İlk sayısında eğitimde bölgesel eşitsizliği işleyen “Eşitsizlik Bülteni” ikinci sayısında sağlık kategorisinde Türkiye’deki bölgesel eşitsizliğe ayna tuttu.

TÜİK verilerinde; bebek ölüm hızı, doğuşta beklenen yaşam süresi, hekim başına düşen müracaat sayısı, sağlığından memnuniyet oranı ve kamunun sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranını inceleyerek sağlıkta bölgesel eşitsizliğin boyutlarını gözler önüne seren “Eşitsizlik Bülteni” ikinci sayısında TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya’nın değerlendirmesine de yer verdi.

Eşitsizlik Bölgesi’nde bebek ölüm hızı 11,4

2019 yılı TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin tümü için bebek ölüm hızı ortalama değeri 8,9. Eşitsizlik Bölgesi’nde bu oran 11,4 iken Türkiye’nin geri kalanı için bu oran 8,3. Eşitsizlik Bölgesi’nde Türkiye’nin geri kalanına göre her bin canlı doğum için 2,8 bebek daha fazla hayata gözlerini yumuyor.

bebek ölüm hızı

Öte yandan, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman Şırnak ve Siirt illerini kapsayan Güneydoğu Anadolu bölgesinde beş yaş altı ölüm hızının diğer bölgelere kıyasla daha fazla olduğu görülüyor.

Eşitsizlik bölgesinde her on bin kişiye 15,1 hekim düşüyor

Eşitsizlik Bülteni’nin derlediği verilere göre, yaşam süresi, hekim sayısı ve eczane sayısı bağlamında yaşanan eşitsizlikler şöyle:

-Doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye’de 78,1 yıl. Eşitsizlik Bölgesi’nde ise bu oran 77,7 yıl.  Türkiye’de on bin kişiye düşen doktor ve diş hekimi sayısı 19,9. Bu sayı Eşitsizlik Bölgesi’nde 15,1 iken Türkiye’nin geri kalanında 21,1.

-Türkiye’de ortalama hekim başına düşen müracaat sayısı 5.834. Eşitsizlik Bölgesi’nde bu sayı 6.181 iken Türkiye’nin geri kalanında 5.749. Eşitsizlik Bölgesi’ndeki hekimler yüzde 7 daha fazla müracaat alıyor.

-Türkiye’de her yüz bin kişiye 27,9 adet hastane yatak sayısı düşüyor. Eşitsizlik Bölgesi’nde bu sayı 21,1 iken Türkiye’nin diğer illerinde 29,6.

-Türkiye’de her on bin kişiye 2,9 eczane düşüyor. Bu sayı Eşitsizlik Bölgesi’nde 1,9 ve Türkiye’nin diğer illerinde 3,2.

Sağlığından memnuniyet oranı

Türkiye’de sağlığından memnuniyet oranının genel ortalaması yüzde 72. Bu oran, Eşitsizlik Bölgesi’nde yüzde 73 iken Türkiye’nin geri kalanında yüzde 68.

sağlıkta bölgesel eşitsizlik

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya

Sağlıkta eşitsizlik sınıfsaldır

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya’nın Eşitsizlik Bülteni’ne yaptığı değerlendirmede ise sağlığın toplumsal şartlarla birlikte ele alınması gerektiğine vurgu yapılıyor.

Beklenen yaşam süresinin farklı sosyal sınıflar arasında eşitsizlik gösterdiğinin bilindiğine işaret eden Yerlikaya, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 verilerini baz alarak, “Ülkemizde hane halkı refah düzeyi en yüksek ailelerde doğan her bin bebekten 8’i bir yaşını göremeden yaşamını yitiriyor. Hane halkı refah düzeyi en düşük ailelerde doğan her bin bebekten ise 23’ü yani diğer grubun üç katı bebek yaşamını yitiriyor. Sağlıkta eşitsizlikler temelde sınıfsal olmakla birlikte, bölgesel, ekonomik, siyasal ve kültürel farklılıkların da etkisi altındadır. Eşitsizlikler, sağlık hizmetlerinin kalitesi ve sunumundan erişim düzeyine kadar birçok farklı aşamada görünür olabiliyor. Kimi zaman doğum kanamasına veya aşı eksikliğine bağlı anne-bebek ölümleri, kimi zaman ise ishal, kızamık veya zatürre gibi medikal tedavisi nispeten kolay olan hastalıklara bağlı ölümler karşımıza çıkıyor. Bültende ifade edilen bebek ölüm hızları ve 5 yaş altı ölümlerin eşitsizlik bölgelerinde belirgin bir şekilde fazla olması bu durumun en somut göstergesidir. Eşitsizlik Bölgesi’ndeki hekimlerin yüzde 7 daha fazla müracaat alıyor olması, ana dilinde sağlık hizmet sunumunun yapılamaması gibi parametreler hizmet kalitesini doğrudan etkiliyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Anadilin sağlık hizmetine etkisi

Sosyal, ekonomik, kültürel ve politik koşullar yaşamı ve sağlığı etkilediğine işaret eden Yerlikaya, “Yoksulluk, işsizlik, eğitim, savaş, ekolojik felaket ve toplumsal özgürlük gibi konular sağlığın sosyal belirleyicileri olarak kabul ediliyor. Bunların dışında sağlık alanında tanı-tedavinin en önemli aşaması hasta öyküsünü almaktır. Eğer hasta ve sağlık çalışanı aynı dili konuşmaz ve uygun araçlar/aracılar kullanılmazsa bu öyküyü almak çok zor hatta imkansızdır. Birçok araştırma da ana dilinde verilmeyen sağlık hizmetinin, hastanın bilgilendirilmesi sürecini ve tedavi hakkını aksatacağı sonucunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla aynı dili konuşamama da sağlık hizmetlerinde erişimi zorlaştıran bir durumdur” ifadelerini kullanıyor.

Sağlıklı olma halini etkileyen faktörler

Sağlıklı olma halinin salt tıbbi hizmetlerin sunumuyla alakalı olmadığına değinen Yerlikaya, “Sağlığın sosyal belirleyicileri olarak tanımlanan savaşın olmadığı barışçıl bir ortam, toplumda yaşayan insanların kendilerini gerçekleştirebilecekleri güvenli bir iş, insanca yaşamını sürdürebilecekleri bir gelir, iyi bir eğitim, sosyal güvence, dengeli beslenme, barınma hakkı, sağlıklı altyapı, sosyal yaşam alanları, demokratik katılım olanakları, iyi bir fiziksel çevre vb. tüm parametreler sağlıkla doğrudan ilişkilidir” değerlendirmesiyle ülkedeki genel atmosferin sağlık üzerindeki etkilerine vurgu yapıyor.

SUR AJANS

Editör: Haber Merkezi