(Vicdansız Resmi Hafıza)
Esat Korkmaz

Türkiye’nin resmi hafızası vicdansız: Bu vicdana başkaldırıp toplumsal vicdanla buluştuğumuzda, yasaklı kültürlerle ilişkilerimiz olağanlaşacak, ortak geleceğimiz güvence altına alınacaktır.

Gönül evinden bize seslenen vicdanımızı rehber edinerek yürüyelim: Mutsuzluğu ve olanaksızlığı yabancılaşmanın batağından kurtaralım; olanaksızlığımız-mutsuzluğumuz gebe kalsın; doğan çocuğun, yani olanağın ve mutluluğun hafızasını okuyalım, bize koşan gelecekle kucaklaşalım.

Aslında hiçbirimiz, öldüğümüzde geçmişin yığını olmak istemeyiz; geleceğin olanağı ya da mutluluğu olmak hepimizin özlemidir. Bu özlem, geleceğe tutunmamızı sağlar; geçmiş ve şimdi, üzerimize çökmez, boğazımızı sıkmaz.

Dünden bugüne Ezidilere uygulanan soykırım acısını unutup ağız dolusu gülen pisliklere –Sus! diye bağıralım; doğaya-İzin verir misin? diyelim ve çerağını dinlendirmek için her Ezidinin akciğerlerinden uçuveren yaşamlarının son bestesi, ölüm müziğini dinleyelim.

ezidiler

Ezidiler-Esat Korkmaz

Dikkat kesilirsek eğer büyülü marifet devreye girecek; dinlediğimiz ölüm müziğinde bir görüntü belirecek, bir resim yere düşecek ya da bir saat aracılığıyla zaman duracak.

Hepimiz biliyoruz ki küresel kültür bir vaatten çok, bir tehdit artık: Önce arzı, ardından talebi, sonra da insanı tek-tipleştirdi; bu durumun her gerçeklenişinde insan olmak, insana ağrı vermeye başladı. Tek-tipleşen insanlar tek-tip arzı, tek-tip tüketerek, parçası oldukları tek-tip bir dünya ürettiler: Artık, eğlence çalışmanın uzantısına, trajedi sabır amaçlı teselliye, sanat sisteme uyarlanmayı davet eden telkine dönüştü.

Emperyalist güçler halkları, egemenlere karşı ortak bir iradeyi dışa vuran bir güç olmaktan çıkardı; kalabalık durumuna getirdi ve orada tecride aldı. Devletler Ortodoks kültüre yatırım yaptı, diğer inanç-düşünce ve felsefeleri tecride aldı; ana etnik gruplar, kendi kanına yatırım yaptı, diğer etnik yapıları tecride aldı. Sistem kadını erkeğin evrenselliğinde, erkeği de sistemin amacında tecride aldı: Bununla yetinmedi tümümüzü, unutmanın-unutulmanın dipsiz kuyusuna fırlatıp attı.

Tasallutun zalimliğinde, süreğen dayatmaların zamanını yaşıyoruz. Egemenin düşüncesi-inancı cellatın ipine, yargının diline, polisin copuna bağlanarak yurttaşa uzatılıyor şimdi: Böylesi koşulda, olası güdümlü kışkırtmalara karşı uyanık olmak, dinsel ya da etnik çelişkileri sıcak noktalara taşımak isteyenlerin oyunlarını bozmak durumundayız. Herkesin kendi kimliğiyle yer alacağı, konuşan ve tepki gösteren, denetleyen ve hesap soran örgütlü bir toplum yaratmak zorunda olduğumuzu, aklımızdan hiçbir zaman çıkarmayalım.

Ezidiler, önsüz-sonsuz İyi’ye ve önsüz-sonsuz Kötü’ye, yani, tektanrıcı dinlerin metafizik Tanrı’sına ve Şeytan’ına karşı, doğa kadar iyi-doğa kadar kötü Melek Tavus’u tasarımlamakla diyalektik düşünmenin yolunu açtılar bize. Yaşadığımız coğrafyada, haklarında çok şey yazılan ama bir o kadar da az şey bilinen cemaatlerden biridir Ezidiler. Eldeki bilgiler çoğunluk olumsuz içerikler taşır: Şeytan’a tapan, askere gitmeyen, vergi vermeyen eşkiyalardır onlar. (1)

Üç ilke, Beş Farz, Üç Büyük Günah ile yaşama tutunan; ahret kardeşliğiyle acıları ve mutluluğu paylaşma temelli bir örgütlenmeye giden; kirvelikle kendilerini kuşatan düşmanlarıyla birlikte yaşama olanağını üreten ateşin sahibi Ezidileri ya da Kırmızı Ezid’in Kuzularını selamlayalım, istedik.

Gizliliği ilke durumunda öne alan ve dışa kapalı yaşayan dünün Ezidileri bugün, kapılarını dünyaya açıyor, bizi tanıyın diyor. Açılan bu kapıdan girmek, felsefelerini, öğretilerini ve inançlarını öğrenmek, kendilerine yönelik olarak başlatılan ve beslenmeye çalışılan karalamalara karşı toplumsal bir sorgulamayı başlatmak zamanıdır gün. Unutmayalım: Bugünü sorgulayıp yarına taşınamazsak eğer şimdide ölürüz.

Bunca cana-bunca kana mal olan Ezidi tarihi-Ezidi yaşamı karşısında suskunluğumuz, ilgisizliğimiz utanca, giderek suçluluğa dönüşmeden Ezidileri, layık olduğu yere oturtmak, onları anlamak, anlatmak, insanımıza-insanlığa tanıtmak, temel yükümlülüğümüz olmalıdır. (2)

Ezidi yeni yıl bayramı

Ezidi yeniyılı(Serêsal), Nisan ayının ilk Çarşamba günü kutlanmaktadır. Törenlerin ardından sancak tavafının da yapıldığı Baaşîk’teki kutlama daha görkemli olmasına karşın Ezidiler, yeniyıl kutlamalarını daha çok kendi köylerinde yapmayı tercih ederler.

Çarşamba günü evler çiçeklerle süslenir, çocuklar için yumurtalar boyanır. O gün yaşayanlar yeniden dirilecek, ölenler yeni bedenlere taşınarak kıpırdayan ete dönüşecektir. Doğal olarak Ezidilikte bir ruh göçü olgusu vardır: Kaynak kişim müridin söylediği gibi; “Öldükten sonra cezasını çeker, ödülünü alır ve ardından dünyaya gelirsin”. (3)

Bu inanç nedeniyle gün içinde, özellikle sabah erkenden mezarlıklara gidilir; ölenler yaşayanların yanına çağrılır ya da yaşayanlar geçmişe yolculuğa çıkarılır. Kadınlar mezar başlarında yas tutar; qewwallar kederli müzik yapar. Yedi Kutsal Varlık, bu çağrının ve müziğin sesini duyacak, yeni yılın bu ilk gününde, gelecekte gerçekleşek olaylara yön verecektir. (4)

Çarşamba günü gecesine kapandığında büyük ateşler yakılır; ateşin üzerinden atlanarak olumsuz güçlerden temizlenilir. Her aile hayvan kurban eder.

Önemi nedeniyle Nisan ayı, dinsel açıdan kutsal kabul edilir; Sancak Gezdirme etkinlikleri özellikle bu ayda yapılır. Düğün yapmak yasaktır. (5)

KAYNAKÇA

1)Osmanlı ve İngiliz Arşiv Belgelerinde Yezidiler-Yayına Hazırlayan: Amed Gökçen-; İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul- 2012; (Y)Ezidilere İlişkin Kısa Bir Not; s, 7-8
2)Korkmaz, Esat; Ezidiler; Melek Tavusun Talihsiz Halkı/ Kırmızı Ezid’in Kuzuları; Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul- 2015, Önsöz, s, 10-11
(3) Gavan Casım İsmail/mürit/ yaş: 24/ eczacılığı kazanmış ama gidememiş/ Batman-Kampın eğitimden sorumlu müdür yardımcısı. Söyleşi yeri: Öğretmenler Odası/ söyleşi tarihi: 17 Aralık 2014.
(4) Sever, Erol; Yezidilik ve Yezidiliğin Kökeni, Berfin Yayınları; Dördüncü Baskı, İstanbul- 2006; EK-I; Emir Muaviye bin İsmail el-Yezidi; Zerdüşt Bizimle Konuştu; Almanca aslından çeviren: Erol Sever; s, 138-139
(5) Korkmaz, Esat; Ezidiler; Melek Tavusun Talihsiz Halkı/ Kırmızı Ezid’in Kuzuları; Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul- 2015, s, 261-262

Editör: Haber Merkezi