İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlar, çekilme kararından sonra 495 kadının katledildiğini belirterek, “Tarihi bir gün ve tarihi bir sorumluluk. 42 milyonun yaşam hakkı ile ölüm arasında bir karar. Kadınların yaşam hakkı ile tek adamın kararı arasında bir karar olacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan 200’ü aşkın davalara ilişkin ikinci grup başvuruların duruşması Danıştay’da devam ediyor. Duruşmada, Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına avukat Sipan Cizreli söz aldı.

Sözleşmeden çekilme kararının yok hükmünde olduğunu ifade eden Cizreli, kararı tanımadıklarını söyledi. Cizreli, sözleşmenin kadına yönelik şiddetle mücadelede en kapsamlı sözleşme olmanın yanı sıra, kadına yönelik erkek şiddetinin kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliği olarak tanımladığını kaydetti.

Sözleşmenin yalnızca barış dönemlerinde değil, silahlı çatışma dönemlerinde ve sonrasında devam eden şiddeti de yasakladığını ifade eden Cizreli, “Sözleşme çatışma sürecinde sivil kadınlar kadar çocukları da korumakta ve taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir. Örneğin; Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2015 yılında yaşanan çatışma döneminden küçük kız ve erkek çocukların, güvenlik önlemi gerekçesiyle silah doğrultularak kıyafetlerinin çıkartılmasına dair görüntüler, hala kamuoyunun hafızasında” dedi.

Ardından CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka söz aldı. Sözleşmeden çekilme kararının ardından CHP’nin kadınlarla ilgili çağrı merkezine gelen telefonların arttığını dile getiren Nazlıaka, “Diğer yandan failler avukatlarını arayıp ‘acaba cezaevinden çıkabilecek miyiz’ diye sordular. Fesih kararından sonra kadınların ne kadar güvencesiz olduğu ortadadır” şeklinde konuştu. Nazlıaka, salonda bulunan kadınlara, “Yolda yürürken arkasında ayak sesi duyduğunda tedirgin olmayan var mı?” diye sordu. Salondan, “Hayır” sesleri yükseldi.

Nazlıaka ardından mahkeme heyetine, “Siz hiç bir kadının, bir erkeğe ikinci eş olmayı teklif ettiğini, erkek bunu kabul etmeyince kadının onu öldürdüğünü duydunuz mu? Siz bir kadının yemek yapmadı diye erkeği öldürdüğünü gördünüz mü? Siz hiç, bir kadının bir erkek ona karşılık vermeyince ‘çok sevdiği için’ öldürdüğünü duydunuz mu” diye sordu. Nazlıaka, “Ama Hatice Kaçmaz’ın katiline ‘tutku indirimi’ verildi. Yargıtay, ‘eğer Hatice Kaçmaz teklifini kabul etseydi bugün hayatta olurdu’ şeklinde bir karar verdi. Bugün tarihi ve önemli bir sorumluluk düşüyor size. Vereceğiniz karar kadınların yaşam hakkını savunmakla ölüm arasında bir karardır” dedi.

Çıkacak kararın adaletli olmasını arzu ettiklerini dile getiren Nazlıaka, “Tarihi bir gün ve tarihi bir sorumluluk. Kadınların yaşam hakkı ile ölüm arasında bir karar, 42 milyonun yaşam hakkı ile tek adamın kararı arasında bir karar” diye vurguladı.

Sol Parti adına konuşan avukat Gizem Özdem, her gün taciz edilen, ezilen, şiddete maruz kalan LGBTİ+’lar için söz aldığını belirtti. Sözleşmeden çekilme kararından sonra 495 kadının katledildiğini anımsatan Özdem, “Size sayı gibi gelebilir ama bizim için değil” dedi.

Av. Selin Nakıpoğlu da İstanbul Sözleşmesi’nin amaç maddesini okuyarak savunma yaptı. Sözleşme’nin imzalanması sürecinde hükümetin Avrupa Konseyi ile ilişkileri için yürüttüğü politikalardan söz eden Nakıpoğlu, sözleşmenin feshi kararının tarikat ve gerici kurumlar tarafından coşkuyla karşılanmasının aslında başka bir yaşam biçimi tahayyülü olduğunu gösterdiğini söyledi.

Nakıpoğlu’nun savunmasının ardından duruşmaya yarım saat ara verildi. (MA)