Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 1993’te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle ilişkilendirilen hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın yeniden yargılanma kapsamındaki davasının 30'uncu duruşması Adana 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Özkan tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'nde (SEGBİS) yaşanan sorun nedeniyle duruşmaya katılamadı. Duruşma salonunda Özkan'ın oğlu Ahmet Özkan, İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi avukatlarından Yasemin Dora Şeker, Yakup Ataş, Cahit Atak ve Tugay Bek hazır bulundu.

Savcı, Özkan'ın infaz halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Avukatlardan Yasemin Dora Şeker, İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin Lice davasının gerekçeli kararına değinerek, "Suça ve davaya konu edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümü ile sonuçlanan 22 Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır ili Lice ilçesinde meydana gelen olaylarda hiç bir surette dosyamız sanığı Mehmet Emin Özkan veya başkaca köylülerin veya yasadışı  silahlı örgüt elemanlarının 2 gün süren olaylardan önce, olaylar sırasında veya olaylardan sonra görüldüğüne ve olayları gerçekleştirdiğine dair bilgi bulunmamaktadır. Aksine Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesi ile ilgili İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden dosyada yargılanan sanıklar tarafından organize bir suikast sonucu hayatını kaybettiğine dair değerlendirme ve kabul ediş mevcuttur” diye konuştu.

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın bölük karşısında konuşma yaparken suikast silahı ile vurularak vefat ettiğine dair ilçedeki saldırının çok uzaktaki köylerden yapılmasının mümkün olmadığını belirten Şeker,  “İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edişi ve değerlendirmeler, dosyamıza ışık tutmakta, müvekkil sanığın durumuna lehe etki edecek niteliktedir.  Ancak sanıkların vefat etmesi sonucu davanın düşürülmesine dair karar, usuli olup mahkemeniz dosyasında yargılanan müvekkil sanığın lehine olduğu açıkça anlaşılan gerekçeler ve içerikte tartışılan, ortaya konulan deliller dikkate alınmalıdır. Bu haliyle söz konusu dosyadaki gelişmeler ve tüm müştekiler ve tanıkların ifadeleriyle  müvekkil sanığın olayda yer aldığına dair kesin ve inandırıcı hiçbir delil, somut bilgi ve bulgu olmadığı ispatlanmış olup yeniden yapılan bu yargılama tekemmül ettiğinden beraat kararı tesis edilmesi  gerektiği inancındayız" dedi.

Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 8 Mart 2023 tarihli Özkan'a dair verdiği "hayati tehlike oluşturduğu" ve ceza infazının ertelenmesi gerektiği yönündeki raporuna dikkat çeken Şeker, Özkan'ın 3 gün önce rapor almak için ATK'ye gönderildiğini ifade etti. Şeker, "8 Mart 2023 tarihinde tam teşekküllü  Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden düzenlenen rapor, önceki raporlar gibi sağlık durumu hayatını idame ettiremeyeceği ve hayatının cezaevinde iken tehlikede olduğunu göstermektedir. Cezaevine ilk girdiğinde dahi yaşlı olan müvekkil, aradan geçen 26 yıl içinde daha da yaşlanmış, doktor raporlarıyla da sübut bulduğu üzere cezaevinde tutulması ve gerekli yeterli tedaviyi görememesi hayatını tehlikeye atmaya başlamıştır. Zira artık bakıma muhtaç kronik hastalıklarla boğuşan, zor nefes alan, yatağa bağımlı, çoklu organ yetmezliği yaşayan, yürüyemeyen, konuşamayan ve hafızasını sık sık kaybeden kocamış, gözleri görmeyen ve her şeyden önemlisi bu hastalıklarıyla cezaevinde kalması hayatı için tehlikeli olduğuna dair raporlar düzenlenen bir hastadır. Kaldı ki, müvekkilin tahliye edilmesi halinde 'kamu düzeni ve kamu güvenliği' için tehdit oluşturduğuna dair hiç bir emare de bulunmamaktadır. Buna dair bulgular veya gerekçeler mahkemece bugüne kadar ortaya konulmamıştır” dedi. 

Yıllarca müvekkilin yargılaması tutuklu olarak yapıldığını, kararın kesinleşmesi üzerine tutukluluk hali hükümlü sıfatına dönüştüğü, ancak yeniden yargılama kararı ile kovuşturma kaldığı yerden devam ettiği için delil araştırması başladığından artık tutukluluk sıfatı aldığını ifade eden Şeker, savunmasında şunların kaydetti: “İlk bakışta bu durum kanuni gibi görünse de artık yeniden yargılama kararı ile tutuklu olan sanığa hükümlü muamelesi yapılması, infazına ara verilmemesi kanuni ve hakkaniyetli olmaktan çıkmıştır. Öncelikle kanuni zorunluluk sebebiyle  müvekkilin tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz. Tüm bu sebeplerle ve dosyada mevcut yazılı ve sözlü tüm savunmalarımızda belirttiğimiz nedenler ve mevcut tüm delillerle müvekkil Mehmet Emin Özkan'ın infazının durdurularak tahliyesine ve dosyadaki deliller yeter derecede toplandığından beraatine karar verilmesini talep ediyoruz."

Mahkeme heyeti, ATK raporunun beklenmesine ve Özkan'ın infazının devamına karar vererek duruşmayı 9 Kasım'a erteledi.

Editör: Ali Abbas Yılmaz