Açık tanık Ümit Akbıyık'ın verdiği ifadelerle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 27 Nisan’da tutuklandıktan sonra tahliye edilen gazeteci Beritan Canözer hakkında "örgüt üyeliği" iddiasıyla açılan davanın duruşması Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, Canözer ve avukatı Muharrem Erbey hazır bulunurken, açık tanık Akbıyık da bulunduğu yerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

İddia makamı, önceki duruşmada ceza istemiyle verdiği esas hakkındaki mütalaasını tekrarladı.

‘Dosyadaki bilgiler sıra dışı değil’

Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan Canözer, 10 yılı aşkın bir süredir gazetecilik yaptığını belirterek, “Mesleğim gereği kamuoyunu ilgilendiren her haberi takip ediyorum ve haberleştiriyorum. İlk gözaltına alındığım 2015 yılından bu yana süreklileşen bir yargı tacizi ile karşı karşıyayım. Ya açık tanık-gizli tanık beyanlarıyla ya da yaptığım haberler sonucunda hakkımda soruşturmalar açılıyor. Daha önce birçok davada beraat, takipsizlik, HAGB aldım. Beraat aldığım davalarımdan biri de yine 4 açık tanık beyanı sonucu Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülmüştü. Bu davada da Sur’da yaptığım haberler suç olarak önüme çıkarılmıştı ve beraatla sonuçlandı. Zaten önünüzdeki dosyada da buna ilişkin bilgi var. Bir gazeteci olarak kentte yaşanan toplumsal bir olayı takip etmek ve haberleştirmek benim sorumluluklarımdan biri. Bu davada da açık tanık olarak dosyada yer alan Ümit Akbıyık hakkımda Sur’da haber takip ettiğim ile ilgili beyan vermiş, ancak zaten ben bunu gizli yapmadığım için tanığın verdiği beyanlar da çok sıra dışı değildir. Öte yandan tanık ilk olarak Ocak 2023’te verdiği ifadede benim sadece gazeteci olduğumu bildiğini söylerken, 4 Mayıs ve 12 Haziran tarihlerinde verdiği beyanlarda noktasından virgülüne aynı beyanı vermiş olup alenen kopyala yapıştır ifade sunmuştur. Bu iddiaların makul olmadığını belirtmek istiyorum” diye belirtti.

‘Kürt basınında çalışmak suç değil’

10 yıllık meslek yaşantısında yüzlerce haber yaptığı halde dosyada sadece 20-30 haberin yer aldığını kaydeden Canözer, “Politika, kadın, çocuk, ekoloji, ekonomi, spor ve sağlık gibi birçok konuda ve alanda onlarca haber yaptım. Sur haberleri nedeniyle daha önce de yargılandım ve beraat ettim. O zaman da gazeteciydim bugün de gazeteciyim farklı bir konumum yok. 2015 ve 2016 yılını anlattığı için bağlantı devam ediyor. Yani aslında mükerrer bir yargılanma söz konusudur. Bu dosyanın en simge olayı ise fotoğraf makinamın hala emniyetin elinde inceleme adı altında tutuluyor olmasıdır. Ayrıca en temel konu Kürt basınında çalışmamdır. Bu da suç değildir. Tüm bunların ışığında beraatımı talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye’nin gazetecilere fobisi var’

İstanbul’da Taksim operasyonu: 47 gözaltı İstanbul’da Taksim operasyonu: 47 gözaltı

Dosyaya yazılı savunma sunan Canözer’in avukatı Muharrem Erbey de, sözlü savunmasında, “Açık tanık, müvekkilin tanışır tanışmaz kendisine ‘örgüt üyesi’ olduğunu söylediğini belirtti. Bu ise hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Açık tanık gözaltı sürecinde çelişkili ve şüpheli bir süreç geçirmiştir. 17 adres göstermiş 600’ü aşkın da isim vermiş. Bunu yapması için uyumaması, yememesi, içmemesi gerekir. Bunun da imkanı yoktur” dedi. Dosyada somut bir delilin bulunmadığını dile getiren Erbey, şöyle devam etti: “Dosyada suç teşkil eden somut bir şey yok. Yapılan ev aramalarında suç teşkil eden bir şey de bulunmadı. Fakat fotoğraf makinesine el konuldu ve verilmedi. Gözaltına alınan her Kürt gazetecinin malzemelerine el konuluyor işlevsiz bırakmak için. Yine en çok tutuklu gazeteci Türkiye’de bulunuyor. Türkiye’nin gazetecilere fobisi var.”

Mahkeme davayı reddetti

Daha sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki suçlamaların Canözer’in daha önce Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dosyadaki suçlamalarla aynı olduğuna karar vererek, davanın reddine hükmetti.

  

Editör: Ali Abbas Yılmaz