Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Ağustos ayı verilerine göre, Türkiye’de gerçek genç işsizliği oranı yüzde 38,9 olarak gerçekleşti. Gençliğin İyi Olma Hali Raporunu yayımlayan Habitat Derneği'nin Nisan 2023 verilerine göre ise, yaşamından memnun olmayan gençlerin oranı yüzde 54 olarak kaydedildi. Raporda, oranın son 5 yıldır sürekli olarak düştüğüne dikkat çekildi. Ekonomik kriz nedeniyle sosyal, kültürel alanları neredeyse yok olmanın eşiğine gelen gençler, eğitim hayatlarını ya da alacakları eğitimi de yine bu krize göre belirliyor.
Gençler, üniversite tercihlerini yaparken hayallerini gerçekleştirmekten çok, para kazanmayı önceliyor. Fahiş kira fiyatları, artan faturalar, en temel gıdalara bile gün aşırı gelen zamlar nedeniyle ailelerinin bulunduğu kentlerde üniversite tercihleri yapmak zorunda kalıyor. Birçoğu eğitim gördükleri üniversitelerde eğitim materyallerini dahi almakta güçlük çeken gençler, ya temel ihtiyaçlarından kısıyor ya da eğitimden arta kalan zamanlarında ek işlere başvuruyor. Gençler, yaşadıkları sorunları ve çözüm yollarını ajansımıza anlattı.
İzmir’de Peyzaj Mimarlığı 3’üncü sınıf öğrencisi olan Bermal Karadağ (22), isteyerek başladığı bölümü bitirdikten sonra iş bulmakta zorlanacağını ve daha mezun olmadan bu kaygılarla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle üniversite yaşamının her alanında sıkıntılar ve sorunlarla karşılaştığını ifade eden Karadağ, gençler olarak temel gıda harcamalarından eğitim materyallerine, barınma ihtiyacına kadar pek çok şeyi kısmak zorunda kaldıklarını söyledi. Karadağ, bir üniversite öğrencisinin yaşayabileceği olası sorunları şöyle sıraladı: “Ben şu an üniversite yurdunda kalıyorum. Yurtlar, normal bir insanın hayatını karşılayabilecek şartları sunmuyor. Küçücük bir odada 6 kişi yaşıyoruz. Burada ders çalışabileceğim bir alana sahip değilim. Eve çıkmak istiyorum, ancak karşılaştığımız kira fiyatlarını hiçbir öğrencinin karşılayabileceğini düşünmüyorum. Bin 250 TL devlet bursu alıyorum. Tek gelir kaynağım bu. 450 TL kaldığım devlet yurduna gidiyor. Sadece üniversiteye gitmek için günde 2 kere ulaşım ücreti ödediğimi varsayarsak, toplam 6 TL’den ayda 180 TL yapıyor. Aylık telefon faturam 150 TL. 800’e yakın param zaten böyle gidiyor. Dışarıda yemek gibi bir lüksümüz kalmıyor. Ben çoğu zaman aç geziyorum. Çünkü sadece bir öğüne 100 TL gibi bir para verebiliyoruz. Bana 450 TL kalıyor. Ben bir ay boyunca bu parayla nasıl geçinebilirim ki!”
Hem kendisinin hem de yaşıtlarının sürekli “Ne yapacağız?” ve “Ne olacağız?” sorusuna cevap aradıklarını söyleyen Karadağ, geleceklerine dair umutsuzluğa sürüklendiklerini ifade etti. Yaşanan sorunlar nedeniyle çoğu gencin yurtdışına gittiğini belirten Karadağ, “İzmir ve Riha’daki gençliği karşılaştırdığımızda, her ikisinin de ortak sorunları var. Mesela belirsizlik ve umutsuzluk ikisinde de ortak. Ancak sistem her ikisine farklı yöneliyor. İzmir’deki gence mevcut durumu sordurtmama politikası uyguluyor. Ancak burada gençler daha politik ve sistem de bunun farkında. Gençler de hiç umut kalmayınca, mecburen buraları terk ediyor. Sistemin başına kim geçerse geçsin, bu sorunların düzelebilmesi için yaşamsal değerlerimizin düzelmesi, daha özgürlükçü bir yer ve toplumsal mücadele gerekiyor” dedi.
Harran Üniversitesi Veterinerlik bölümü öğrencisi olan İbrahim Halil Bulut (23), gençler olarak sosyal ve kültürel anlamda herhangi bir şey yapamadıklarını vurguladı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle bazen eğitim materyallerini dahi alamadıklarını sözlerine ekleyen Bulut, “Kitaplar bile aşırı pahalı. Bazen aylık aldığım bursla bu kitapları almak zorunda kalıyorum. Ancak 7-8 dersim var. Hangi birinin kitabını alacağım? Bu sebeple eğitim kalitemiz düşüyor” şeklinde konuştu.
Ailesiyle birlikte Urfa’da yaşadığını ve bu şekilde barınma ihtiyacını karşıladığını dile getiren Bulut, eğitim görmek istediği üniversiteyi de buna göre belirlemek zorunda kaldığını ifade etti. Bulut, “Diyarbakır’a bile gidemedim. Harran Üniversitesi’ni seçme nedenim, evime 500 metre uzaklıkta olmasıydı. Okula yürüyerek gidiyorum. Ders aralarında evime giderek yemek yiyorum” diye anlattı.
Mezun olmadan yaşayacağı geçim sıkıntılarını düşündüğünü dile getiren Bulut, “Ne yapacağımı hep düşünüyorum. Artık gençler için ‘Avrupa’ya gitme’ gibi bir seçenek oluşmaya başlamış. Ancak bunu düşününce bile, vicdan azabı çekiyorum. Bu topraklarda doğdum, bir kültürüm var. ‘Modern’ yaşam bunu bize dayatıyor” diye konuştu. Bulut, gençlerin yaşadığı sorunların halkın yaşadığı sorunlarla bir olduğunu ve bu çıkmazdan mücadeleyle çıkılabileceğini söyledi.
Harran Üniversitesi'nde Çocuk Gelişimi bölümü öğrencisi Mahmut Bayar (18), üniversiteyi okuyacağı kenti de tercih ettiği bölümü de ekonomiyi önceleyerek yaptığını dile getirdi. Bayar, “Üniversite tercihi yaparken, ekonomi belirleyici oldu. Urfa’dayım ailemle birlikte yaşıyorum. Şehir dışında olmak farklı kültürleri tanımak isterdim, ancak maddi açıdan aileme daha fazla yük olmamak için burada okumayı tercih ettim. Bölümümü seçmemin sebebi bile ekonomik. Ataması daha kolay oluyor diye bu bölümü seçtim. Bir hayalimi gerçekleştirmekten çok yaşamaya çalışıyorum” dedi.
Her dışarı çıktığında “Acaba cebimdeki para yeter mi?” tedirginliği yaşadığını ifade eden Bayar, gençler olarak attıkları her adımda ekonomik sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kaldıklarını söyledi. “Ekonomi ön planda olduğu için, hayatımızı da ona göre şekillendirmek zorunda kalıyoruz” diyen Bayar, sözlerini şöyle sürdürdü. “Ben okula gitmek için 2 otobüs değiştiriyorum. Öğrenci kartıyla yol parası 5.50 TL. Öte yandan bir öğrencinin kantinde bir çay ya da kahve içmek için buna bütçe ayırması gerekiyor. 3 günde bir 10 TL’ye bir çay içebiliyoruz. Sosyalleşmek bir lüks artık.”
Yaşananlara karşı gençler olarak umutlarını yitirmediklerini belirten Bayar, şunları söyledi: “Korkutulmuş bir halk var. Bu sistem özgürlüğümü, düşüncelerimi kısıtlıyor doğru, ancak gençler bu sistemi ve düzeni yıkacak olanlardır. Gençlerin buna inanması gerekiyor, bunun için de örgütlenmesi gerekiyor. Gençlerin umutlu olması gerekiyor ki bu coğrafyayı terk etmeden mücadele edebilsinler.” (MA)