Cezaevlerinde en çok ihlalin sağlık hakkında yaşandığına dikkat çeken Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, Cezaevine konulmuş bir kişi sağlığa, temiz ve kaliteli gıdaya, sıcak suya, hijyen, yeterli tıbbi malzemeye erişim gibi birçok hakka sahiptirler. Ancak bize gelen başvurularda gördüğümüz üzere sağlık hakkıyla ilgili çok ihlal yaşanmakta” dedi.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan

Cezaevlerinde birçok hastalıkla boğuşan hasta tutukluların durumu her geçen gün kötüleşiyor. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği "cezaevinde kalabilir" raporlarıyla ölüme terk edilen hasta tutuklular, devlet gözetiminde katlediliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son verilerine göre, 2022 yılının 8 ayında en az 50 tutuklu yaşamını yitirdi. Savcılık, ATK ve cezaevi yönetiminin verdiği kararlar sonucu hasta tutuklular yaşamlarını yitirmeye devam ederken, iktidarın konuya sessizliği ise sürüyor.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, hasta tutukluların sağlık haklarının ellerinden alındığını belirtti.

‘Sağlık hakkıyla ilgili çok ihlal yaşanmakta’

Gerek cezaevlerinden gerekse de tutuklu yakınlarından kendilerine çok sayıda başvuru yapıldığını söyleyen Turan, “Bu hak ihlalleri arasında sağlığa erişim hakkı en fazla görülen hak ihlalidir. Normalde, cezaevine konulmuş bir kişi aslında özgürlüğünden alıkonulmuş kişidir ve hapsedilme, özgürlüğünden yoksun bırakılma dışında diğer haklar bakımından dışarda olan biriyle eşit haklara sahiptir. Yani sağlığa, temiz ve kaliteli gıdaya, sıcak suya, hijyen, yeterli tıbbi malzemeye erişim gibi birçok hakka sahiptirler. Ancak bize gelen başvurularda gördüğümüz üzere sağlık hakkıyla ilgili çok ihlal yaşanmaktadır” dedi.

Cezaevlerinin sağlıksız ortamlar olduğunu dile getiren Turan, “Çünkü kalabalık bir nüfus var. Bulaşıcı hastalıkların yayılması konusunda da elverişli ortamlar. Bunu pandemi sürecinde gördük, bir kişide kovid çıkınca neredeyse bütün cezaevine yayılabiliyor. Bu şartları ele aldığımızda aslında hastalık üreten ortamlar diyebiliriz. Sıkça bize gelen başvurulara baktığımızda hastaneye sevklerin uzun sürdüğünü görüyoruz ve bu da kronik hastalıkların ilerlemesine sebep olabiliyor” diye belirtti.

‘ATK tek merci olmaktan çıkmalı’

Türkiye cezaevlerinde yüzlerce ağır hasta tutuklunun bulunduğunu anımsatan Turan, Aysel Tuğluk ile Mehmet Emin Özkan’ın durumunu örnek göstererek, ekledi: “Aysel Tuğluk ve Mehmet Emin Özkan hakkında hastanelerin raporlarına rağmen ATK’nin ‘cezaevinde kalabilir’ raporu esas alındı. Her zaman söylüyoruz; ATK’nin tek merci olarak esas alınmaması gerekir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı tam teşekkülü hastanelerde eğer uzman heyet toplanabiliyorsa onların verdiği görüş esas alınmalıdır. Sağlık konusunda insan onuruna yakışır bir şekilde davranılmalıdır.”

‘Kelepçeli muayene işkencedir’

Tutuklulara dönük devreye konulan kelepçeli muayene uygulamasına da sert tepki gösteren Turan, kelepçeli bir insanın detaylı muayenesinin mümkün olamayacağını söyledi. Diğer hastalara nasıl yaklaşılıyorsa cezaevinden ya da emniyetten hastaneye getirilenlere de aynı şekilde yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Turan, “Özgürlüğünden alıkonulmuş bir kişinin muayenesinin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili olarak rehber olan İstanbul Protokolü’nü esas alıyoruz. Bir hastayı muayeneye aldığımızda o kişi bizim için sadece hastadır. İşlediği suç ne olursa olsun, nerden gelmiş olursa olsun. Kelepçeli muayene, kötü muamele ve işkencedir” ifadelerini kullandı.

‘Hastane raporları esas alınmalı’

“Sağlık hakkı temel bir haktır” diyerek devam eden Turan, şunları söyledi: “Yaşam hakkıyla özdeşleştirebiliriz. Bizler yaşam hakkını savunuyoruz. İnsanların sağlığa erişim konusundaki o kısıtlılıkları kaldırılmalı ve dışarıda olan biriyle eşit haklara sahip olduğunu unutulmamalı. Biran önce durumu çok ağır olan, cezaevinde hayatını idame ettiremeyecek derece kötü olan mahpuslar serbest bırakılmalı. Yine tek karar merci olarak ATK’nin değil, hastane raporlarının esas alınması gerekiyor." (Kaynak: MA)

Editör: Haber Merkezi