Ekonomik düzlemde Türkiye manzarasından özet kesitler

-ABD ve Avrupa, kısaca emperyal devletler dünya ülkelerinden iki temel istekte bulunurlar.

 Bunlar; Pazar garantisi ve Pazar istikrarının korunmasıdır.

Çünkü istikrar bozulduğu zaman, dış dünya ülkelerinin, başka ülkeye yaptığı yatırımlar büyük yara alır.

Bu yaralanma süreci ortaya çıktığında, dış dünya, yönetim değişikliğinin siyasal ve ekonomik krizin kendini onarma imkanının daha gerçekçi olduğu görür ve mevcut iktidarın değişiminden yana olurlar.

Onların kişilerle bir dertleri olamaz. Esas dertleri ekonomik zarara uğramamalarıdır.

Kapitalist bir siyasal sistemli ülkenin Anti emperyal olması bir komedidir. 

Anti emperyal demek, Sosyalist olmak ya da tümden üretim araçlarının kamusallaştırılması ve bilime dayalı eğitimin esas alınması demektir.

Kapitalist bir devletin veya özel mülkiyeti esas alan siyasal sistemlerin davranış önermelerinin anti emperyal tutum sergilemesi hem gerçekçi değil hem gerekli değil hem de çok komik.

Çünkü, zaten bütün kapitalist ülkeler aynı zamanda emperyal devletlerdir.

Ancak büyük emperyal ile alt emperyal olarak ikiye ayrılırlar.

Alt emperyal devletler yeterli sermaye ve teknolojik birikimleri olmadığı için büyük emperyallere paramiliter ve karakol görevini üstlenirler.

Kapitalist üretim ilişkileri üç aşamalıdır.

Kapitalist üretimin ilk aşamasında, sermaye birikimi çok cılız olduğu için Devlet ekonomisi (devlet kapitalizmi) egemendir.  Mutlak güç bürokrasidedir.

İkinci aşamada, karma ekonomi: hem devletin hem özel mülkiyetin ticari faaliyet yürüttüğü ve özel sermaye güçlendikçe devletin kendi ticari faaliyetlerini özel müteşebbislere yumuşak geçişle bıraktığı siyasal yönetim şeklidir.

Üçüncü aşamada, sermaye birikimi had safhaya ulaşır uluslararası sermaye ile ortaklaşır. Böylece devlet bütün ekonomi faaliyetini özel sermayeye devreder.

Üretim ilişkileri geliştikçe, sermaye birikimin önü açılmak zorunludur. Buna liberal ekonominin gereği denir.

Eğer ekonomi liberalizme geçmezse, sermaye birikimi tıkanır. Yatırım yapılamaz duruma gelir. Bu süreç iç savaş çıkaracak basınca sahip. Hiçbir iktidar bu basınca dayanamaz. Bu basınç ya sosyalizme ya da liberalizme geçmek zorundadır. 

Halkın sosyalizm talebi ve örgütlülüğü yoksa zaten sosyalizme geçiş mümkün olmaz.

Siyasal Liberalizm, devletin bütün üretim alanını özel teşebbüse devretmesi, sermaye birikim hızının önündeki bütün barikatları kaldırır.

Özel teşebbüs liberal üretim sürecinde kamu yararı gözetmez, karlı alanlara kayar.

Yüksek teknoloji kullanarak emek yoğunluk sürecinden uzaklaşır Haliyle işsizler ordusunu yaratarak güvensiz iş piyasası ve hayata tutunmak için, günlük işler şeklinde iş alanlarının çevrede yaygınlık kazanması, emeğin esarete boğulması ortamını yaratır.

 PARADOKS

Yabancı para ile faiz ilişkisinin yarattığı sonuçlar.

Yabancı paranın yükselmesine devalüasyon denir. Devleti çökertir.

Çöküşten kurtulmak için, iç savaşa sürüklenir.

1..enflasyon düşmeden faizin düşürülmesi, ekonomi bilimine aykırıdır. Ekonomide ters formüldür.

Ters Formül, bütün zamanın boşa harcanmasıdır.

Yani enflasyon düşmeden, faiz düşürülmez.

Yani enflasyonun kontrol altına alınması ve düşürülmesi için faizin artırılması gerekir.

2..Faizin yüksek olması, esnaf piyasasını kilitleyen ve esnafı iflasa sürükleyen bir tutumdur.

Faiz sıfıra doğru azaldıkça, esnaf rahat nefes alır, tersi ise esnaf için felakettir.

Kapitalist sistemde, devletin temel görevlerinden bir tanesi enflasyonla mücadeledir.

Başarılı olunmadığı zaman ekonomi siyaset eğitim kültür toplumsal yapı dandikleşir.

3..faiz yüksek olduğu zaman, tüketici, tüketim eğilimini azaltarak birikimini Tasarrufa yöneltir. Sonuç olarak esnafın satışını azaltır. Buna piyasa daralması denir.

Yani 100 müşterisi olan esnafın, müşteri sayısı 50 ye düşer. Standart giderler sabit kalıp gelirler azalacağı için, esnaf iflas sürecine girer.

4..enflasyon düşmeden, faizin düşürülmesi, birikim sahibini yabancı paraya yöneltir. Doları patlatır.

Yabancı paranın TL karşısında yükselmesi, ihracatçı ve turizmciye yarar. Ancak, ihracat ürünleri ithalata bağımlı olduğundan, ihracat sektörü reel olarak kar etmeyecektir.

Turist gittiği ülkede üç kriter arar,

Ucuzluk, hukukun üstünlüğü, estetik görüntü.

Türkiye yabancıya göre ucuz ama, demokrasi, hukuk sisteminden uzaklaşması,

Giyim ve davranış tarzında peşmude görüntü, turisti cezbetmez.

5..hükümetin yabancı parayı yükseltmesi, vatandaşın yabancı para tasarruf stokunu harcamaya zorlamaktır. Hükümete güven olmayınca bu çabada boşa düşer.

6..sonuç, toplumun ezici çoğunluğu işini kaybeder, işsizlik, devasa boyuta ulaşır.

Paradoks, ayrıca, ekonomik boyutuna paralel, ırkçılık, imha, inkâr, yolsuzluk, kayırmacılığı da kapsıyor.

Türkiye’nin, bütün dünyadaki kürdilerle el sıkışmadan, bu paradokstan kurtulması mümkündür diyen, beri gelsin.

Pahalılık ve enflasyon farklı tanımlamalardır.

Pahalılık, kalite oransallığıdır.

Yani kaliteye göre fiyat belirlenir.

Her oransallık belli bir sınıf ve tabakalardan oluşan alıcıları vardır.

Satın alıcı gelir düzeyine göre mal ve hizmet alımına konumlanır.

Bu anlamda üretici ürettiği mal ve hizmetin kalitesini alıcının alım gücüne göre konumlandırır.

Enflasyon ise, bir mal ve hizmetin fiyatlarının her gün, günlük, aylık ve yıllık bazda artmasına denir.

Aynı kalitedeki mal ve hizmet fiyatları, girdi maliyetlerinin artmasından dolayı, mal ve hizmetin fiyatı da artar.

Tüketicinin geliri ise, aynı oranda aratmadığı için,

Tüketici, ya daha önce aldığı mal ve hizmetten vaz geçer ya da tüketim miktarını azaltır.

Yani daha önce ayda bir kere aldığı eti 2 veya daha fazla aylara sirayet eder.

Ayda bir kez berbere giden iki ayda bir gitmeye başlar. Bazı alışkanlıklardan vaz geçer. Vazgeçtiği Alışkanlıklarını karşılayan sektörler iflas eder.

Sinema, tiyatro, pastane gibi.

Önceki tüketici miktarının sayı ve alım gücünün azalmasına, piyasa daralması denir.

Önceki piyasaya göre şekillenen üretici, yeni pazar yetersiz kaldığı için, mal ve hizmet elinde kalır. Buna üretici krizi denir.

Üretici, elinde kalan mal ve hizmeti, maliyetin altında sattığı zamanda, buna iflas denir.

İflas eden üretici, işsizler kervanına katılır.

Enflasyonist ortamı fırsata çeviren sektörler bir türev olarak ortaya çıkar. Ancak bunların oranı yüzde ikiyi geçmez.

Özet olarak coğrafya bir çöküş yaşar.

Peki enflasyonun sebebi nedir.

Bir sürü sebep var, ancak ana sebep ülke gelir ve kaynaklarının ölü yatırım dediğimiz gelire dönüşmeyen harcamalardır.

Bunlar savaş ve yolsuzluk harcamalarıdır.

Savaş ekonomiye benzin döken, ekonomiyi imha eden en büyük enstrümandır.

Rüşvet ve yolsuzluk ise, hükümetlerin sattıkları mal ve hizmetleri fahiş fiyattan gösterip farkını ceplerine indirmeleridir.

Bu sürecin üstünün örtünmesi için, iç ve dış savaşlar, hukuk sisteminden uzaklaşmalar hükümetlerin tercihine dönüşür.

Faiz artırmanın sonuçları:

Ekonomik aktivite yavaşlar (alışveriş).

Ekonomik büyüme durur.

Paranın değeri düşer.

Kur düşer.

Yatırım maliyetini arttığı için Yatırımı engeller.

İstihdam (işçi alımları) azalır,

Artık esnaf, sattığı malın yerine, daha pahalı olarak doldurmak zorundadır.

Her satıcı, bir sonraki alışlarını, daha pahalı alacağını bileceği için,

Ya satmaktan vaz geçerek beklemeye alır.

Bu durum onu stokçu olmaya zorlar.

Ya da kendini garantiye almak için, fahiş fiyata satmak zorunda.

Kendini korumak adına, alçak tefeci ve fırsatçı olarak damgalanır.

Ben paramı bankaya, faize yatırsaydım hem daha iyi kazanırdım hem çevrenin yüz karası mahcubiyetini yaşamazdım, diye söylenmeye başlar.

Yüksek faiz, döviz kurunu düşürür.

Ama, esnafı, büyük iflaslara sürükleyen, güçlü bir enstrümandır.

Peki, faizden kurtuluş var mı?

Var.

Ülkede, enflasyonun olmaması veya sıfıra yakın olması lazım.

Peki, enflasyon nasıl sıfırlanır.

Ülkede, yolsuzluk ve savaş ekonomisinin olmaması lazım.

İşte bu görünmez perdenin altında yatan

Kürt sorunudur.

 DOLAR NASIL DÜŞER?

1-ihracat ithalattan fazla olacak.

2-ülkeye yabancı turist yağacak (milyonlarca)

3-yabancıların yatırım ve çekim merkezi olarak güvenli liman olacak (demokrasi, evrensel hukuk kuralları.)

Çünkü para(sermaye)korkak olduğu için belalı ortamlardan güvenli limanlara doğru meyleder.

4-dünyanın Türkiye’ye borç para vermeleri için, Türkiye güvenilir endeksinin yüksek olması gerekir.

6-baskı grupları özerk olmalı (barolar, tabipler, sendikalar, mühendis odaları, gazete ve yazarlar, üniversiteler.)

7-Savaşlardan ve kavgalardan çok uzak duran bir ülke olmalı

8-kürdlerin bütün talepleri, referandum ile açığa çıkarılıp, karşılık bulmalı.

9-iktidar, gitmeme duygusunu oluşturmamalı.

Not 1-yukarda anlattıklarım, kapitalist sistem için geçerlidir.

Sosyalist sistem için maddeler farklı tanımlanır.

Not 2-kanun devleti ile hukuk devleti farklı tanımlamalardır.

Kanun devleti: bir ülkedeki iktidarın, kendi ihtiyaçlarına göre yasa çıkarmasıdır. (Pakistan, Afganistan, ırak, Suriye, İran, Türkiye)

Hukuk devleti: bütün dünyanın kabul ettiği ve mutabık olduğu evrensel kurallardır.

Not 3-üç türlü enflasyon var: maliyet, kıyas, talep. Maliyet ve kıyas enflasyonu çöküş ve iç savaşın kaldırım taşlarını döşer. Talep enflasyonu ise tam tersi ekonomik gelişmeye heyecan ve ivme kazandırır.