Özel Haber: Gözde Çağrı Özköse
İsveç’te yaşayan eşi Shahla Chorke, eşinin, uluslararası yükümlülüklere göre mülteci olarak koruması olduğunu belirterek, ”Türkiye hükümetine ve uluslararası kurumlara sesleniyorum. Sınır dışı edilme kararı bir an önce durdurulsun” diye seslendi. Kahrizi için yazdıkları mektuba yanıt verilmeyen İranlı Mülteciler Ulusal Federasyonu ise İran’daki infazları hatırlatarak, Kahrizi'nin sınır dışı edilme kararının derhal askıya alınması çağrısında bulundu.
10 yıl önce İran’daki baskılar nedeniyle Federe Kürdistan’a taşınan gazeteci ve sunucu Amir Kahrizi (36) İsveç’te yaşayan eşi ve kızına ulaşmak için Federe Kürdistan üzerinden Türkiye'ye geldi. Türkiye'den de Yunan adalarından birine giderken polis tarafından gözaltına alındı. Türkiye'ye iade edilerek Edirne’deki Geri gönderme merkezine nakledilen Kahrizi, 25 Ağustos Cuma günü İsveç’te yaşayan eşiyle yaptığı telefon görüşmesinde, İran'a sınır dışı edilmek üzere Ağrı Geri Gönderme Merkezi'ne (GGM) nakledildiğini bildirdi.
‘Kaygı ve endişe içindeyim’
Türkiye'den İran'a sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakılan Kürt mülteci Amir Kahrizi’nin İsveç’te yaşayan eşi Shahla Chorke, Sur Ajans'a içinde bulundukları duruma ilişkin konuştu.
Chorke, eşinin siyasi nedenlerle yargılandığını ve İran'ı terk etmek zorunda kaldığını anlatarak, on yıl önce eşine dava açıldığını ve bu nedenle Federe Kürdistan’ına giderek gazetecilik faaliyetlerine devam ettiğini söyledi. Chorke, “Amir ve benim bir kızımız var. Kızım ve ben neredeyse üç yıldır İsveç'te yaşıyoruz. Amir'in niyeti İsveç'e, yanımıza ulaşmaktı ancak ne yazık ki şu anda İran'a sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya” dedi.
Yunan adalarında tutuklanmadan önce Amir”in kendisini aradığını, en kısa sürede İsveç'e ulaşmayı umduğunu aktaran Chorke, ”Amir için çok endişelendim ama onun Yunanistan'da tutuklanıp Türkiye'ye gönderileceği hiç aklıma gelmezdi. Denizlerde ve tehlikeli yollarda Amir'in başına bir şey gelmesinden daha çok korkuyor ve endişeleniyordum. Artık İran'a sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya olduğundan aşırı kaygı ve endişe içindeyim. Hiç bu kadar kaygılı ve endişeli olmamıştım. Geceleri kabuslar görüyorum, bazen kendimi teselli edip soruyorum, İran hükümeti tarafından bu ciddiyetle takip edilen biri böyle bir rejimin eline bu kadar kolay teslim edilebilir mi?” diye sordu.
‘Eşim mülteci olarak koruma altında ama şimdi İran'a sınır dışı ediliyor’
Chorke, eşinin İran'a sınır dışı edilmesi halinde cezasının ne olacağı sorusunu şöyle yanıtladı: ”İran'ın yargı sisteminde adalet yok, İslam Cumhuriyeti karşıtı bir örgütün üyesi olmanız ve böyle bir örgütle bağlantılı medyada aktif olmanız yeterlidir ve akıbetinizin ne olacağını bilirsiniz. Ancak, siyasi faaliyet yürütmek suç değildir. Amir, siyasi ve ideolojik inanç faaliyetlerinin suç olmaması gereken bir toplum için mücadele etti. Ancak İran hükümeti tüm bu yıllar boyunca on binlerce insanı siyasi suçlardan dolayı idam etti. Amir'in İran'a geri dönmesi konusundaki derin endişemin ve korkumun nedeni budur. Amir, birincisi Komele Partisi'ndeki örgütsel faaliyetleri, ikincisi gazetecilik çalışmaları, üçüncüsü ise Asosat TV'deki çalışmaları nedeniyle İslam Cumhuriyeti açısından tanınmış bir isimdir. Biz İran halkı, özellikle de İran Kürdistanı halkı, yıllardır bu rejimin bize karşı düşmanlığını ve yabancılığını iliklerimize kadar hissettik, bu yüzden Amir için bu kadar korkuyorum ve endişeleniyorum, çünkü onların hiçbir muhalefete karşı merhametleri yok”
Eşi için İsveç'te hiçbir temasta bulunmadığını ancak hayatının korunması sorumluluğunun öncelikle Türk hükümetinin ve ikinci olarak Ankara'daki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Chorke, eşinin sınır dışı edilmesi kararının bir an önce durdurulması yönünde hükümet yetkililerine çağrıda bulundu. Chorke, ”Türk hükümetinden Amir'in sınır dışı kararının benim için, çocuğumuz için ve Amir için bir an önce durdurulmasını talep ediyorum. Çünkü onu idam ederlerse hem ben hem de Amir'in ailesi hepimiz yok olacağız. Uluslararası yükümlülüklere göre Amir, siyasi mülteci olarak korunuyor ama şimdi İran'a sınır dışı ediliyor. Uluslararası toplumdan da Amir'in sınır dışı edilmesinin durdurulması için harekete geçmelerini talep ediyorum. Lütfen bu konu da bana, Amir'e, çocuğuma ve Amir'in ailesine yardım edin. Birleşmiş Milletler Türkiye Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden bu konuda bir an önce bir şeyler yapmasını rica ediyorum” dedi.
İranlı Mülteciler Ulusal Federasyonu: İran’daki infazları duymuyor musunuz?
İranlı Mülteciler Ulusal Federasyonu ise konu ile ilgili Ankara Göç İşleri İdaresi’ne, İçişleri Bakanlığı’na, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi’ne (UNHCR) ve Uluslararası Af Örgütü’ne bir mektup yazarak Amir Kahrizi'nin sınır dışı edilme kararının bir an önce durdurulmasını ve Cenevre Sözleşmesinin yükümlülükleri uyarınca bir mülteci olarak uluslararası destek almasını istedi.
Federasyon gönderdiği mektubunda, “Göç İşleri İdaresi ve Türkiye yetkilileri, Amir Kahrizi'yi İran'a hapishanede işkence görmesi için mi, yoksa ölüm cezasıyla karşı karşıya kalıp diğerleriyle aynı kaderi paylaşması için mi göndermek istiyorlar? Bu şekilde değilse neden Amir Kahrizi'yi İran'a sınır dışı etmeye karar verdiniz? İran'da siyasi ve dini mahkumların art arda infaz edildiği haberini Türk hükümeti yetkilileri duymuyor mu?” ifadelerine yer verdi.
‘Sınır dışı edilen Habibullah Moradi’den hala haber yok’
İranlı Mülteciler Ulusal Federasyonu Sekreteri Abdullah Asadi ise, kamuoyunun bugünlerde sığınmacılar için sessiz kaldığına işaret etti. Asadi, üç hafta önce Türkiye hükümeti tarafından Şehriar Baratinia ve Habibullah Moradi adlı iki İranlı mültecinin kolaylıkla İran'a sınır dışı edildiğini hatırlatarak, ”Şehriar Baratinia doğrudan Evin Cezaevi'ne nakledildi ancak Habibullah Moradi'nin akıbetine dair hâlâ bir haber yok” dedi.
‘Kılıçdaroğlu'nun seçim vaadi olarak söz verdiği politika, şuan Erdoğan tarafından uygulanıyor’
Türkiye hükümetinin bu yıl içerisinde 37 bin mülteciyi sınır dışı edildiği açıklamasına değinen Asadi, konuşmasına şöyle devam etti: “Ancak basından ya da ilgili kurumlardan herhangi bir protestoya tanık olmadık. Avrupa'da bu büyük çaplı deport olayları yaşansaydı mutlaka büyük çaplı protestolar da beraberinde gelirdi. Ancak Türkiye'deki sığınmacıların protesto hakkı yok. Sığınmacıların bağımsız olarak protesto yapmalarına, hatta Türkiyeliler tarafından gerçekleştirilen protesto mitinglerine katılmalarına bile izin verilmiyor. Öye tandan, diğer sorunlarla kıyaslayınca protesto hakkına sahip olmamak çok da önemli değil. Türkiye'de sığınmacılara harçlık verilmiyor, sağlık sigortaları yok, çalışma izinleri yok, kolay kolay ev kiralayamıyorlar. Pek çok mülteci çocuk, başvurularının reddedilmesi ve itibarsızlaştırılmaları nedeniyle eğitimlerine devam edemedi. Sığınmacılarla görüşme süreci 6 ila 7 yıl sürüyor. Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Erdoğan'ın 2023 yılı seçim kampanyası sığınmacıların sınır dışı edilmesine yönelikti. Aslında Kılıçdaroğlu'nun seçim vaadi olarak söz verdiği politika, şuan Erdoğan tarafından hızla uygulanıyor. Her halükarda Amir Kehrizi'nin sınır dışı edilme kararının derhal askıya alınmasını talep ediyoruz.”
Federasyonun yazdığı mektuba hala yanıt verilmedi
Federasyon olarak Kahrizi için yazdıkları mektuba hükümetin hala yanıt vermediğine dikkat çeken Asadi, ”İranlı mültecilerin içinde bulunduğu cehennem koşullarını Türk hükümetine defalarca yazdık ve İranlı mülteciler üzerindeki baskıyı durdurmalarını istedik. Çoğu durumda mektuplarımız, sınır dışı kamplarına nakledilen mülteciler üzerinde olumlu etki yarattı ve bazı durumlarda da serbest bırakıldılar; Amir'in sınır dışı edilmesinin bir an önce durdurulmasını umuyoruz. Amir'in eşi ve çocuğu yakın zamanda İsveç'te oturum izni aldığı için Amir'in sınır dışı edilme riski hayatlarını kötü yönde etkiliyor” dedi.