Hangisine yanacağımızı şaşırdık...
Türkiye'de her gün yürekleri daglayıp sabır taşımızı çatlatan o kadar çok olay ve durumlar yaşanıyor ki,hangisine yanacağımızı hangisine üzüleceğimizi şaşırmamız bir yana üzüntüden çeşmenin suyu bile boğazımızdan geçmez oldu inanın...
Her gün sokak ortasında tavuk keser gibi katledilen kadınlara mı yanalım, tecavüz edilen çocuklara mı, iş cinayetlerine kurban verdiklerimize mi, rant uğruna canına okunan doğamıza mı, yakılan,talan edilen ormanlarımıza mı? Hangisine yanacağımızı şaşırdık. Ve yüreğimiz dağlandığı hâlde, hiçbir şey olmamış gibi de seyredip duruyoruz...
Hâlbuki Türkiye ne kadar güzel bir ülke. Mevcut nüfusunun hepsine yetecek güçte ve güçlü bir ülke.Dünyanın dört mevsiminin de birden yaşandığı ender ülkelerden biridir desek yanılmamış oluruz.Ama gelin görün ki ülke tamamen sahipsiz ve evden kovulmuş çocuk muamelesi görür duruma düşmüştür. Hukuk ve adalet ayaklar altına alınmış herşey bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak lafa muhtaç duruma getirilmiştir...
Aydın'ı, akademisyeni sosyalisti susturulmuş bir ülke ülke değildir. Yine çalışanı aç çalışmayanı aç bırakılarak, kuru ekmeğe muhtaç duruma düşürülmüştür. O güzelim cennet ülke ve içinde yaşayan o fedakar emekçileri inanın bunları hak etmiyorlar...
Şairin dediği gibi bu saltanat bu zulüm düzeni birgün mutlaka biter,bitecek de. İşin sonunda memleketi bu duruma getirenlerin adları dâhi anılmayacak. Beş gün sürmeyecek unutulmaları. Ama yüreği bu güzel ülke için atanlar, ve bu ülkenin mutluluğu için dövüşlerini de dünya durdukça kimse unutmayacak...