Kobani Davası’nda savunmaları sınırlandırma kararının, adil yargılama hakkının doğrudan ihlali olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, iktidarın seçim öncesi karar çıkarıp kullanmayı amaçladığını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası’nın 13’üncü duruşması 30 Mayıs’ta başlayacak.

Yargılamanın yapıldığı Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi, siyasetçiler Aysel Tuğluk, Dilek Yağlı, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Mesut Bağcık, Sebahat Tuncel, Sibel Akdeniz, Aynur Aşan ve Zeynep Karaman’ın savunmalarını avukatlarıyla birlikte bir gün, birleşen dosyaları bulunanlar için iki gün olacağını belirterek, en geç 20 Mayıs’a kadar savunma yapacaklarına dair mahkemeye bildirimde bulunulmasına ilişkin ara karar kurdu.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, tutuklu siyasetçilerin savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik kararı Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.

“Hukuksuzluklar kesintisiz olarak devam etti”

Dede, şunları söyledi, “Duruşmanın ilk gününde 3 bin 530 sayfalık iddianame 10 dakika içerisinde heyet tarafından özetlenmiş oldu. Kimlik tespiti dahi yapılmadan yargılamaya başlandı. Hukuk kuralları, CMK’yi askıya alan olağanüstü bir yargılama yöntemiyle karşı karşıya kaldık. İlk günden bu ana kadar. Bu hukuksuzluklar kesintisiz olarak devam etti. Son duruşmada mahkeme heyeti kurduğu ara kararında şu ana kadar savunması alınmayan siyasetçiler ve avukatlarına bir gün sınırlandırmasına dair karar aldı.

“Adil yargılamada savunma kısıtlanamaz”

Hiçbir şekilde kısıtlanamaz. Adil bir yargılama olacaksa, hiçbir şekilde savunmanın kısıtlanmaması gerekiyor. Bu kadar kapsamlı bir davada 3 bin 530 sayfalık iddianame, dava başlarken 324 olan klasör sayısı bini aştı. Arkadaşlarımızın bir gün de savunmasını yapmasını beklemek, adil yargılama hakkının doğrudan ihlali demektir. Bu karar bizim açımızdan yok hükmündedir. 30 Mayıs’ta başlayacak duruşmalarda bu yöndeki itirazımızı sunacağız. Hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Yargılanan siyasetçiler de bu sınırlandırmayı kabul etmeyecek. Arkadaşlarımızın savunma hakkının kısıtlanmasına izin vermeyeceğiz.

“Seçim malzemesi olarak kullanma amacı var”

Bu soruşturmanın yürütülmesi döneminde de biçiminde de siyasi kararlar olduğu çok açıktı. 2014 yılında gerçekleşen olaylarda arkadaşlarımızın her birinin ifadesi alınmışken, suçlama sadece 2911 sayılı kanuna muhalefete teşvik suçlaması iken, 2018’de Erdoğan’ın seçim kampanyasının bir aracı olarak bu dosya tozlu raflardan çıkarıldı. Özel olarak görevlendirilmiş savcı Ahmet Altun, dosyaya gizlilik kararı koydu ve bu süreç örüldü. Yargılama başlaması ardından da Devlet Bahçeli, Fahrettin Altun, Süleyman Soylu, Erdoğan’ın bizzat kendisi bu yargılamaya doğrudan müdahale olan söylemler, tweetler ve videolar paylaştı. Mahkemenin son aldığı kararında bu siyasi iradeden bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değil. Osman Kavala, Canan Kaftancıoğlu, Gezi davalarında kararlar verildi. Seçim öncesinde siyasi iktidar Kobanê Davası’nda da bu ülkenin demokrasisi için mücadele eden insanları bir mahkeme kararıyla suçlu sıfatıyla seçim malzemesi olarak kullanılması amacı var. Mahkeme bir rutin içerisinde devam ediyordu. Yaşanan olağanüstü bir durum yok iken mahkemenin böyle bir ara karar alması, gerçekten bizde de bir yerlerden böyle bir talimat geldiği, tehdit edildiği, sıkıştırıldığı ya da gönüllü olarak siyasi iktidara iradelerini teslim ettikleri kanısını uyandırıyor.

“Mahkeme gerçeklerin ortaya çıkmasından korktuğu için söz kesiyor”

Kobanê Davası’nda, 6-8 Ekim 2014 tarihinde yaşanan olaylarda başta yaşamını yitirenler olmak üzere zarar görenlerin, neden zarar gördüğünü, sebep olan kişilerin kimler olduğunu, bunun arkasında nasıl bir güç olduğunun açığa çıkarılmasına dair mücadele edeceğimizi, yargılamayı bunun vesilesi yapacağımızı söyledik. Daha öncede Meclis’te 6-8 Ekim Kobanê olaylarının araştırılması için çok kez önerge verdik. Gerçeklerin açığa çıkarılmasını en çok isteyen, peşine düşen HDP’ydi. Bunu gerçekleştirebilmemizin yolu yargılanan arkadaşlarımızın söz kurması, avukatlarının ortaya koyacağı belgeler olacaktı. Mahkeme aldığı kararla hakikatin ortaya çıkmasından ne kadar korktuğunu, kurguladığı komplonun çöktüğünü, ileri götüremeyeceklerini de gördüğü için siyasetçilerin, avukatların sözünü kesme, söz kurmalarına, çaba göstermelerine engellemek için savunma kısıtlaması kararı aldı.”

Editör: Haber Merkezi