Alçakların son sığınağı ve öldürmenin diğer adı vatanseverliktir...
"Daha kaç bebek ölmeli"
4600 mü hakim ve hakemlerin vicdanları mı? Az mı ,çok mu?
Ahh Mehmet Sait hocam biz senden öğrendik; anlat bize azlığı, çokluğu...
"Az özlüyorum sizi efendim,
Çok özlemeye gücüm yetmiyor sanki
Çok özlesem ölür gibi oluyorum da
Az özleyince ölmüş gibiyim."
Anlat ki az ölelim çok sevelim. Gözlerinde azınlık, kollarında mülteci kalmayalım sevgilinin...
Nokta kadar da olsa kalbinde bir yurt edinelim sevgilinin.
Ve sonra Ağlama Duvarında ağlayıp sen ağlama bebek, ben ağlarım ikimizin yerine, diyelim.
Kola mı döksem; yoksa gül mü döksem yollarına.. Yoksa faşizme karşı omuz omuza, halaydan tutup beni kol kola, coca cola devrimci koala mücadele etsem ve ferman padişahınsa sokaklar-eylemler bizimdir mi desem... Ya da "Öyle bir sarhoş olsam ki.
Bir an unutsam seni"
Dört kitabın üstüne yemin ederim ki Sen bir kütleye sahipsin
E=Mc2 'ye itaat et ve direnme! Mutluluğun formülü işte bu...
Dört kitabın ilk emirleri
Tevrat “Yaşat” diyor Yahudiler öldürüyor,
İncil “Sev” diyor Hristiyanlar sevmiyor,
Kuran-ı Kerim “Oku” diyor Müslümanlar okumuyor ve
Zeburda ise "dürüstlük" diyor; oysa hiçbiriniz dürüst değilsiniz...
Şşşttt sus.. Sakın bir şey söyleme!
Hele sen sus!
Sen hiç bahsetme dürüstlükten.
Sen alçaksın...
Evladım biliyorum sen vatanını milletini bayrağını seviyorsun.. Hem de çok seviyorsun.. Canını uğruna feda edecek kadar.. Ama şunu da bilmen gerekiyor ki senin yüreğini ,aklını ele geçirmek isteyen nice münafıklar olacak.. Birçok vatan haini, namussuz, şerefsiz ve dahi alçaklar vatanseverlikten dem vuracak...Çünkü onların sığındığı yegane yerdir vatanseverlik....Hem sen "Ege denizi balıklarındır." diyerek ne anlatıyorsun anarşist Çipras Reis? Dinle bak Süleyman Demirel ne demiş:
"Ege bir Yunan gölü değildir, ege bir Türk gölü de değildir. bineanaleyh Ege bir göl değildir."
Seni seviyorum, çikolatayla çocuk kandırıp tren istasyonunda kalbini çalmaktır yahut gariban bir inşaata akciğerini sökmektir...İstasyonlara gitme çocuk kaybolursun???
Şimdi ben seni seviyorum diyeceğim sen diyeceksin ki İsrail ve Filistin kardeştir... Ege denizi balıklarındır ,Kudüs insanlarındır. Gördünüz mü Necm suresinde? Sözde Tanrılarınız Lât ve Uzzâ'ya and olsun ki
Gevrek-gevreki,
acıcık cacık-cacıki Yunanlar ve Türkler de kardeştir...
Kırkbeş yıldır komadayım.. Ve insan olarak yaşadığımı düşünüyordum.. Meğerse kalbim atmıyor, dudaklarım öpmüyor, aklım yorgun ve senden çok uzakta tuzaklarda...Az önce farkettim taşın sert olduğunu, duyguların bej olduğunu!!! Ama benim duygularım nedense sana karşı hep karla karışık yumuşak olduğunu ise şimdi öğrendim..
Ve az önce Yunanlılar ile Türklerin birbirine benzediğini; hatta sert, ciiddi ve vakur olduklarını farkettim.. Meğerse Yunanlılar ve Türkler kardeşmiş.
Ne diyeceğiz şimdi yaşasın halkların kardeşliği mi? Yoksa yaşasın "halkların sevgililiği mi" Peki ya Suriyeliler, Afganlar, İranlılar da birbirine benziyorsa.. Onlar da mı kardeş olacak?
Çinliler, Koreliler ,Japonlar???
Onlar içinde yaşasın halkların kardeşliği diyecek miyiz? Bu halkların kardeşliğinin sınırı ve çemberi nereye kadar... İtalya'dan İspanya'ya kadar koşan Mussolini ve kardeş Franko arası gel git yaşayan bir faşist kardeşliği mi? Yaşasın H-itler...Seni seviyorum aşkım aşkım...
Ben şairim cebimde taşla gezmiyorum... Sevgiler biriktiriyorum, acılar topluyorum; Matematiğim çok iyi... Dış açıların toplamı 360 derece iç acıların toplamı ise 180 derece olan insanlar eksiltiyorum hayatımdan...
Çünkü her yer sen ,her yer ölüm ve her yer acı..
Bütün üçgenlerin ve iç acılarının iç toplamı 180 derecede dedikodu, iftira ve hırsla kaynıyor...
Ve sen hâlâ acılar çekiyorsun ve hâlâ muadilli ilaçlarla çare arıyorsun acılarına...
Gel de öpeyim geçsin acıların, sonra halkın cebinden atarsın bol bol Avrupa'da tur...
Şerefe...
"Ben hep ezilmeye, hep yenilmeye mahkum muyum diyenlere "Çare gelmez ağlamaktan?" Çare Lokman Hekim mi???
Zahhaaha ... Boşversene Müslüm Baba dinle, Müslümanca takıl...Ne kadar dağılırsan ve ne kadar parçalanırsan o kadaaaar iyi!!!
Acılar da her insanda gülme gibi, ağlama gibi eşitlik sağlar mı?
Yoksa hayat dediğin sevgilinin gözlerinde azınlık kollarında hep mülteci kalmak mı, ya da her aşkın hakikatteki tek formülü
E=mc2 mi?
Sen ağlama bebek, ben ağlarım ikimizin yerine Ağlama Duvarı'nda mı diyelim...