Eğitim Sen Diyarbakır Şubeleri tarafından hazırlanan raporda bugün itibariyle sona eren eğitim öğretim yılına dair kentteki durum rapora şu ifadelerle yansıdı:
“Geride bıraktığımız Covid-19 salgının öğrencilerimizin eğitim-öğretim ortamından uzak kalmasına; akademik, bilimsel, sosyal ve sanatsal faaliyetlerde bulunamamasına sebep olmuştur. Bu süreçte yüz yüze eğitime ara verilerek online eğitime geçilmesi öğrencilerimiz arasında eğitime erişim eşitsizliği daha da artırmıştır. Canlı derslere katılamayan, dersleri takip edemeyen on binlerce öğrenci, öğrenmelerini tamamlayamamış akademik anlamda dezavantajlı bir duruma düşmüşlerdir. Salgın sürecinin telafisi yapılamamış ve öğrencilerimiz eksiklikleriyle bir üst sınıfa geçmişlerdir. Salgın sürecinden günümüze süregelen sosyalleşememe, bireyin kendini doğru ve yeterince ifade edememe, dijital iletişim araçlarına bağımlılık ve şiddete başvurma gibi davranış bozuklukları artarak devam etmektedir.
Milyonlarca öğrenci kendi anadilinde eğitim göremedi
2022-2023 eğitim-öğretim yılında da önceki eğitim öğretim yıllarında olduğu gibi bilimsellikten uzak, toplumsal cinsiyet eşitliğine değinmeyen, farklı inanç ve kültürlerin anlatılmadığı tamamen eril bir anlayışla hazırlanan müfredatla başlanılmıştır. Müfredatların çağın gereklerine değil, siyasi iktidarın amaçları doğrultusunda çeşitli vakıf ve derneklerin isteklerine göre hazırlandığı gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Ayrıca ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen güvencesiz bir şekilde ücretli öğretmenlik uygulamalarının devam ettirildiği, derslik sayısının azlığı, kalabalık sınıflar, güvenli ve sağlıklı olmayan binaların varlığı, nitelikli okul, nitelikli öğretmen gibi ifadelerin yaygınlığı, kamusal, parasız, bilimsel eğitim ilkesinden tamamen uzaklaşılıp eğitimin piyasalaştırıldığı, özel okulların yaygın hale getirildiği özel sektörün öğrencilerimizi bir sermaye olarak görme hali eğitim-öğretim sürecini gün geçtikçe olumsuz etkilemektedir. Bu eğitim-öğretim yılı da anadili Türkçe olmayan milyonlarca çocuğun kendi anadili olmayan bir dille eğitim-öğretime başlandığı bir yıl olmuştur. Anadilinde eğitimden yoksun olarak eğitim-öğretime başlayan öğrencilerimiz kendilerini sınıf ortamına yabancı hissetmiş ve gittikleri okula ise aidiyet problemleri yaşamışlardır.
Ekonomik tablo eğitim camiasını derinden etkiledi
Toplumun her alanında ağırlığı hissedilen ekonomik kriz koşulları öğrencilerimizin beslenme sorununu da ortaya çıkarmıştır. Fazla ders sayıları, uzun süre okulda kalmaları öğrencilerin yeterince ve sağlıklı beslenememesi öğrencilerimizin hem ders başarısını hem de sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir. Artan maliyetler, ekonomik krizin ağırlığını eğitim emekçileri de iliklerine kadar hissetmişlerdir. Özellikle göreve yeni başlayan köy ve ilçelerde çalışan eğitim emekçileri servis ücretleri ve kira maliyetleri karşısında zorlanmaktadırlar. İl genelinde düzensiz yerleşme, nüfus yoğunluğu okulları da etkilemektedir. Kimi bölgelerde nüfusun yoğun olması, derslik sayısının yetersiz kalması ve yeni okulların yapılmaması derslik başına düşen öğrenci sayısını ortalamanın üzerine çıkarmıştır. Nüfusun yoğunlaştığı bölgelerde yeni ilkokul ve ortaokul yapmak yerine tam gün eğitim terk edilmiş neredeyse bütün ilk ve ortaokullarda ikili eğitime geçme kararı alınmıştır. Bu durum hem öğrencileri hem de öğrenci velilerini mağdur etmiştir.
ÖMK huzursuzluğa neden oldu
Son yıllarda mesleğimizin itibarsız hale getirilmesine neden olanlar bu itibarı tekrar kazandırma adına içi tamamen boş, eğitim emekçilerin yaşadığı hiçbir probleme çözüm olmayan ağır ekonomik şartlarımızı düzeltmeyen bir ÖMK çıkarılmış ve bu kanunla öğretmenler odasına uzman ve başöğretmen unvanları getirilmiştir. Çıkarılan bu kanunun eğitim camiasına getirdiği tek şey; huzursuzluk olmuştur. Bu kanunun yasalaşma sürecinden itibaren yetersiz ve eksik olduğunu, iptal edilmesi gerektiğini savunmuş; merkezi miting ve iş bırakma eylemleri dahil fiili mücadele yöntemleri ile kanunun bu haliyle çıkarılmamasını en yüksek perdeden dile getirmemize rağmen, iktidar tarafından yürürlüğe konulan bu kanunla mesleğimiz itibarsız hale getirilmesi eğitim emekçilerine yönelik şiddeti de artırmıştır.
Eğitimciler şiddete uğradı
Kentimizde son birkaç yılda eğitim emekçileri öğrencilerinin gözleri önünde defalarca veli şiddetine maruz kalmıştır. Cezasızlık politikaları saldırganları durdurmamış aksine cesaretlendirmiştir. Kimi okul müdürlerinin mobinge varan uygulamaları da eğitim emekçilerinin kendi meslektaşlarından gördüğü bir şiddete dönüşmüştür. Siyasal iktidara yakın sendika üyeliğinin en önemli ölçüt olduğu bu süreçte liyakatsiz kişilerin kurum yöneticisi olmaları işyerlerimizde karar alma süreçlerinde demokratik yöntemin terk edildiği, çalışma barışımızın zayıfladığını bir kez daha dile getiriyoruz.
Bahçeler şantiyeye dönüştü, yeşil ve oyun alanı azaldı
Pandemi sürecinde depreme dayanıksız olduğu gerekçelerle yıkılan ve yerine yeni okulların yapılacağının sözünün verildiği hiçbir okulun inşaatı tamamlanmamıştır. İki okulumuz ise hayırsever iş insanları tarafından yaptırılmıştır. Önceki yıldan itibaren yapılan yeni okullar eğitim-öğretime devam eden okul bahçelerinin içinde inşa edilmiştir. Şantiye alanına dönen bahçeler öğrencilerimiz için bir tehlikeye dönüşmüştür. Yeşilin ve oyun alanlarının azaldığı tamamen betonarme bir alana dönüşen okul bahçeleri öğrencilerimizin bilişsel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilemektedir. Eğitim Sen olarak yeni okulların yapılmasını, derslik sayısının artmasını, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının azalmasını savunuyoruz; ancak öğrencilerimizin oyun alanlarının yeni okullara dönüştürülmesini pedagojik açıdan doğru bulmadığımızı da dile getirmek istiyoruz.
200 binden fazla yurttaş il içinde yer değiştirdi
6 Şubat Pazartesi günü meydana gelen depremlerin etkisini yoğun bir şekilde hisseden kentlerden biri de Diyarbakır oldu. Depremlerde 7 bina yıkılırken resmi rakamlara göre 414 kişi yaşamını yitirmiştir.902 kişi ise yaralı olarak kurtarılmıştır. Depremlerde 1 arkadaşımız kalp krizi geçirerek 6 arkadaşımız ise enkaz altında kalarak ne yazık ki yaşamını yitirmiştir. Yapılan hasar-tespit çalışmalarında 26 binanın yıkık,64 binanın acil yıkılacak,4612 binanın ağır hasarlı,3428 binanın ise orta hasarlı olduğu tespit edilmiştir. Depremin etkisiyle yaklaşık 200 binden fazla yurttaş il içinde yer değiştirmiştir. Yaşanılan depremden hemen sonra iki nolu şube binamızı KESK koordinasyon binasına çevirerek hem Diyarbakır’daki depremzedelere hem de bölge illerindeki depremzedelerle dayanışmayı başlattık. Gerçekleştirdiğimiz dayanışma kampanyasıyla depremden ağır etkilenen bölgelere yardımlarımızı ulaştırdık.
Eşit koşullarda sınava girmediler
İkinci dönem kentimizde de 1Mart’ta başladı. Gerçekleşen depremlerden sonra binlerce öğrencimizin kaldığı evlerin ağır hasarlı olduğunu üzülerek öğrendik. Yaklaşık 200 binden fazla insanın bir anda evsiz kalması, KYK yurtlarında, akrabalarının yanında, çadır kentlerde ve çok geç kurulan konteynır kentlerde yaşamını sürdürmesi öğrencilerimizi de velilerini de derinden etkilemiştir. Bu yıl 8.sınıfta olup LGS’ ye girmiş olan öğrencilerimize 1.dönem konularının sorulacağı söylenerek kolaylık sağlandığı algısı yaratılmıştır. Ancak kalacak yeri olmayan yüz binlerce deprem mağduru öğrenci eşit şartlarda olmayan bir yarışa girmiştir. Yine kentimizde YKS’ ye girecek 190 bin adaydan 40 binini il dışına gönderilecek olması öğrencilerimizin sınav başarısı üzerinde olumsuz etki yaratacaktır. ÖSYM binlerce adayın il dışına gönderilme gerekçesini aday sayısının fazlalığı olarak belirtmiş; burada da liyakatsiz yöneticilerin krizi yönetememe gerçeği ortaya çıkmıştır.
Bilimsel, laik ve demokratik eğitim hakkı için mücadeleye devam
Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden bağımsız olmadığı açıktır. Eğitim Sen her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde anadilinde, kamusal, parasız, bilimsel, laik ve demokratik eğitim hakkı için mücadeleye devam edecektir.”