Suriye iç savaşı, 2011 yılında Arap Baharı'nın etkisiyle patlak veren protestolarla başladı ve hızla büyük bir iç savaşa dönüştü. 13 yıl boyunca devam eden bu çatışma, milyonlarca kişinin ölümüne, yerinden edilmesine ve ülkenin altyapısının yok olmasına yol açtı. Bugün, savaşın geldiği noktada büyük bir dönüm noktası yaşanıyor. Esad, yıllarca süren savaşın ardından bugün ülkesini terk etti, Şam ise Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından ele geçirildi ve yeni bir dönem başladı.
Savaşın başlangıcı ve ilk yıllar (2011-2013)
Suriye'deki çatışma, 2011'de halkın, Esad rejiminin baskıcı yönetimine karşı başlattığı barışçıl protestolarla başladı. Ancak güvenlik güçlerinin sert müdahaleleriyle bu protestolar hızla silahlı çatışmalara dönüştü. Esad’a karşı olan muhalif gruplar, Batılı güçler ve Arap ülkelerinin desteğiyle ayaklanmayı büyütürken, Esad ise İran ve Rusya'nın yardımıyla direnişe karşılık verdi. 2013’teki kimyasal silah saldırıları, uluslararası kamuoyunun tepkisini artırırken, IŞİD’in yükselişi çatışmayı daha karmaşık hale getirdi.
Rusya ve İran’ın müdahalesi (2015)
2015'te Rusya'nın doğrudan savaşa dahil olması, Esad rejiminin kaybettiği toprakları geri almasını sağladı. Aynı dönemde İran, Hizbullah ve Şii milislerle Esad’ı desteklemeyi sürdürdü, böylece çatışma daha da mezhepçi bir boyuta taşındı.
IŞİD’in yükselişi ve çöküşü (2014-2019)
2014 yılında IŞİD, Suriye’nin büyük bir kısmını ele geçirerek halifelik ilan etti. ABD ve koalisyon güçleri, IŞİD’i zayıflatmaya yönelik hava saldırıları düzenledi ve yerel güçlerle (YPG, PYD) işbirliği yaptı. 2019'da IŞİD’in lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürülmesiyle örgüt büyük ölçüde çöküşe uğradı.
Bölgesel gerilimler (2016-2024)
Türkiye, 2016’dan itibaren Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla Suriye’nin kuzeyine asker göndererek özellikle Kürt grupları hedef aldı. Türkiye’nin desteğiyle, Suriye’nin kuzeyinde muhalif gruplar etkili oldu, ancak bu dönemde Türkiye ve Rusya arasında da zaman zaman gerilimler yaşandı. Suriye’nin kuzeyi, Türk destekli gruplar ile YPG/PYD arasında çatışmaların sürdüğü bir bölgeye dönüştü.
Son gelişmeler ve Esad’ın kaçışı (2024)
Bugün, Esad’ın ülkesini terk etmesi, Suriye’deki iç savaşın en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Esad, uzun yıllar boyunca Rusya ve İran’ın askeri desteğiyle iktidarını korudu, ancak ekonomik çöküş, halkın tepkisi ve dış desteğin azalmasıyla kaçmak zorunda kaldı. Esad’ın kaçışı, Şam’daki yönetimi devralan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından duyuruldu. HTŞ, 2017 yılında El-Nusra Cephesi'nden ayrılarak bağımsız bir örgüt olarak yapısını güçlendirdi. Bugün sabah saatlerinde, HTŞ lideri, Esad’ın rejiminin sona erdiğini ve yeni bir dönemin başladığını açıkladı.
HTŞ’nin yükselişi ve Suriye’deki rolü
HTŞ, özellikle Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde güçlü bir varlık gösteriyor. Esad'a karşı olan isyan hareketlerinin en büyük ve en örgütlü grubu olan HTŞ, Türkiye'nin desteklediği gruplarla zaman zaman ittifaklar kurmuş olsa da, kendi ideolojisiyle ayrıştı. Şam’daki yönetimi devralarak, şeriat temelli bir yönetim kurmayı hedefliyor. Bu gelişme, Suriye’deki diğer etnik ve dini gruplar arasında endişelere yol açabilir, çünkü HTŞ, uluslararası alanda terörist bir örgüt olarak kabul ediliyor.
Uluslararası reaksiyonlar ve gelecek
Esad’ın kaçışı ve HTŞ’nin Şam’ı ele geçirmesi, dünya genelinde büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Rusya, henüz bu gelişmeye resmi bir açıklama yapmazken, İran destekli Şii milisler, bölgedeki durumu kontrol altına almak için son bir hamle yapmayı planlıyor. ABD, Esad’ın devrilmesinin ardından yeni stratejiler geliştirebilir. Türkiye ise, HTŞ’nin Şam’ı almasının ardından, bölgedeki gelecekteki yönetimle ilgili kararlar almak zorunda kalacak. Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgelere yerleşen milyonlarca Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor ve bu gelişmeler, mülteci akışını nasıl etkileyeceği konusunda belirsizlik yaratıyor.
Yeni bir dönem başlıyor
Esad’ın kaçışı, yıllardır süren iç savaşın ve büyük yıkımın ardından Suriye halkı için yeni bir belirsizlik dönemi başlatmış olabilir. HTŞ’nin iktidara gelmesi, Orta Doğu’daki güç dengesini değiştirecek önemli bir gelişme olarak tarihe geçecek. Ancak, HTŞ’nin izlediği şeriat temelli yönetim politikaları, Suriye halkı ve uluslararası alanda büyük tartışmalara yol açabilir. Bu gelişme, sadece Suriye’nin geleceğini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin stratejilerini de yeniden şekillendirebilir.
Heyet Tahrir el-Şam nasıl kuruldu?
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Suriye’deki iç savaşın en önemli silahlı gruplarından birisidir ve özellikle Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde güçlü bir varlık göstermektedir. HTŞ, 2017 yılında El-Nusra Cephesi'nin eski üyelerinin bir araya gelerek kurduğu bir koalisyon olarak doğmuştur. El-Nusra Cephesi, başlangıçta El Kaide'nin Suriye'deki kolu olarak faaliyet gösteriyordu, ancak HTŞ, zamanla El Kaide'den ayrılarak bağımsız bir örgüt haline gelmiştir. HTŞ'nin yapısı, aşırı İslamcı ve radikal bir ideolojiye dayalıdır ve Suriye iç savaşında önemli bir aktör olmuştur.
HTŞ, 2017 yılında El-Nusra Cephesi'nin lideri Ebu Muhammed el-Culani'nin önderliğinde kuruldu. El-Nusra Cephesi, 2011’de Suriye iç savaşının başlamasının hemen ardından El Kaide'nin desteğiyle kuruldu. Ancak 2016'dan itibaren El Kaide ile olan ilişkisini zayıflatmaya başladı ve 2017'de tamamen bağımsız bir grup olarak Heyet Tahrir el-Şam adı altında birleşti. Bu birleşmenin ardından grup, özellikle İdlib ilinde güçlü bir hakimiyet kurmuş ve Suriye'deki isyancı gruplar arasında önemli bir güç haline gelmiştir.
HTŞ, şeriat temelli bir yönetim kurmayı hedefleyen radikal bir İslamcı örgüt olarak tanımlanır. Örgüt, El Kaide'nin ideolojisine yakın bir çizgide hareket etmektedir ve özellikle batılı güçler ile Suriye rejimine karşı savaşmaktadır. Bununla birlikte, HTŞ, savaşın ilerleyen yıllarında diğer muhalif gruplarla da çatışmalara girmiştir, çünkü kendisini tek otorite olarak görmekte ve bölgedeki diğer isyancı grupları kontrol altına almak istemektedir.
Grup, Suriye'nin kuzeyinde yer alan İdlib, Hama, Halep ve Lazkiye gibi bölgelerde etkili olmuştur. Özellikle İdlib bölgesinde, HTŞ, birçok yerel isyancı grubun birleşmesiyle hakimiyetini güçlendirmiştir. Birçok yerel ve bölgesel güç, HTŞ'nin etkisini sınırlamaya çalışırken, grup zaman zaman Türkiye'nin desteklediği gruplar ile de çatışmalara girmiştir.