya’nın işletmeciliğini yürüttüğü Diyarbakır Sur İlçesi Burger King Şubesine yapılan saldırıya ilişkin, DTSO, DTSO İş Kadınları Meclisi ve Diyarbakır İş Konseyi yazılı açıklama yaptı.
Yapılan açıklamalarda saldırı kınanırken, saldırının kadın emeğine ve girişimciliğine dönük bir provokasyon olduğunun altı çizildi.
‘Saldırı, kadın girişimciliğinin görünür olması için verdiğimiz mücadeleye yönelik provokasyondur’
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası İş Kadınları Meclisi, Sur’daki Burger King Şubesine yapılan saldırıya ilişkin yaptığı basın açıklamasında, “Son günlerde kentimizde vuku bulan ve büyük endişe yaratan saldırıların bir yenisi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası İş Kadınları Meclisi Yönetim Kurulu Üyemiz Ayşegül Damlar Kaya’nın işletmeciliğini yaptığı Diyarbakır Sur ilçesindeki Burger King şubesine düzenlenmiştir. Bu tür saldırılar, kentimizin ekonomik yapısını derinden sarsmakta ve toplumumuzun huzur ve güvenliğini tehdit etmektedir. İşletme içerisindeki çalışanların da maruz kaldığı bu saldırılar, hiçbir amaca hizmet etmemektedir. Kayapınar ilçesindeki Starbucks şubesine de yapılan benzer saldırı, bu şiddet olaylarının münferit olmadığını göstermektedir.
Diyarbakır’ın ekonomik büyümesi açısından büyük önem taşıyan kadın girişimcilerimizi desteklemek ve onlarla dayanışma içinde olmak, İş Kadınları Meclisi olarak en temel amaçlarımızdandır. Ayşegül Damlar Kaya, kurduğu işletme ile bölgede birçok kişiye iş fırsatları sunarak ve yerel ekonominin güçlenmesine önemli katkılar sağlayarak topluma değer katan bir iş kadınıdır. Bu saldırı, kadın girişimciliğinin ve emeğinin görünür olması için verdiğimiz mücadeleye yönelik boş bir provokasyondur.
Diyarbakır’daki iş insanları ve kadın girişimcilerimizin çalışma motivasyonuna yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Kentimizdeki huzur ve güven ortamının korunması için yetkilileri daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Saldırıyı gerçekleştirenlerin en kısa sürede tespit edilerek gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyoruz. Önlenebilir bu tür saldırıların bir daha yaşanmamasını ümit ediyoruz.
İş Kadınları Meclisi olarak, Yönetim Kurulu Üyemiz Ayşegül Damlar Kaya’nın yanında olduğumuzu, kendisine ve tüm çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimizi ilettiğimizi belirtmek isteriz. Gerçekleşen saldırının sonuçlarına dair sonuna kadar takipçi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz” ifadelerini kullandı.
‘Kentimize zarar veren özel işletmelere yapılan bu saldırıları kınıyoruz’
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın saldırıya ilişkin açıklamasında da şu ifadeler yer aldı:
“22 Haziran Cumartesi günü ilimizde bulunan bazı özel işletmelere yönelik İsrail’i protesto gösterisi adı altında bazı gruplar tarafından saldırı yapıldı.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi olarak ilimizde son zamanlarda gittikçe artan bu saldırıları büyük bir endişe ile takip etmekteyiz. Dün akşam saatlerinde iki farklı özel işletmeye yapılan bu eş zamanlı saldırılarda orada bulunan vatandaşlarımız büyük bir korku ve endişe ile kaçmak zorunda kalmışlardır.
DTSO Meclisi olarak vatandaşlarımızın ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve gösteri hakkını her zaman savunduk, bazı grupların bilinçli bir şekilde bu hakkını iş yerlerine girerek, burada bulunan vatandaşlarımız üzerinde korku ve endişeye neden olacak şekilde kullanmasını kabul etmiyoruz.
İlimizde turizm sezonun yaşandığı bir dönemde basında vatandaşlarımızın endişe ve korkuyla kaçışması ilimize büyük bir zarar vermektedir. Bu özel işletmeleri işleten kişiler, çalışanlar ve buralarda oturan kişilerin de bizim insanlarımız olduğunu hatırlatmak isteriz. DTSO olarak kentimize zarar veren özel işletmelere yapılan bu saldırıları kınıyoruz, ilgili mercileri bu saldırıların yaşanmaması için gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz.”
‘12 bin yıllık tarihi geçmişi kuraklaştırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur’
Diyarbakır İş Konseyi ise yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Kentimizin barış ve huzur ortamını zedelemeye çalışanlara tahammül etmeyeceğiz.
Din veya inanç kavramı coğrafyamız insanı için derin bir anlam ve değer taşırken, bu inançları baltalamaya, İslam dininde yeri olmayan eylemlerde bulunmaya insanların inançlarını karartmaya kimsenin/kimselerin hakkı yoktur.
Din adına veya İsrail protesto adı altında siyasi sâiklere aracılık eden bu tip eylemlerin, kentimiz üzerinde toplumsal baskı aracı olarak kullanılması kabul edilebilir bir durumun ötesinde geçmiştir.
Vandallık derecesindeki bu girişimleri kabul etmiyor, kolluk kuvvetlerini görevlerini yapmaya davet ederken, Tacir ve esnaflarımızın işyerleri adeta basılarak korku ve panik havası yaratmaya çalışanları önce Allah’a sonra toplum vicdanına havale ediyoruz.
Hoşgörü ve saygının yeşerdiği
12 bin yıllık tarihi geçmişi kuraklaştırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.”