Gündem

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde mücadelenin önemi

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin “kırım” boyutunu aştığını söyleyen Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, “Kadınlar, örgütlü mücadele ve dayanışmayla hükümete baskı kurup, cezai yaptırımı uygulamaya zorlamalıdır” dedi.

Diyarbakır’da Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) çok sayıda kadın kurumunun kapatıldığı, kayyım atanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki belediyelere bağlı kadın kurumlarının işlevsizleştirildiği bir ortamda 29 Aralık 2018 tarihinde kuruluşunu ilan eden Rosa Kadın Derneği, 5 Ekim’de 2’nci Olağanüstü Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Kadına yönelik toplumsal, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddetle mücadele amacıyla kurulan dernek, bu süre zarfında Diyarbakır ile sınırlı kalmayarak, çevre kentlerden kendilerine başvuran kadınlara da destek verdi.

Çalışmalarından dolayı yargı kıskacına alınmasına rağmen mücadeleyi sürdüren Rosa Kadın Derneği’nin yeni başkanı Suzan İşbilen, kadına yönelik artan şiddet ve nedenlerine dair konuştu.

‘Kırım boyutunu aştı’

Kadına yönelik şiddetin günümüzde kesintisiz bir hal aldığını belirten İşbilen,  “Tarihsel süreç içerisinde birden fazla kadının katledildiği döneme ‘kırım’ deniyordu ancak günümüzde maalesef kadına yönelik sürekli bir şiddet var. Sürekli kadınlar katlediliyor. Artık ‘kırım’ın ötesinde bir kavram bulmak lazım çünkü fazlalaştı. Savaş ve çatışma süreçleri de bu şiddeti arttırıyor. Hem fiziksel şiddet boyutu hem psikolojik boyutu arttı” diye belirtti. 

Cezasızlık politikası

Şiddetin artmasında önemli bir rol oynayan cezasızlık politikasına değinen İşbilen, yasaların kadınları korumadığını söyledi. İşbilen, “Anayasa’da ‘Kadına şiddet uygulanamaz’ gibi bir madde yok. Ceza indirimleri oldukça yaygın. Fail iktidara yakın biriyse ya da üniformalı dediğimiz asker, polis yada korucu ise zaten cezalandırma durumu olmuyor. Bir gözaltı yaşanıyor ardından serbest bırakılıyorlar. Cezasızlığın olduğu bir yerde elbette kadın katliamları artacak. Ceza alamayacağını bilen erkek, her türlü suçu işliyor” dedi.

‘Toplamsal duruş ve tepki bunları durdurabilir’

İktidarın ise kadını ve haklarını güvenceye alan tüm alanlara yöneldiğini dile getiren İşbilen, şöyle dedi: “Koruyucu yasa olarak 6284 sayılı kanun var, bunu bile kaldırmayı hedefliyorlar. Kadına dair ne varsa gündemlerinden çıkarıyorlar. Kadınlar, örgütlü mücadele ve dayanışmayla hükümete baskı kurup, cezai yaptırımı uygulamaya zorlamalıdır. Yakın zamanda Van’da uzman çavuşların taciz olayı vardı, halk ayaklandı. Ancak bu tür toplamsal duruş ve tepki bunları durdurabilir.”

‘Kadın mücadelesi iktidarı zorluyor’

Savaş politikalarına dikkat çeken İşbilen, bu politikanın erkek egemen sistemin bir parçası olduğunu belirtti. Özellikle kadın bedeninin hedef alındığını söyleyen İşbilen, “Özel savaş kadını benliğinden uzaklaştırmadır. Kadını toplumsal olayların dışında tutma hedefleniyor. Çünkü bugün Kurdistan ve Türkiye’de erkek egemen iktidarı zorlayan kadın mücadelesidir. Zora, baskıya dayanan bir kadın, benliğini yitirdiğinde mücadele şansı, faşizme karşı durması söz konusu olamaz. Bütün kadınları erkeğe hizmet edecek bir noktaya getirmeyi hedefliyorlar” ifadelerini kullandı.

‘Kadın aktivistler yargı kıskacıyla nasibini alıyor’

İşbilen, özel savaş politikasının önemli bir ayağının da tecrit olduğuna dikkat çekerek, ekledi: “Sayın Öcalan şahsında uygulanan tecrit bir bütün toplumu etkiliyor. Sonuç olarak bir basın açıklaması yaptığımızda zorlanıyoruz. Hiçbir eylem ve etkinliğe izin verilmiyor. ‘Kapalı alanlarda yapın’ denmesi tecridin bir parçasıdır. Bir çözüm-barış süreci yaşadık ve insanlarda büyük bir umut doğdu, çocuklarının ölmeyeceğinin huzurunu yaşadılar. Çünkü sürekli gergin ortamlar insanların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Kadın aktivistler de bu politikadan yargı kıskacıyla nasibini alıyor.”

Saldırıların amacı

Dernek olarak 5 yıldır tüm baskılara rağmen mücadeleyi sürdürdüklerinin altını çizen İşbilen, “Derneğimize yönelik yargı tacizinin nedenlerinden biri de buludur. Dernek kadınlara umut oldu ve umudu tüketmek istiyorlar. Toplumsal ihtiyaç temelinde eylem ve etkinliklerimizi arttırabiliriz. Bir bütün olarak halkın gündemine sokmak lazım. Bir özel savaş politikası var ve bu özel savaş politikası tüm kadınları alıyor. Farkındalık için eylem ve etkinlikler arttırılabilir, bunu da ilerleyen dönemlerde tartışacağız” dedi. (Kaynak: MA)