HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İsrail ile Filistin arasındaki savaşı gündemine alan Hatimoğulları, iktidara “İsrail ile yapılan askeri anlaşmalar katlanmış durumda. Cumhur İttifakı'na soruyorum; İsrail ile geliştirilmiş olan askeri anlaşmalardan vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının giderek yoğunlaştığını ifade eden Hatimoğulları, ‘İnanın bu savaşta her gün, kadın, çoluk çocuk, yüzlerce insan ölüyor. Ve dünya ülkeleri Gazze’nin rahat bir nefes alması için İsrail’e ateşkes çağrısında bulundu. 2 milyon insanın yaşadığı daracık bir coğrafya şuanda bir açık hapishane konumunda” dedi.
Bölge halkları için barış sesinin yükseltilmesi gerektiğini de konuşmasında dile getiren Hatimoğluları, şöyle devam etti:
"İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanın konuşulduğu saatlerde, Rojava da bombalanıyor. 1 Ekim’den bu yana Rojava topraklarında, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında bombalanmadık hastane, bombalanmadık, yakıt istasyonu ve bombalanmadık okul bırakılmadı. Orada yaşan 5 milyon Kürtler ve diğer halklar bombardıman altında.
AKP iktidarı diyor ki Filistin’de ‘barış’ sağlayalım. Ama aynı şeyleri, İsrail’in Filistin halkına yaşattıklarını bu iktidar 2011’den beri Rojava’da Kürtlere yaşatıyor. O topraklar bombalanıyor. Gazze nasıl insansızlaştırılmak isteniyorsa aynısı Afrin’de yaşandı. Şimdi de bunu sürdürmek istiyor
AKP iktidarına ve bu rejime bir kez daha diyoruz ki: Biran önce bütün silahlı unsurlarınızı Kuzey ve Doğu Suriye topraklarından hemen çekin.
Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmek üzere hala dört parçada sorun olarak devam ediyor. Eğer siz Filistin’e Libaya’ya ya da Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesine barışı taşıyacağım diyorsanız, önce barışı kendi topraklarınızda tesis edeceksiniz. Kronikleşen ve kanayan yaramız olan Kürt sorununu çözeceksiniz ki bölgeye örnek olabilesiniz. Ben barış istiyorum dediğinizde de bölgenin diğer halkları sizi ciddiye alsın.
Savaşlar karşısındaki sessizlik, ölümleri, vahşetleri, yıkımları onaylamak demektir. Vicdanı olan herkesi, tüm insanlığı savaş karşıtlığında birleşerek barışın tarafı olmaya ve sesini gür çıkarmaya çağırıyorum.
Savaşı dayatanların değil, barıştan taraf olanların sesi gür çıktığında dünya ve bölge değişecektir. O halde; Barışın sesini savaşı bastıracak kadar gür çıkaralım.”