Bizler kutsanmış oğullar doğurduğumuzda
biliyorduk bize uzaklardan sesleneceklerini
ve her cumartesi göğe bakacağımızı
biliyorduk
…
Ah ateş, ah o derin yangın
yıllar yılı emzirdiğimiz hüzün
taşlarımız filiz verdi
gördünüz mü?
Sen çocuklarımızdan melek yapıyorsun evrene,
ben bin yaş daha büyüyorum
genişliyor hüznün mecrası
daha da çıplaklaşıyor
Annemin sözleri düşüyor suya
su acıyor!
…
Göğüne kaldırıyorum başımı sonra,
teleklerinden kan damlayan kuşlar düşüyor avuçlarıma
Ahh Panaya, onlar büyüyecekti daha!
Çocukların suyunda boğulduğu,
kızıl bir nehir var- tanrıyla şimdi aramda…
…
Ve kederim
çocukların kirpiğinden tuzla savrulur
bağışlanmaz olan budur
…
Batının unuttuğu, karlı bir bahçedir Doğu!