Gündem

Diyarbakır'ın tarihi yapı potansiyeli masaya yatırıldı

Diyarbakır’daki Surp Giragos Kilisesi'nde kentin tarihi yapı potansiyelinin geleceğe güvenle aktarılabilmesini önceleyen sempozyumun açılış programı yapıldı.

SUR AJANS- Diyarbakır, iki gün boyunca TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi ile Ankara Şubesi tarafından düzenlenen '7. Uluslararası Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devri Sempozyumu'na ev sahipliğine yapacak.

Sempozyumun açılışı programı tarihi Sur ilçesindeki Surp Giragos Kilisesi'nde yapıldı.

Açılış programından sonra etkinlik, 27-28 Eylül tarihleri arasında Sezai Karakoç Kültür Merkezi'nde akademik tartışma ve aktarımlarla sürecek ve halka da açık olacak.

İki gün sürecek ve Kürtçe, Türkçe,  İngilizce 3 dilde tarihi yapıların geleceğe güvenle taşınmasında önemli konuların tartışıldığı sempozyum programında, 10 oturum, 129 bildiri yazarı yer alacak.

Surp Giragos Kilisesi‘nde startı verilen sempozyumun açılış konuşmasını Prof. İdris Bedirhanoğlu, Kürtçe, Türkçe ve İngilizce konukları selamlayarak yaptı.

Yapı denetiminin önemi

Bedirhanoğlu, "İlki 2007 yılında ulusal çapta Ankara’da ikincisi 2009 yılında uluslararası katılımlı olarak Diyarbakır’da gerçekleştirilmiş ve bu sempozyumlar sayesinde tarihi yapı restorasyon proje ve uygulama hizmetlerine yaklaşımların iyileştirilmesi sağlanmıştır. Bu sayede yapıların statik ve dinamik davranışları da sorgulanır hale gelmiş ve daha sağlıklı bir restorasyon süreci için inşaat mühendislerinin de daha çok söz sahibi olması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Daha sonraları Trabzon, İstanbul ve Erzurum’da yapılan sempozyumun son olarak 7.si odamız adına İMO Ankara ve İMO Diyarbakır Şubeleri tarafından Diyarbakır’da ve uluslararası olarak gerçekleştirmekteyiz" ifadelerini kullandı.

‘Sur’un bir kısmı Sur olmaktan fersah fersah uzaklaşmıştır’

Diyarbakır İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz da sempozyum konuşmasında ortak aklın oluşturulması bağlamında karşılıklı fikirleri paylaşmanın önemine değinerek şunları söyledi: "Sempozyumumuzun açılış konuşmalarını Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesi Surp Giragos’ta yapıyoruz. Hemen yakınımızda bulunan Ulu Camii Anadolu’nun ilk camisidir. Bir zamanlar Süryani Patrikhanesi olan Meryem Ana Kilisesi çok uzağımızda değil. Dinlerin, dillerin, kültürlerin önemli izler bıraktığı bir şehirdir Diyarbakır. 2015 yılında da Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiştir. Bu kadim geçmişe, bu kültürel birikime sahip çıkmak önce biz Diyarbakırlıların, sonra da tüm insanlığın boynunun borcudur. Fakat ne yazık ki 2016 senesinde Sur’da yaşanan çatışmalı iklim, bu kadim kente geri dönüşü olmayacak zararlar verdi. 2013 yılında restore edilmiş bu kilise, o süreçte aldığı tahribat nedeniyle yeniden restorasyon görmek durumunda kılmıştır. Dört Ayaklı Minare’nin önünden geçip geldik hepimiz. O minarenin ayaklarında hâlâ kurşun izleri bulunmakta. Buradan Diyarbakır Barosu eski başkanımız Tahir Elçi’yi de rahmetle anmak istiyorum. Dört ayaklı Minare önünde yaptığı açıklamada Sur gibi kadim bir kentte çatışmaların yaşanmaması gerektiğini ifade etmişti. Bizler de bu sürecin her aşamasında itirazlarda bulunduk, her aşamada uyarılarımızı dile getirdik. Lâkin birçok tescilli yapının yıkıldığına şahit olduk. Sur’un dokusuna uymayan bir mimariyle yeniden yapılaşmaya gidildiğini gördük. Bugün gelinen noktada Sur’un bir kısmı Sur olmaktan fersah fersah uzaklaşmıştır.

‘500'e yakın tarihi yapı yıkıldı’

Surların ve Hevsel Bahçelerinin tarihi niteliğinde vurgu yapan Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “2016 yılından sonra 500'e yakın tarihi yapı yıkıldı. Güçlendirme çalışması yapıldı ama yapıldı mı muamma konusu. Ortadan kaldıran bir yapıyı tekrardan ayağı kaldırmak zor. Ama umuyorum ki bu sempozyum bir ışık olur. Belediye, üniversite ve vakıflar müdürlüğü buradan çıkacak sonuçla hareket edecekler. “

 ‘Tarihi yapıların korunması önem arz ediyor’

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna ise şunları söyledi: "Güçlendirme sırasında tarihi yapıların korunması önem arz etmektedir. Tarihi yapılara müdahalenin görünmemesi, estetiği bozulmayacak şekilde yapılmalı. Ülkemizde tarihi eserler kaderine terk ediliyor."

‘Tarihi yapıları özenle geleceğe taşımalıyız’

Dicle Üniversitesi İnşaat Mühendisleri Bölüm Başkanı Zeynel Fuat Toprak, "Tarihi yapılar geçmiş medeniyetlerin ayak izlerini gösteriyor. Şuanda bulunduğumuz tarihin yapı Hıristiyanların daha önce olduğu ve burada ibadete ettiklerini bize söylüyor. Tarihi yapıları özenle geleceğe taşımalıyız. Bu sempozyumu önemli görüyoruz" dedi.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası adına konuşan Burç Baysal’ın konuşmasında kültürel değerlerin korunmasının önemine dikkat çekti.

‘Surlar insanlık tarihine ışık tutan açık hava müzesidir’

Sur Belediyesi Eş Başkanı Fatma Gülan Önkol, yaptı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Bugün burada, yalnızca Sur ilçemizin değil, tüm halkların ortak mirası olan bu kadim şehrin tarihsel ve kültürel değerlerine sahip çıkmak için bir aradayız. Sur, asırlara yayılan bir tarihin, medeniyetler arası buluşmanın ve kültürel zenginliğin merkezinde yer almaktadır. Tarihi surları, taş sokakları, asırlık evleri ve camileriyle, geçmişin izlerini günümüzde de yaşatmaya devam eden ilçemiz, yalnızca bir yaşam alanı değil, aynı zamanda bir kültür ve tarih hazinesidir. Bu topraklar barındırdığı derin geçmişle, yalnızca Diyarbakır değil, tüm insanlığın ortak bir hazinesidir. Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesiyle, Sur’un tarihsel ve kültürel değerlerinin tüm dünya tarafından kabul edilen birer hazine olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Surlar, yalnızca bir savunma yapısı değil, aynı zamanda farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan, insanlık tarihine ışık tutan birer açık hava müzesi niteliğindedir."

‘Bu halkı yalnız bırakmayın’

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Doğan Hatun ise sempozyum açılışında yaptığı konuşmasında şunları söyledi: "Bu kent sevginin kentidir. Hakikaten Sur’da bizler için başka bir ruh vardır. Tarihi Dört Ayaklı Minarenin önünde Tahir Elçi kamuoyunun dikkatini buraya çektiği esnada katledildi. Dış fırçasıyla yıkanması gereken tarihi yapılar kepçelerle yıkıldı. Biz buradan UNESCO'ya sesleniyoruz; Hevsel ve Kalenin UNESCO'ya girmesi bizim için ne kadar onurluysa,  bu halkı da yalnız bırakmayın ve buraları birlikte koruyalım."

‘Bize bu tarihi bırakan Dicle Nehri’nin kendisidir’

Dicle Nehri kaynağından Bismil’e kadar olan 60 kilometresinin tescilsiz, tanımsız, isimsiz ve statüsüz bir konumda olduğunu vurgulayan Hatun, konuşmasına şöyle devam etti: “Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri olmazsa bir hiçtir. Bütün bereketini ve verimini Dicle Nehri’nden alır. Bugün bu tarihi yapıların, 12 bin yıllık insanlığın yerleşik hayata geçmesini, bize bu izleri ve tarihi bırakan Dicle Nehri’nin kendisidir, tatlı su kaynağıdır, bereketli Mezopotamya topraklarıdır.”

Sempozyumu Sezai Karakoç Kongre ve Kültür merkezinde katılımcıların konuşmaları ile sürüyor.