Mitingde konuşan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Barış toplumun kazanması demektir. Burada tesis edilecek barış demokratik cumhuriyet ve ortak yaşam için atılan büyük bir adımdır. Şimdi barış zamanı, şimdi kazanma zamanı” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP), “Toplumsal barış için eşit ve özgür yaşam” şiarıyla düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine binler katıldı. Mitingin yapıldığı İstasyon Meydanı parti bayrakları ile süslenirken, alanda “1 Eylül barıştır”, “Savaşlara ses çıkarıyoruz biz kadınlar barış istiyoruz”, “Diren direne kazanacağız”, “Onurlu barış için sen de ayağa kalk”, “Orman yangınları politiktir”, “Disa Jin disa jiyan”, “Kadın barışın teminatıdır” yazılı pankartların olduğu görüldü.
Kadınlar yürüyüşle alana ilerledi
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, DPB Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile milletvekilleri Adalet Kaya, Halide Türkoğlu, Newroz Uysal ve TJA’lı kadınlar, “Jin, jiyan, azadî” ve “Kadın tutsaklara özgürlük” pankartıyla alana yürüdü.
İstasyon Meydanı’na girişler, iki farklı noktada yapılan aramalarla sürüyor. Gazetecilerin not için yanında getirdiği kalemlere el konulurken, Miting alanına yapılan iki girişte kalem, çakmak ve şal û şapik gibi kıyafetler alınmadı.
Mitinge Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, milletvekilleri ve binlerce kişi katıldı. Alanı dolduran binlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulundu.
‘Barış muhataplarıyla olur’
Saygı duruşunun ardından Tertip Komitesi adına konuşan Yeşil Sol Parti İl Eşsözcüsü Abbas Şahin, katılımcıları selamladı. Şahin, “Burada daha güzel şeyler söyleyebilirdik. Barış Anneleri barış için hayatını kaybediyor. Hasta tutsaklarımız cezaevlerinde yaşamlarını yitiriyor. Bu halka söz verdik, bu topraklara barış getireceğiz. 100 yıldır bu topraklarda kan ve gözyaşından başka bir şey görmedi. Bu toprakların onurlu barışa ihtiyacı var. Barışın muhatapları da belli. Son 8 yıldır tecrit uygulanıyor, bu tecrit son 2,5 yıldır da mutlak bir şekilde sürüyor. Biz dedik ki bu ülkeye barışı getireceğiz. Bu sözümüzü gerçekleştireceğiz. Toplumsal barış için önce eşitlik ve özgürlük olacaktır. Onurlu barış muhataplarıyla olacaktır. Biz bunu sağlayacağız” dedi.
Konuşmaların ardından bölge milletvekilleri halkı selamladı.
‘Kürt halkı özgürlük için direniyor’
Ardından söz alan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Barış Anneleri başta olmak üzere katılımcıları selamladı. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlayan Öztürk, “Bir ülkede özgürlük ve barış varsa 1 Eylül’ün anlamı büyüktür “ dedi.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nün tarihçesine değinen Öztürk, “Bu savaşta insanlık kaybetti. Barışın kıymeti bilinsin diye bugün ilan edildi. Kürdistan’da da 100 yıldır halkımız özgür yaşamak için direniyor. Son 50 yıldır Kürt halkı biliyor ki ne zaman fırsat Sayın Öcalan’ın eline geçtiyse sadece Türkiye için değil Ortadoğu için de büyük umutlar gerçekleşmiştir. AKP-MHP bu umudu bitirmek için tecridi derinleştirdi. Demokrasi ve barış düşmanı oldukları için tecridi derinleştirdiler. Amed’de 2013 Newroz’u herkesin aklına geliyor. 2013 Newroz’unda Abdullah Öcalan mesajını verdi. Barış süreci başladı. Türk, Kürt, Laz, Çerkes tüm halklar yaşam buldu. Bugün ekonomik kriz başladı. Bu krizin sebebi savaştır. Demokrasinin sonlanmasının sebebi Kürt halkına dönük savaştır. Kendi faşist zihniyetleri ve kendi kirli politikalarını gizlemek için Kürtlere karşı savaş açtılar” dedi.
Hangi dinde inançta var?
Muhalefete seslenen Öztürk, şunları söyledi: “ Burada İstasyon Meydanı’nda muhalefete de birkaç çağrımız var. İnsan haklarını, Kürt sorunu, tecride ilişkin bir sözleri olmuyor. Bunlar olmadan Kürt sorunu çözülmez. Adalet diyorlar madem Adalet’e inanıyorlarsa Emine Şenyaşar’ın sesi olsunlar. İnsan Hakları diyorlarsa Halise Aksoy, Ali Rıza Aslan, İbrahim Uzun çocuklarının cenazelerini kutuyla teslim aldılar. Bu hangi insanlıkta, hangi dinde hangi inançta var? Bir sözünüz buna varsa samimisinizdir. Bir söyleminiz yoksa Türkiye’nin ne hale geldiğini herkes görüyor.
Savaşla bitiremezsiniz
Çözüm sürecinde insanlar işlerindeydi. Halkın refahı yüksekti. Bu zihniyet kendini zengin yapmak için Türkiye halklarını fakirlikle bıraktılar. Bunu da Türkiye’nin geleceği için yapıyoruz diyorlar, bu yalandır. Hitler’in zihniyeti aynen devam ediyor. Farqîn, Tetwan, Qelqeli ablukaya alınıp insanlarımız işkence ile gözaltına alınıyorlar. Kürdistan halkına yapılan bu zulümleri kabul etmiyoruz. Savaşla bitmemiz mümkün değildir. Bize yapılanları biz kabul etmiyoruz. DTK olarak İstasyon Meydanı’nda diyoruz ki ‘Bu planınız dün tutmadı bugünde tutmayacak. Savaş, ölüm, işkence ile Kürt halkı bitmez. Türkiye’ye onurlu bir barış gelmeli. Bu tek çaredir.
Öcalan’ın uzattığı barış elini tutun
Bugün Sayın Öcalan’ın fikirleri bütün dünyaya yayılmıştır. Sayın Öcalan bu faşistlere karşı direniyor. Onurlu bir barış için biz yola çıkmışız. Çok bedel verildik sonuna kadar da özgür olana kadar da bu bedeli vereceğiz. Kürt meselesi bugün Türkiye’yi değil, Ortadoğu’yu da etkiliyor. Türkiye’de bu sorun çözülürse Ortadoğu’da da çözülür. Bugün bir ekmek evinize götüremiyorsanız bunun sebebi faşist zihniyettir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uzattığı barış elini tutun. O eli tutarsanız barış olur. Onurlu barış gelene kadar mücadelemiz devam edecektir. “
Miting Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın konuşmasıyla devam etti.
Uçar, konuşmasını Kırmançki yaparak, halkı selamladı.
‘Barış özgür geleceğin inşasıdır’
1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlayan Uçar, “Emeğiniz onurlu barışa vesile olsun. Barış sadece ölümlerin sonlandırılması değil yaşamın onurlandırılmasıdır. Özgür bir geleceğin inşa edilmesidir. Barış aynı şekilde masalarda imzalanan anlaşma değildir. Bu ülkedeki bütün anadil, özgürlük, kimliklerin eşit ve özgür yaşamasıdır. Barış çok inançlıdır. Hiç kimse barışı tek kimliğe indirgemesin” dedi.
‘Kürtler 100 yıldır direniyor’
Bu dünyanın iki büyük dünya savaşı gördüğünü ve bugün de bu savaşların sürdüğünü belirten Uçar, şöyle devam etti: “Bu dünyanın savaşsız olacağını bize dayatanlarla karşı karşıyayız. Dünyanın kendisini de savaş sanayisi yürütüyor. Barış ve savaşı en iyi bilen coğrafya insanlarıyız. Devlet aklı ve bu aklın yürütücüsü olanların tek bir şeyi vardı Kürtleri, asimile etme. 100 yıldır Kürtleri yalnız bırakmaya çalıştılar. Kürt halkı buna karşı 100 yıllık direnişle yanıt verdi. Bu direniş barış irademizi güçlü, diri tutmaya devam ediyor.”
‘Trafik kazası değil cinayettir’
Bugünü Colemerg’de trafik kazasında yaşamını yitiren Barış Annelerine atfettiklerini belirten Uçar, bunun trafik kazası değil cinayet olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Her türlü zorbalığa karşı annelerimiz savaşa karşı barikat oldular. Bu iktidar ve onun devlet aklı uyduruk soruşturmalarla onları tutuklamaya çalıştılar. İfadeye giderken yaşamını yitirdiler. Bu bir trafik kazası değil cinayettir. İki gün öncede hasta tutuklu Şakir Turan’ı cezaevinde kaybettik. Cezaevlerinde de bu AKP savaşı yürütmeye devam ediyor. Devlet tutukluyu korumakla yükümlüdür. Yetmedi cenazesine de zulüm etmekte geri durmadı bu iktidar. AKP içeride de dışarıda da Kürt halkına karşı cinayet işlemeye devam ediyor. Zırhlı araçla bir çocuk yaralandı. AKP’nin cezasızlık politikaları yüzünden çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Bu ne AKP ile ne AKP hukuku ile durdurulabilir. Nerede görmek istemiyorsanız Kürt halkı, orada olmaya devam edecek. Barışın sesini yükseltmeye devam edecek.
Başaramayacaklar
Ekonomik kriz yüzünden komşular, ev sahipleri birbirlerini vuruyor. İnsanlar intihar etmek zorunda kalıyor. İktidar savaşın gölgesinde barışın ütopya olduğunu ikna etmeye çalışıyor. Bizim mücadelemiz onurlu bir barışı tesis edinceye kadar elbet devam edecek. Bu ülkede eşitliklerin önünde en büyük engel Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır. Çözüm projeniz yoksa eğer bilene soracaksınız. Sayın Abdullah Öcalan ‘Bana imkan yaratılırsa 1 haftada çözerim’ diyor. Kürt halkının verdiği barış karşısında devlet aklının yapabildiği tek şey tecrittir. Sayın Öcalan şahsında bütün Kürt halkını tecrit altına almaya çalışıyorlar, başaramadılar, başaramayacaklar.
Barışı kendi ellerimizle kuracağız
İki roket atıp savaş başlatırız diyen Hakan Fidan, bugün kapı kapı dolaşıyor. Niye dolaşıyor; ‘Kürtler birbirini öldürsün’ diye. Başaramayacaklar. Bu iktidar toplumu zehirliyor. Ülkede ve dünyada bu kadar büyük bir barış yolu izleyen Kürt halkı birbiri ile savaşamaz. Birlik olacağız, barışı kendi ellerimizle kuracağız. Buradan Dışişleri Bakanı’na söyleyelim, sizin 2015 yılında beri yürüttünüz bütün politikalar Kürt halkının direncine takıldı, geri tepti. Bugünde öyle olacak, başaramadınız, başaramayacaksınız. Yine bu ülkenin toplumun yarısının hayır dediği Cumhurbaşkanı, iki gün önce ‘Düşüncelerimiz farklı olsa da aynı yöne bakmalıyız’ dedi. ‘Kimliği, aidiyeti, ideolojisi ne olursa olsun aynı payda da bir araya gelebiliriz’ diyor. Dersiniz ki bu kutuplaştırıcı dili, bu ayrımcılığı körükleyen biziz. Kendine çağrı yapıyor. Umarız kendi yaptığı çağrıyı duymuştur. Ona uygun pozisyon alır.
30 milyon aç, haberdar mısınız?
Kürdistan’da kayyımlarla belediyeleri elimizden almaya çalışıyor. Savaş sanayide Türkiye iyice yol aldı. Yol alan şirketlerin hepsi Cumhurbaşkanı ailesine ait şirketler. Roketlerin maliyetini övünerek söylüyorlar. 85 milyon insanın 30 milyonu açlık sınırının altında yaşıyor onlardan haberdar mısınız?
Barış toplumun kazanması demektir. Hep birlikte onurlu ve büyük bir barışı var etmeye hazır mıyız? Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Yerel seçimlerde kayyım rejimine en güçlü cevabı vereceğinizi biliyorum. Burada tesis edilecek barış demokratik cumhuriyet ve ortak yaşam için atılan büyük bir adımdır. Şimdi barış zamanı, şimdi kazanma zamanı.”
Miting konuşmaların ardından sanatçı Xece’nin ezgileri eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.