SUR AJANS- İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te gerçekleşen ve resmi rakamlara göre en az 17 bin 408 kişinin hayatını kaybettiği depremin 25’inci yıldönümünde hayatını kaybedenleri anmak ve gerekli önlemlerin alınması talebiyle Beyoğlu’nda bulunan dernek binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada “25 sene geçti önlem yok. Deprem değil bina öldürüyor” pankartı açıldı.
Basın metnini İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy okudu.
‘Depremlerde can kayıpları devam etti’
25 yıl içerisinde Bingöl, Van, Elazığ, İzmir ve Maraş depremlerinin gerçekleştiğini ve her depremde can kayıpları yaşandığını ifade eden Ersoy, “İnşaata dayalı ekonomi politikalarıyla şehirler betona boğuldu. Deprem toplanma alanlarına alışveriş merkezleri, plazalar dikildi. Afet riski gerekçesi ile ‘kentsel dönüşüm’ uygulamaları hızlandırıldı ancak rant odaklı projeler yapıldı. İstanbul’da son 20 yılda tamamlanan ve yapımı devam eden büyük ölçekli inşaat projeleri, mevzuata aykırı uygulamalar ve imara açılan alanlarda üretilen inşaat alanları ile elde edilen 1.4 trilyon lira maddi kazançla İstanbul’daki orta ve üzeri riskli yapıların tamamı 4 kere dönüştürülebilirdi” diye konuştu.
İmar aflarına vurgu
Şehirleri depreme dirençli hale getirmek yerine, 21 yılda 7 kez imar affı çıkarıldığını hatırlatan Ersoy, “En son 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce ‘İmar barışı’ adı altında çıkarılan imar affıyla afet riski altındaki alanlarda olup olmadıklarına, kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihî, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilip edilmediklerine bakılmaksızın, Türkiye çapında 3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için yapı kayıt belgesi verildi” diye belirtti.
‘Sorumluluk halkın sırtına yüklenemez’
6 Şubat depremlerinde, iktidarın depremlere dair hiçbir hazırlığı ve planının olmadığını açık bir şekilde gördüklerine vurgu yapan Ersoy, “17 Ağustos depreminin 25’inci yılında depremde kaybettiklerimizi anarken bir kez daha hatırlatıyoruz: Yüzde 98’i aktif ve farklı deprem kuşakları üzerinde yer alan bir deprem ülkesinde yaşıyoruz. Depreme karşı mücadele yerel ve merkezi iktidarların görevidir. ‘Riskli binalarda oturmayın’ diyerek sorumluluk halkın sırtına yüklenemez. Güvenli binalarda, deprem dirençli şehirlerde yaşamak bir insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından eylem sonlandırıldı.