Amed İl Koordinasyon Kurulu, Diyarbakır Mimarlar Odası, Ekoloji Derneği, Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Derneği ve Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından hazırlanan Hevsel Bahçeleri raporu rapor kamuoyu ile paylaşıldı. Raporda Hevsel Bahçelerinde rekreasyon alanları yaratma girişimleri ve endüstriyel tarıma geçiş adımlarının dünya mirasını yok etme noktasına getirdiğine vurgu yapıldı.

Raporu okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Samet Ucaman, “Gerek uluslararası sözleşmeler gerekse de ulusal kanunlar, yönetmelikler, ilke kararları olmasına rağmen söz konusu doğal ve kültürel miras alanları onarılamaz tahribatlar ile karşı karşıya” diye belirtti.

samet ucaman Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Samet Ucaman

Hevsel Bahçeleri’nde mısır ekimiyle birlikte endüstriyel tarıma geçildiğine ve tarımın ilk yapıldığı bahçe alanlarının yapısını yok edildiğine işaret eden Ucaman, “Bölge Koruma Kurulu onayı olmadan surlar ile Hevsel Bahçeleri arasında millet bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi, DSİ tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapılmıştır. Taş tahkimatları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere bütün aykırılıklara karşı davalar açılmıştır. DSİ tarafından yapılan tahkimat daha sonra durdurulmuş, On Gözlü Köprü çevre düzenlemesinin aykırılıkları mahkeme kararıyla onaylanmış ve düzenleme kaçak duruma düşmüştür. Tarihi On Gözlü Köprü ve çevresi tamamen işgal edilmiş ve bu işgal Hevsel Bahçeleri içine yayılmıştır. Kayyımlar kentliden, kent tarihinden ve kültüründen bağımsız, kanunları hiçe sayarak Hevsel Bahçelerinde rekreasyon alanları yaratma girişimlerinde bulunmuş, dünya mirasını yok etmeye çalışmıştır” ifadelerini kullandı.

Dünya mirası Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı'nda, son yıllarda yaşanan tahripkâr gelişmeleri belgelemek, yetkililere ulusal ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini hatırlatmak, Hevsel Bahçeleri'nin korunması ve yarınlarda da yaşaması için yapılması gerekenlere dair TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu, Ekoloji Derneği ve Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından hazırlanan rapor kamuoyu ile paylaşıldı.

Diyarbakır Mimarlar Odası’nda açıklanan raporu Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Samet Ucaman okudu.

hevsel

‘Bin yılların bilge tarım hafızasının ilk tohumlarının atıldığı kadim alan’

Hevsel Bahçeleri’nin tarımsal üretimin tarihsel gelişimindeki önemine değinen Ucaman, “Hevsel Bahçeleri, binlerce yıl kesintisiz bir biçimde tarımsal üretim alanı olmuş ve onlarca medeniyete ev sahipliği yaparak Suriçi Kentsel Sit alanındaki kültürel oluşumları beslemiştir. Dünyada bahçe kültürünü sürdüren nadir bir hafıza mekanıdır. Bin yılların bilge tarım hafızasının ilk tohumlarının atıldığı, şekillendiği ve biriken tecrübenin sonraki kuşaklara aktarıldığı kadim alan olmanın yanı sıra günümüzde de insanlığın kendi doğasına yabancılaşmasını engelleyen, kentin sosyal ve kültürel yaşamını şekillendiren ve geliştiren, özellikle de dar gelirli ailelerin gündelik hayatını ekonomik açıdan rahatlatan bir alan olarak önemlidir. Ayrıca endemik floraya sahip, çevresinde oluşan faunanın da aynı şekilde sürekliliğini koruduğu ekolojik bir lokasyon olarak değerlendirilmektedir” dedi.

‘Kültürel miras alanları onarılamaz tahribatlar ile karşı karşıya’

Hevsel Bahçelerinin dünya miras listesine alınması sürecine değinen Ucaman, şunları kaydetti: “ ‘Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’ 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir. Üstün evrensel değere sahip kültürel ve doğal alanların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu olan UNESCO’nun 1972 yılında kabul ettiği Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme’ye Türkiye de 16.03.1983 tarihinde imza atarak taraf devlet olmuştur. Kültürel ve doğal mirasların korunması her ne kadar evrensel bir mesele olsa dahi imzalanan anlaşma gereğince taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir. Benzer amaçla ülkede de 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu bulunmaktadır. Ancak gerek uluslararası sözleşmeler gerekse de ulusal kanunlar, yönetmelikler, ilke kararları olmasına rağmen söz konusu doğal ve kültürel miras alanları onarılamaz tahribatlar ile karşı karşıya kalmaktadır.”

‘Hevsel Bahçeleri ve çevresindeki ekolojik yaşam’

Yerel yönetimlere atanan kayyumlar döneminde Hevsel Bahçeleri’nin uğradığı değişime işaret eden Ucaman, sözlerine şöyle devam etti: “Dicle Nehri ve Hevsel Bahçelerinde kayyım öncesi dönemlerde verilen kum ocağı izinleri, rezerv yapı alanı ilanları ile yapılaşmaya açma girişimlerine kent bileşenlerince karşı çıkılmış, yapılaşma kararları iptal edilmiştir. Kum ocağı olarak işletilen alanlar ise yanlış kararların yarattığı tahribatı okumak açısından bir örnektir. Alanın dünya miras listesine dahil olmasının hemen sonrasında çatışmalı süreç yaşanmış, halkın iradesi ile seçilmişlerin yetkileri gasp edilerek yerel yönetimlere kayyımlar atanmıştır. Kayyım atamaları ile birlikte bütün mevzuatlar bir kenara itilmiş ve suç teşkil eden uygulamalara başlanmıştır. Tarihi Suriçinde 6 mahallede binlerce yapı yıkılarak neredeyse alanın tamamı insansızlaştırılmış, tescilli ve tescile değer onlarca yapı yok edilmiş, Bölge Koruma Kurulu onayı olmadan surlar ile Hevsel Bahçeleri arasında millet bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi, DSİ tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapılmıştır. Taş tahkimatları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere bütün aykırılıklara karşı davalar açılmıştır. DSİ tarafından yapılan tahkimat daha sonra durdurulmuş, On Gözlü Köprü çevre düzenlemesinin aykırılıkları mahkeme kararıyla onaylanmış ve düzenleme kaçak duruma düşmüştür. Tarihi On Gözlü Köprü ve çevresi tamamen işgal edilmiş ve bu işgal Hevsel Bahçeleri içine yayılmıştır. Kayyımlar kentliden, kent tarihinden ve kültüründen bağımsız, kanunları hiçe sayarak Hevsel Bahçelerinde rekreasyon alanları yaratma girişimlerinde bulunmuş, dünya mirasını yok etmeye çalışmıştır. Hevsel Bahçeleri ve çevresindeki ekolojik yaşam alanının bir parçası olan, Suriçi ve Fiskaya da yaşayan ailelerin yerlerinden edilmesi sonrası alandaki üretim sürecinin sistematiği kesintiye uğramış, tarihsel işlevinden tümüyle farklılaşan bir tehlike ile karşı karşıya gelinmiştir.”

‘Yeni bir hafıza oluşturma ve kültürel asimilasyon çabalarının bir devamı’

Sur’daki hafızanın silinmeye çalışıldığına vurgu yapan Ucaman, şunları diler getirdi: “Yerelden bağımsız, toprağı işleyen emekçileri, on yıllardan beri alanda çalışma yürüten Sivil Toplum Kuruluşlarını ve kanuni zorunlulukları yok sayarak,  tekil ve merkezi kararlarla siyasi çıkarlara göre yapılan düzenlemelerin yarattığı geri dönülemez tahribatlar ortadadır. Yaşam alanlarının birbiriyle ilişkisini, birbirini besleyen yönlerini görmezden gelerek yapılan plan değişikliklerinin de oluşturduğu çözümsüzlükler gözler önündedir. Tarihi Sur içinde, binlerce yapıyı yıkarak 6 yılda ancak 550 civarında betonarme yapı inşa edebilen, inşa ettiği ucube yapıların önünde şimdiye kadar ‘eserimiz’ diyerek poz verme cesaretinde dahi bulunamayanların, suçlarının üzerini örtmek ve yarattıkları karanlık tabloyu yok etmek için çeşitli etkinlikler yaptığının farkındayız. Bu ekonomik buhranda milyonlarca para harcanarak yapılacak sözde festivallerin, tarihi dokunun ve doğal peyzaj alanının korunmasına dair herhangi bir katkısı olmayacağı gibi, amacın yeni bir hafıza oluşturma ve kültürel asimilasyon çabalarının bir devamı olduğunun da bilincindeyiz.”

‘İlgili kamu kurumlarına ve görevlilerine yasal sorumluluklarını bir kez daha hatırlatıyoruz’

Açıklamada son olarak yetkililere çağrı yapılarak şunlar ifade edildi: “Hevsel Bahçeleri ve ekolojik çevresi, Dicle Nehri, tarihi surlar ve Suriçi Kentsel Sit Alanında hukuki normların işletilerek alanların derhal koruma altına alınmasını, tarihsel, kültürel ve doğal yapısına zarar veren her türlü müdahaleden kaçınılmasını talep ediyoruz. Halkımızı bu kültürel ve doğal miras alanlarını korumaya dair daha duyarlı olmaya çağırıyor, ilgili kamu kurumlarına ve görevlilerine yasal sorumluluklarını bir kez daha hatırlatıyoruz!”

Kahraman: HDP İl Binasını mühürleyenler, diğer kaçak yapılara neden seyirci kalıyor?

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Ferit Kahraman ise yerel yönetimlere atanan kayyumlar sürecinde kentteki tarihi alanlarda tahribatlar yaşandığına dikkat çekti. Kahraman, “Son dönemlerde gerek Dünya Miras Listesi’nde yer almalarından dolayı gerek Hevsel Bahçeleri gerek Suriçi kentsel sit alanında yapılan çalışmaların aslında çalışma adı altında, koruma kültürü adı altında yapılan çalışmaların nasıl tahribatlarla yok edici yok edici tablolara dönüştüğüne de birebir şahitlik ediyoruz. Sur içerisindeki kentsel sit alanına dair yapılan bütün uygulamalar gerek alandan çatışmaların hemen sonrasında elde edilen uydu fotoğrafları gerekse TMMOB ilk koordinasyon kurulunun alanındaki raporları yıkımların %80-90’ının çatışmalardan sonra alandaki plan değişikliği ile iş makineleri ile yapıldığını görüyoruz, biliyoruz. Sur içerisinde kentsel sit alanında yapılan bu tahribat sonrasında doğal doğal bir site alan miras olan her faaliyetlerinde de benzer bir benzer bir sürecinin yaşatıldığını görüyoruz. Dolayısıyla uzun bir süredir ilgili raporda da Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır şubesinin, Diyarbakır Barosunun Kent ve çevre komisyonu, Mimarlar Odası Diyarbakır şubesinin, Ekoloji Derneği'nin ve Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Derneği’nin katkılarıyla Hevsel Bahçelerinde bir değerlendirme raporu hazırlandı. Bu değerlendirme raporunda gerek alanındaki doğal hayvan ve bitki türlerinin raporlamaları, endemik türlerin çeşitliliği, bunların korunması, buralarda yapılan faaliyetlerin getirdiği zararlar, bilinçsizce projelendirmeler ve müdahaleler işgaller, kaçak yapılar gibi birçok konu da değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler çerçevesinde bu miras alanının nasıl bir tehdit altında olduğu ve bu tehdidini ortadan kaldırılması için yetkililerin göreve çağrılması çözüm önerileri acilen yapılması gereken bir takım değerlendirmeler yapılmıştır. Yasal düzenlemelerin yetersizliği var olanların bile uygulamaya konulmamasının handikapını yaşıyoruz. Yakın zamanda Fiskaya’da Sur içindeki yaşamın sekteye uğratılması, insanların alandan çıkarılması sonrası Hevsel Bahçelerini ekip biçen insanların orada olmaması, oralarda endüstriyel tarımın farklı tarım işlemlerinin gerçekleştirilmesi beraberinde getiriyor. Bunun doğal yaşam alanında yarattığı tahribatlar son iki gün önce çıkan iki yangının bunu destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Hevsel Bahçelerinin üst tarafında ve On Gözlü Köprü  tarafında yapılan düzenlemeler, buralarda gerçekleşen işgaller doğal alanda yapılan kaçak yaptılar kafeler, restaurantlar, oteller bütün bunlarla ilgili düzenlemelerin de yapılması gerekir. Daha önce Mimarlar Odası Diyarbakır şubesi olarak kayyım süreçleri ile beraber kentteki kaçak yapılarla ilgili birtakım faaliyetlerin yapıldığını duyurmuş, bununla ilgili yasal süreçleri başlatmıştık ve yetkilileri bu aykırılıkların giderilmesi konusunda göreve davet etmiştik. Çok ilginçtir ki dün HDP Diyarbakır İl binasını kaçak yapı ve eklentisi var diye mühürleyenler kendi yandaşlarına kaçak yapı, hastaneye ek bina izinleri vererek buralarla ilgili tutanak tutulmasına, suç duyurusunda bulunmasına rağmen herhangi bir girişimde bulunmamaktadır. Biz samimiyete çağırıyoruz; mademki kaçak yapılar ve aykırılıkların belirlenmesi onlar için elzem bir konu ise tıpkı şu an Hevsel bahçelerinde, On Gözlü Köprüde, Sur içerisinde gerçekleşen bu aykırıkların giderilmesi için de buradan bir çağrı yapıyoruz” şeklinde konuştu.

hevsel zeki kanay Çevre aktivisti Dr. Zeki Kanay

Açıklamanın ardından çevre aktivisti Dr. Zeki Kanay, tarihsel döngü içerisine Hevsel Bahçeleri’ndeki değişimlere ilişkin bir sunum yaptı. Kanay, Hevsel Bahçelerinde mülkiyet sorunu olduğuna vurgu yaparken, dünden bugüne alanda yaşanan değişimlere dikkat çekti.

SUR AJANS

Editör: Haber Merkezi