Artvin Borçka ilçesinde 3 Eylül 2024'te ağaçlarını korumak isterken katledilen Reşit Kibar'ın ölümü sonrasında yaptığı konuşma nedeniyle "kamu görevlisine hakaret" ve "kamu görevlisine mukavemet" iddiasıyla yargılanan Artvin Halkevi Yöneticisi Dursun Ali Koyuncu'nun ilk duruşması görüldü. Hopa 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Dursun Ali Koyuncu ve avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan Koyuncu, "Yeni kaybettiğimiz ağabeyimiz, ellerimizde öldü. 15 yıldır verdiğimiz çevre hakkı mücadelesinin bir sonucudur bu olay. Cankurtaran bölgesi özel bir bölgedir. Köyümüzdeki toplumsal huzuru bozacak bir proje köyümüze gelmişti. Bölgemizde çok ciddi orman katliamı yaşanıyor. Yıllardır buna karşı mücadele veriyoruz. Çifteköprü Vadisi'nde 3 tane taş ocağı projesine karşı mücadele ettik ve durdurduk. Bugün çok yakın tarihte Bolu'da otel yangınında 78 canımızın öldüğü olay ile Reşit ağabeyimizin Cankurtaran'ı savunurken öldüğü olayın bir farkı yok. Ben uzun yıllar çevre mücadelesi verdim. Karadeniz birçok bölgesinde jandarma karşımıza çıkarken Çifteköprü'ye jandarma gönderilmedi. Bu can güvenliğimizin alınmaması, yok sayılmamızın üzerine ben hastane önünde acımla bu konuşmayı yaptım. Benim yasım ve acım olduğu bilinerek gözaltına alındım. Olaydan yarım saat sonra hastane önünde köyden gelen insanlara öfke ile durumu anlatıyordum" diye konuştu.
'EKOLOJİ MÜCADELESİ VERDİĞİ İÇİN SANIK'
Avukat Haktan Özkan, müvekkilinin sürecin içinde olduğu için bir anda kendini sanık olarak bulduğunu söyledi. Savcının "Suçun unsurları oluşmasa bile sanık olabilirsiniz" dediğini aktaran Özkan, "İddia makamı 'Hopa'da bir takım olaylar oluyor' diyor, bir ihbarcı Hopa Hastanesi'nde cenazesini bekleyen Koyuncu'ya denk geliyor. Dosyaya delil olarak konuluyor. Hopa Emniyet Müdürlüğü tarafından takip edildiğini görüyoruz. Neden müvekkilimiz takip edildi? Koyuncu 15 yıldır bölgemizdeki maden yatırımlarına HES projelerine karşı mücadele ettiği için sanık sandalyesine oturtulmuştur. Bütün bunları yaparken maden şirketlerinin silahlı saldırısına uğramıştır. Bahsedilen konuşmayı yaparken üzerinde kan var müvekkilin. 'Herkes sağlıklı bir çevre hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek ve korumak devletin ve vatandaşın görevidir.' normu bulunur. Dursun Ali Koyuncu devletin yerine getiremediği anayasanın ona tanıdığı hak çerçevesinde çevre mücadelesinin içerisindedir" ifadelerini kullandı.
'DELİLLER USULSÜZ TOPLANDI'
Ardından söz alan avukat Neslihan Varol, Koyuncu'nun ceza alsa bile infazı olmayacak bir suça dair 3 ay tutuklu kaldığını anımsattı. Dosyanın tek delilinin kimliği belirsiz birinden elde edilen 25 saniyelik bir ses kaydı tutanağı olduğunu söyleyen Neslihan Varol, bu ses kaydının da nasıl verildiğini dosyada göremediklerini belirtti.
Avukat Mert Ekinci, "Usulsüz toplanan delillerin dosya kapsamında bulunması dahi usulsüzdür. Savcı usulsüz toplanan deliller ile müvekkilin savunma hakkını ihlal etmiştir, suç işlemiştir. "Alacele müvekkilin tutuklanması için süreç başlatılmıştır. Bu aşamaya kadar yapılan işlemler müvekkil muhakeme etmek değil mahkum etmek için yapılmıştır. Mevcut çevre direnişini baskı altına almaya yöneliktir" dedi.
Avukat Filiz Orhan ise "Müvekkilimiz bugün silah tutukluk yapıp öldürülemediği için sanık sandalyesinde oturabilmektedir. Düşman ceza hukuk açısından değerlendirildiğinde Dursun'un gelecekteki eylemlerinin engellenmesi açısından son derece operasyonel bir süreç işletilmiştir" diye konuştu.
ERTELENDİ
Savunmaların ardından mahkeme, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 22 Nisan'a erteledi.