HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Aysel Doğan’ın cenazesinde yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada cenazeye katılan kitleye yapılan saldırıyı kınadı.

HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Aysel Doğan’ın cenazesinde yaşananlarla ilgili açıklama yaptı.

Avrupa'dan Türkiye’ye 2’nci Barış Grubu üyesi olarak gelen Aysel Doğan, kanser hastalığına yenik düşerek, 11 Mayıs’ta Almanya'nın Köln kentinde yaşamını yitirdi. Doğan’ın cenazesi Almanya’dan Diyarbakır’a, buradan da memleketi Dersim'e uğurlandı. Binlerce kişinin uğurladığı Doğan’ın cenazesi, götürüldüğü Dersim’de yol boyunca kontrol noktalarında durduruldu. Cenazenin kitlesel şekilde defnedilmesine izin vermeyen güvenlik güçleri, Doğan’ın cenazesine katılan kitleye tazyikli su, plastik mermi ve gaz bombalarıyla müdahalede bulundu. Doğan’ın cenazesi, sadece aile bireylerinin katılımıyla Asri Mezarlığı’na defnedildi.

Doğan’ın cenazesine katılarak, saldırıların hedefi olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dersim Milletvekili Alican Önlü, yaşananlara ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

alican önlü dersim

HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü

Önlü: Saldırı kararını veren ve bu kararı uygulayanları kınıyorum

Önlü, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Aysel Doğan Kürt halkının değerleri için mücadele etmiş, barış için bedel ödemiş Dersim’in değerli bir evladıdır. Bu halkın tüm baskılara rağmen seçtiği ilk kadın milletvekilidir. Aysel arkadaşın şahsında mayıs ayı şehitlerini anıyorum. Aysel bir gün olsun Dersim değerlerini savunmaktan vazgeçmedi bizler de Aysel’i onun cenazesini tabi ki sahipleneceğiz. Kendisini buradan saygıyla bir kez daha anıyorum. Cenazenin karşılanmasından, polislerin hukuksuz ve düşmanca saldırılarına rağmen cenazeyi yalnız bırakmayan başta kadınlar olmak üzere Dersim halkını, partimizin il ve ilçe yöneticilerini, Dersim’in dışından çevre illerden ve yurt dışından gelenleri ve cenazeyi sahiplenenleri kutluyorum. Aralarında belediye meclis üyemizin de olduğu onlarca kişinin yaralanmasına neden olanları, işkenceyle arkadaşlarımızı gözaltına alanları, saldırı kararını veren ve bu kararı uygulayanları kınıyorum.”

‘Cenazeye katılanlara sert müdahale’

Cenazenin Dersim’e gelişine ilişkin olarak ise Önlü, şu değerlendirmede bulundu: “Almanya’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren 2’nci Barış Grubu üyesi ve Kürt siyasetçi Aysel Doğan’ın cenazesi İçişleri Bakanı ve Tunceli Valisinin provokasyonu sonucu polisin sert müdahalesiyle saldırıya uğramıştır. Cenaze Amed havalimanından Dersim’e gelene kadar herhangi bir olay yaşanmamıştır. Dersim halkı başta kadınlar olmak üzere Aysel hevali son yolculuğuna uğurlamak istemiş ancak bu en insani hak olan defin hakkı Dersim halkının elinden alınmak istenmiştir. Kitleye izin verilmemesine yönelik yapılan oturma eylemi sırasında polisin gazlı, plastik mermili, coplu saldırıları sonucunda onlarca kişi yaralanmış, 1938’den bu yana her türlü Yezidliği yapan, Dersim halkının inançlarına, diline, dinine saldıran Yezid kültürü, Dersim’in Dervişi Aysel Doğan’ın evinden, ocağından helallik almasını engellemiştir.”

‘Bir cenazenin sadece akrabaları tarafından gömüleceğine dair kararı kim verebilir?’

“Hangi kanun hangi yasa, hangi ahlak ve vicdan bir cenazenin gömülmesini engeller?” diye soran Önlü, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bir cenazenin sadece akrabaları tarafından gömüleceğine dair kararı kim hangi yasaya ve hukuka göre verebilir. Bu ancak düşmanlık hukukunun ve faşizmin yapabileceği bir kötülüktür. Suç işleri Bakanının Dersim’de ki yerel güçleri başta Tunceli Valisi olmak üzere insanlık değerlerini çiğneyerek cenaze hakkına saldırmıştır. Filistin Gazetecinin Cenazesine Yönelik İsrail’in Saldırısı Nasıl Faşizmse, Aysel Doğan’ın Cenazesine Saldırmakta Faşizmdir. Coğrafyalar ve sınırlar değişse de faşizmin karakteri ve yöntemleri değişmiyor. En temel haklardan olan ölüm hakkı gibi evrensel bir hak bile devletler tarafından faşizan yöntemlerle tanınmıyor. Aysel Doğan’ın cenazesine yönelik saldırının İsrail’de olanlardan hiçbir farkı yok. Aysel Doğan’ın cenazesine saldırı topluma, insanlık değerlerine, evrensel haklara saldırıdır. Dayatılan bu faşizmi kabul etmiyoruz.”

‘TOMA’ya attığım taş üzerinden cenaze töreni kriminalize edilmek istenmekte’

TOMA’ya attığı taşı savunan Önlü, şu ifadeleri kullandı: “Almanya’nın Köln kentinde tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Barış Grubu üyesi Aysel Doğan’ın cenazesinde polisin kitleye saldırması ve sonrasında yaşananlara ilişkin 2 gündür şahsıma, partime ve kitleye yönelik sosyal medya üzerinden sistematik bir saldırı yürütülmektedir. Özellikle polisin gaz, plastik mermi ve coplarıyla gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında TOMA’ya attığım taş üzerinden cenaze töreni kriminalize edilmek istenmektedir. Attığım taş Taş egemen güçlerin bu kadar ağır ve düşmanca saldırısına karşı yurttaşın kendini savunmasının ve direnişin sembolüdür. Taş herhangi bir kişi ve canlıya zarar vermek için değil Faşizmin kullandığı yönteme, zihniyete ve araca atılmıştır.”

‘Başhekim Dersim’de işlenen suçları rapor vermeyerek aklamakta’

Müdahaleden etkilenmesine karşın rapor verilmemesine ilişkin olarak da Önlü, şunları ifade etti: “Saldırılar sonucu fenalaştığım için kaldırıldığım Tunceli Devlet Hastanesinde aldığım yaralara rağmen sağlık raporu alamadım. Benim gibi onlarca yaralıda aralarında belediye meclis üyelerimizin olduğu kişilerde rapor alamadı. Valinin ve hastane başhekiminin talimatlarıyla Tunceli Devlet Hastanesindeki oluşturduğu kadroları hekimlik yeminlerini çiğneyerek meslek onurunu ayaklar altına almışlardır. Valilinin korumaları tarafından işkence gören ve ciddi yaralanan Doğukan Gül’e de rapor verilmemesinin arkasında Tunceli Devlet Hastanesinin başhekimi bulunmaktadır. Başhekim ve hastanedeki kadrolar hekimlik yerine Tunceli Valisinin elemanı gibi görev yapmakta ve Dersim’de işlenen suçları rapor vermeyerek aklamaktadır. Kendisi başhekimlik sıfatını yitirmiştir. Başta meslek onuruna bağlı olan hastane doktorları ve sağlık çalışanları olmak üzere o alandaki sendikalar, TMMOB, Baro ve İHD bu hukuksuzluğa tepki göstermeli ve müdahale etmelidir.  Yine Sağlık Bakanlığı da derhal işlem başlatmalı ve sorumlular hakkında gerekeni yapmalıdır.”

‘Saldıran polisler hakkında bir soruşturma açacak mısınız?’

Tunceli Savcılığına seslenen Önlü şu sorular yöneltti: “Cenazeye katılmak isteyen halka gazla, plastik mermi ve copla saldıranlara, halka işkence edenlere, cenaze hakkının engellenmesine neden olan kişilere, işkenceye ve saldırıya karışanlara soruşturma açacak mısınız? Dersim’de çete gibi hareket eden polisler hakkında bugüne kadar neden tek bir soruşturma başlatmadınız?

Vekillerin canına kast edecek şekilde saldıran polisler hakkında bir soruşturma açacak mısınız?”

SUR AJANS