Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile imzaladığı “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, okullarda "değerler eğitimi" dersi verecek. İzmir’in pilot il olarak seçildiği proje kapsamında, kaç okula “manevi danışman” atandığı bilinmiyor. ÇEDES tartışmaları yanı sıra, Diyanet Bakanlığı “Genç Gönüllüler, Çocuk Gönüllülerle Buluşuyor” adıyla yeni bir “değerler eğitimi” proje açıkladı. Proje kapsamında ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencileri Diyanet gençlik merkezleri ve camilerde din görevlileri ve manevi danışmanlar gözetiminde birtakım “faaliyetler” yürütülecek. Eğitmenler ise “gönüllü abi ve ablalardan” oluşacak. Gündeme geldiği günden beri, eğitim sendikaları, ilgili kurumlar, veliler ve farklı inançtaki halklar,  ÇEDES’le amaçlanmak istenen politikalara karşı çıkıyor. Eğitim Sen İstanbul 3 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Tosu, iktidarın amaçladığına dair değerlendirmelerde bulundu.

Toplum bilimden uzaklaşıyor

Tosu, iktidarın ideolojisi gereği “dincilik” doğrultusunda yeni bir nesil yetişmek istediğini belirterek, iktidarın her şeyi “kader” ile açıklayan bir kitle ve nesil yetiştirmek istediğini söyledi. Bunu da ÇEDES projesi üzerinde yapmaya çalıştığının altını çizen Tosu, “Bu toplumun bu kadar bilimden uzaklaşmasının temel nedeni dinin bu kadar ön plana konulmasıdır. Okullarımızın İmam Hatibe dönüştürülmesi, din eğitiminin 5 saate çıkarılması kritik bir durumdur” dedi.

ÇEDES ile ne amaçlanıyor?

İktidarın geçmişte, Gülen Cemaat yapılanması ile “hizmet” adı altında ortaklaştığını ve cemaatteki “abi” ve “ablalar” aracılığıyla gençlerin yetiştirildiğini anımsatan Tosu, “Geçmişte abiler, ablalar aracılığıyla çocuklarımız eğitilmeye çalışıldı. Daha sonra bunlar bir baskın yiyerek ‘terörist’ ilan edildi. Bu tarz eğitimler ne yazık ki iyi sonuçlar doğurmuyor. Çocuklarımızı bilimden uzaklaştırıyor, eğitimden uzaklaştırıyor. Uluslararası ölçeklere bakıldığında çocukların eğitim düzeyi çok alt saflarda. ÇEDES adı altında farklı tarikatlar aracığıyla yapılan protokoller ile genç nesil üzerinden toplumu dindar, dini esas alan bir nesille dönüştürmek hedefleniyor” diye belirtti.

‘ÇEDES projesini kabul etmiyoruz’

ÇEDES projesinin 10 Şubat’ta yaklaşık 10 ilde uygulanmasına dönük çalışmaların sürdüğünü belirten Tosu, bu durumun yaratacağı sorunlara değindi. Tosu, proje kapsamında yapılanların eğitim diliyle bir ilgisinin olmadığını belirterek, “Bu işin bilimini ve pedagojik formasyonunu almış öğretmen arkadaşlarımız bu konuda görevlendirilsin. Belli ki burada niyet; eğitimi geliştirmek değil, eğitim açığını gidermek değil. Amaç çocuklara camilerde dini eğitim vermek. Bu bir dayatmadır. Siyasal iktidarın toplumun görüşünü almadan, sendikaların görüşünü almadan, kendi siyasal ideolojilerini doğrultusunda uyguladıkları bir projedir. Biz bu projeyi kabul etmiyoruz” diye konuştu.

‘Mücadele edeceğiz’

Tosu, Türkiye’de eğitim sisteminin ciddi bir şekilde geriye gittiğini vurgulayarak, çocukların ufak yaşta işçi olarak çalıştığını, bunun sonuçları ise cinayetle bittiğini ifade etti. Tosu, şöyle devam etti: “Basına yansıyan birçok olay gördük iş güvenliği yeterince alınmadığı için onlarca çocuğumuz ne yazık ki iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. ÇEDES projesinde öğrencilerimiz okuldan uzaklaştırılıp, din ağırlıklı eğitime tabi tutuluyor. Gelecekte eğitimsiz, cahil, piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılan bir nesil ne yazık ki bizi bekliyor. Biz bunların oluşmasını istemiyoruz bunun için mücadele edeceğiz.”

Tiyatro ve drama eğitmeni Okdayan Mardin’de öğrencilerle buluştu Tiyatro ve drama eğitmeni Okdayan Mardin’de öğrencilerle buluştu

Anadilde eğitimi savunuyoruz

İktidarın sorgulamayan bir kitle yaratmak istediğini sözlerine ekleyen Tosu, tarikatlar ve cemaatler eliyle çocuklara dönük işlenen suçları hatırlattı ve herkese duyarlılık çağrısında bulundu. Tosu, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin gelişmesini istemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Biz bu anlayışı yıkmak için mücadele edeceğiz. Bu konuda ailelerin de çocuklarını okulda tutmalarını ve bilimsel eğitim dışında farklı alanlara yönelmesini engellemeliler. Ensar Vakfı’nda yaşananlarının tekrarlanmasını istemiyoruz. ‘Abi’ ve ‘ablaların’ geçmişte çocuklarımızı nereye sürüklediklerini hatırlamalarını istiyoruz. Biz bilimsel, demokratik, laik, anadilde bir eğitimi savunuyoruz. Bunu önünde olan bütün bariyerleri yıkmak için üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: MA