Diyarbakır’da, sanayi bölgesinin etrafını yüksek duvarlarla kuşattığı Zor Köyünde, su sıkıntısı yaşanırken, hayvancılığın yapılamaz hale geldiği alandaki köy sakinleri fabrikalarda ücretli kölelere dönüştü.

Diyarbakır’da Organize Sanayi Bölgesi tarafından çevrelenen 70 yıllık Zor (Al) köyü, adeta bir hapishaneye dönüştürülürken, çevresi duvar ve tel örgüyle örülen köyün tek bir çıkışı bulunuyor.

diyarbakır zor köyü osb

Diyarbakır'ın Zor Köyü

Elazığ-Diyarbakır karayolunun 24’üncü kilometresinde 70 yıl önce kurulan köyün kaderi, kurulduğu alanın Organize Sanayi Bölgesi ilan edilmesiyle değişti. Bölgenin mera ve arazilerini içine alan 915 hektarlık alanın kamulaştırılmasıyla, köyün hayvancılığı darbe alırken, atılan adımlarla gün geçtikçe köylülerin yaşam alanları yapılan fabrikalar nedeniyle daha da sınırlandırıldı. Organize sanayi bölgesi ilan edilmeden önce köylüler sakin bir hayat yaşarken, 20 yıl önce alınan kararla hayatları alt üst oldu. Köylüler, devlet destekli projelerin adım adım hayata geçirilmesine paralel olarak değişti. Bölgede kurulan 210 firmanın yüzde 21’i gıda, yüzde 12’şer payla gıda, metal, plastik ve mobil ile yüzde 7’si inşaat malzemeleri üzerine üretim yaparken, bu üretim getirdiği katı ve sıvı atıklar köylülerin yaşam alanlarını tahrip ettiği gibi, sağlıkları için ciddi risk oluşturuyor.

diyarbakır zor osb

Diyarbakır OSB

Köy yaşamından fabrika işçiliğine

Fabrikaların kullanmak için açtığı artezyen kuyuları köyün yeraltı suyunu ciddi oranda azaltırken, fabrika atıkları, tarım sulaması ve hayvanlarının su ihtiyaçlarını karşıladığı Devegeçidi çayını kirletmesi nedeniyle köylülerin bu ihtiyacını karşılamaz hale getirdi. Yaşam alanları ve geçim kaynaklarının daralması nedeniyle köylülerin birçoğu, aylık 2 bin 500 ile asgari ücret arasında değişen ücretlerle fabrikalarda çalışmak zorunda bırakıldı.

‘300 haneli köyümüzde mevcut su kaynaklarımız bize yetmiyor’

Kirletilen su için arıtma tesisinin bulunmadığı 300 haneli bin 140 nüfuslu köyün sakinlerinden Mehmet Yiğit, fabrikaların kurulması, atıkların nehir ve meralara atılması nedeniyle hayvancılığın zarar gördüğünü dile getirdi. Bundan dolayı köylülerin hayvancılıktan vazgeçtiğini ve fabrikalarda çalışmaya başladığını ifade eden Yiğit, fabrikaların köyün etrafında 5-6 tane sondaj kuyusu açtığını belirterek, bu da köyün suyunun azalmasına neden olduğunu dile getirdi. Yaşanan su sıkıntısının köyü zorladığını ifade eden Yiğit, “Fabrikaların suyu çok bizim suyumuz yok denecek kadar az. Eskiden çeşmelerimiz vardı, şimdi o da yok. 300 haneli köyümüzde mevcut su kaynaklarımız bize yetmiyor. Köylülerin sanayiye girmemesi için bu duvarları yapmışlar ve bizi abluka altına almışlar” ifadelerini kullandı. (Kaynak: MA)